İTÜ (İstanbul Teknik Üniversitesi) Maden Fakültesi Jeoloji Bölümü Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Celal Şengör, 17 Ağustos 1999
Depremi’nin 11. yıldönümünde İstanbul’u bekleyen büyük depremle ilgili
son araştırmaları, gelinen noktayı, nelerin yapılıp nelerin yapılmadığını, merak
edilenleri, ailesiyle tatil yaptığı Assos’taki yazlığında tüm yönleriyle
Milliyet’e anlattı
Marmara Denizi’ndeki araştırmalardan ne kazandık?
- Deprem sayesinde uluslararası katkının da yapıldığı bir yer bilimleri
araştırması yapıldı Türkiye’de. İlk defa Türkiye bu iş nasıl yapılır bir
örneğini gördü. 70 milyon dolar para harcanan büyük bir araştırma yapıldı.
İkincisi Türkiye’nin hiç bilinmeyen bir denizi, dünyanın en iyi bilinen
denizlerinden biri haline geldi ve Türkiye’de deniz araştırmalarının ne kadar
eksik yapıldığı ortaya çıktı. Üç, bu kadar büyük çaplı bir araştırmayla devletin
ne kadar az ilgilendiği ortaya çıktı. Yani devletin bilimle hiçbir alışverişinin
olmadığı ortaya çıktı. Şu da ortaya çıktı ki; Türkiye’deki bilim alemi en
azından küçük bir kısmı böyle felaketlerle uğraşacak kadar yeterlidir ve dünya
ile iletişim içersindedir. Bu çok önemli. Böyle bir azınlık var Türkiye’de bu
azınlık hükümet tarafından hızla eritiliyor.
Araştırmalarda gelinen son durum nedir? Eksikler neler?
- Bizim için önemli olan kırılacak fayın uzunluğu. Bunu bilebilirsek depremin
büyüklüğünü de bilebiliriz. Fayın hangi hat üzerinde meydana geleceğini artık
biliyoruz. Yani fayı bulduk. Ancak bu fayın en son ne zaman hareket ettiğini
tespit etmeye çalışıyoruz. İstanbul civarında her 250 senede bir deprem olmakta.
1766 depremleri son büyük depremler. Ondan sonra bir tane 1912’de Şarköy depremi
var. Ondan sonra da 1957’deki Adapazarı depremi. Soru şu: Adapazarı ve Şarköy
depremleri ne kadar uzunluktaki fay parçalarını kırmışlardır? Yani arada
kırılmayı bekleyen ne kadar fay parçası kalmıştır? Marmara’daki depremin
derinliği ve türü hakkında sorunumuz yok. Bunları kolay bulabiliyoruz.
Bulamadığımız şey kırılacak fayın uzunluğu. 1912‘de 1957’de ne kadar kırıldı?
Bunları bileceğiz ki; yeni kırılması gereken fayları bulalım.
7.6, afetleri tetikleyebilir
Sizin tek parça fay teoriniz ve 7.6 büyüklüğündeki deprem teziniz
hala geçerli mi?
- Hala geçerli tabii. Bana göre depremin büyüklüğü maksimum 7.6 olacak. Tabii
daha küçük olma olasılığı da yok değil. Ancak büyüklüğün 7’nin altında olması
mümkün değil. Tabii her ikisi de İstanbul için bir faciadır. Kuzey Anadolu Fayı
üzerinde 7.6 büyüklüğünde deprem olursa Çınarcık’taki faylardan birinin harekete
geçme olasılığı da çok yüksek. Yani 7 büyüklüğünde başka bir depremi
tetikleyebilir. Yani Çınarcık çukurluğundaki normal faylar harekete geçebilir ve
7 büyüklüğünde ikinci bir deprem yaratabilir. Bu ikinci deprem yine bir başka
afete de neden olabilir.
Nasıl bir afet?
- Tsunami olabilir. Adalar’ın doğusunda Tuzla önlerinde 17 bin yıl önce çok
büyük bir yeraltı kayması meydana gelmiş. O kadar büyük ki, kıta sahanlığının
yarısını götürmüş. Yani Beyoğlu ilçesi gibi bir alan denize kaymış. Adalar’ın 5
misli büyüklüğünde bir hacmi olan dev bir kütle kaymasından söz ediyoruz. Devasa
bir şey. Marmara’daki fay, full hareketteyken meydana gelmiş bir olay bu.
Yapılan hesaplara göre böyle bir yer kayması bugün olursa Marmara civarındaki
sahillere vuracak dalganın yüksekliği 15 metreyi geçiyor. Korkunç bir şey bu. 17
bin sene evvel olmuş bir daha da olmamış. Çok nadir bir olay. Ama yeniden
olmayacak anlamına gelmez. Tabii Çınarcık çukurluğunda 7 büyüklüğündeki deprem
bu çukurlukta bir başka yer kayması yaratabilir. Bunun da sahilleri vuracak
dalga yüksekliği 7 metreyi bulabilir.
Endonezya’yı vuran tsunami gibi neredeyse.
- Endonezya’yı vuran dalga yüksekliği de 7 metre civarındaydı. Yani 7.6
büyüklüğündeki bir deprem hem normal fayları, hem de yeraltı kaymalarını
tetikleyebilir. Aynı zamanda iki veya daha fazla yer kayması da tetiklenebilir.
Felaket olur, sahilde bir şey kalmaz.
|