br />
Konutların bitiminden sonra Irak Kızılay’ı ile yapılan protokol gereği, bir
tören düzenlenerek evlerin açılışı yapılmış ve konutların depremzedelere tahsis
edildiğini gösteren belgeler dağıtılarak Irak heyetine, yapılan yardımın
protokole uygun olarak harcandığı gösterilmiştir. Ancak Arızlı konutlarında
oturanlar için sorun bundan sonra başlamıştır.
Irak tarafından yapılan hibe Türkiye Kızılay Derneği’ne oradan da Kocaeli
Valiliği’ne devredilmiştir. Konutların yapımından sonra, Başbakanlık Kriz
Yönetim Merkezi, Kocaeli Valiliği’nin talebi ile konutların mülkiyetini İl Özel
İdaresi’ne tescil etmiştir. Kocaeli Valiliği İl Özel İdaresi, mülkiyetine geçmiş
olan ve hibe olarak yapılan konutları, çoğunluğunu dar gelirli ailelerin
oluşturduğu depremzedelere kira sözleşmesi ile vermeye karar vermiştir. Kira
sözleşmeleri İl Özel İdaresi’nin kararı ile beş yıllık süre için yapılmış olup
depremzedeler konutlara yerleştikten bir sene sonra valilik tarafından, memur
lojman aidat tarifesine göre hazırlanan kira sözleşmeleri ile karşı karşıya
kalmışlardır;
“2001 yılında girdik hemen akabinde bir sene sonrası belli yaptırımlar
başladı. Valilik tarafından siz kiracıydınız ev hakkınız yok dediler. Oysa
elimizde protokolümüz vardı, bunlar depremzedeye yapılmalı ve hibe edilmeli,
hediye edilmeli şeklinde. Irak heyeti geldiğinde tapu verir gibi bir şeyler
verdiler bizlere, onları öyle kandırdılar. Hatta açılış cd’sinde Türk Kızılay
Derneği başkanı Kemal Demir o dönem şunu söyledi ‘bu evler sizin öz malınızdır
güle güle oturun. İçeride söylentiler duyuyorum halkın içinde bir sıkıntı
hissediyorum biz kiracıyız bu evler bizim midir diye kimse yanlış hesap yapmasın
yanlış hesap Bağdat’tan döner burası depremzedelere yapıldı depremzedelerindir.’
Evler bize başında öz malımız gibi verildi; fakat bir sene sonra valilik çeşitli
entrikalar yaptı. Evler verildikten sonra ilk ramazan ayıydı kapımıza çevik
kuvvet dayandı. Elinde bir kira sözleşmesi, ya bunu imzalayacaksınız ya da çevik
kuvvet sizi atacak. 80 depremzedeyi çevik kuvvetle attılar. Bunlar bu zamana
kadar çeşitli aralıklarla devam etti. Kira sözleşmesini imzalamayanları attılar
ilk dönemler ya da kira sözleşmesi imzalamak zorunda kalındı; ama ola ki iki ay
kirayı ödeyemedi üçüncü ay kapısına dayandılar yine attılar” (Çisem Uğur,
09.01.2010 ve Açılış Töreni cd).
2001 yılından bugüne kadar kira sözleşmelerini imzalamayan, kiralarını
ödeyemeyen ve konutlarından çıkmak istemeyen depremzedeler, zorla tahliye
edilmeye başlanmış ve konutlarından çıkmak istemeyen ve sadece barınma hakkını
isteyen depremzedeler, “beleşçi,” “terörist,” “işgalci” gibi onur kırıcı
suçlamalarla karşı karşıya kalmışlardır.
“Polisle karşı karşıya geldiğimizde o arbedeler esnasında herhangi bir
karşılığımız yok. Yani ben her zaman bunu diyorum ben 48 kilo bir bayanım. Ben
1.80 boyunda yapılı özel eğitim almış polislere ne yapabilirim. Hızla
kapıyorlar, atıyorlar, savuruyorlar; elimizde hiçbir şey yok. Bu polisler
kimseyi tanımadan ezdiler geçtiler, en çok ben kendimde değilim gencim bunları
atlatırım; ama bir göğsü alınmış kalp hastası annemin o arbede içerisinde o
kadar yıpratıldığını, o kadar çirkin muamelelere uğradığını gördüm ki, yani
nefret ettim.80 yaşında bir amcamız kalp krizi geçiriyordu nefes alamadı zorla.
Elleri kolları tutmuyor, depremde enkazda hasar görmüş elleri, sakat olan
ablamızı üstünden postallarla çiğneyip geçtiler. Bunları gördükçe şok oluyorum.
Nasıl hak arayan bir insan terörist ilan edilir, nasıl bu kadar, böyle
acımasızca darbelere maruz kalır? Ben yedi sekiz saat gözaltında tutuldum,
sadece hakkımı arıyorum diye. 28 saat ben ve beş arkadaşımız nezarete atıldık.”
(Çisem Uğur, 09.01.2010).
|