Hükümetin 2009'da başlayacak süreçte devre dışı kalmamak ve şartları müzakere edebilmek amacıyla imzalama kararı aldığı Kyoto Protokolü, A'dan Z'ya tüm sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin enerji verimliliği ve karbon emisyonunu azaltmak için harekete geçmesini gerektiriyor. Enerji, otomotiv, lojistik ve havacılık gibi pekçok alanda yeni
Yoğun bir yılı geride bırakan Meclis, yeni yılın ilk haftasında Türkiye'nin Kyoto Protokolü'ne taraf olmasının uygun bulunduğuna dair yasa tasarısı için çalışacak. TBMM Genel Kurulu, 6 Ocak Salı günü sözlü sorularla çalışmaya başlayacak. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, kendisine yöneltilen soruları yanıtlayacak.
Her şeyden önce, bu onay kararı, karar alıcılara etik bir yükümlülük vazediyor. Etik yükümlülük, ulusal bir sorunla değil, tüm dünyayı ve gelecek kuşakları ilgilendiren bir sorunla karşı karşıya olduğumuz gerçeğini kavramaktan geçiyor. Buna inanmalıyız. Bunun gereği olarak, konuya ilişkin yoğun çaba sarf eden sivil inisiyatiflere daha fazla kulak
Dünyada fosil yakıt tüketiminde hâlâ 13. sırada yer alan Türkiye, küresel ısınmayla mücadeleyi öngören Kyoto Protokolü’nü imzaladığı takdirde, sera gazı emisyonunu yüzde 60 azaltmak zorunda kalacak. Sera etkisi yapan gazların salımını azaltmak için alınacak önlemlerin başında enerji tasarrufu geliyor. Enerjinin yüzde 34’ünü konutlarda kullanan
Küresel Eylem Grubu aktivisti Önder Algedik, TBMM’de bekletilen Kyoto Protokolü’nün hızla yasalaşması gerektiğini söyledi. “Bu yasanın, TBMM Genel Kurul gündeminde 2. sıradan 33. sıraya geriletilmesi kabul edilemez bir durum” diyen Algedik, AKP iktidarının Kyoto Protokolü’ne taraf olmak yerine termik ve hidroelektrik santral yapma çabası içinde
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Kyoto Protokolü'nün imzalanmaması konusunda ilginç bir itirafta bulundu.
Küresel ısınmaya karşı alınacak önlemleri içeren uluslararası Kyoto Sözleşmesi 16 Şubat günü yürürlüğe girdi. Japonya’nın eski imparatorl
Rusya, son kutup macerasıyla enerji kaynaklarına dair yeni paylaşım savaşının ilk kurşununu sıktı. Bu sayede son dönemde modaya uyup küresel ısınmayı engellemek için ellerinden geleni yapacaklarını beyan eden büyük güçlerin timsah gözyaşları dökmekten öteye geçmeyeceğini anlamış olduk.