|
Bu yazıda, KONDA’nın
NTV için yaptığı, ‘Yerel Seçimlerde Siyasal Eğilimler
Araştırması’nın bazı bulgularını vereceğim. Yaşım nedeniyle olacak,
bilgilerin geleceğe taşınmasında bilgisayara henüz güvenemiyorum; bana sadece
beyaz kâğıt üzerine basılan bilgiler ileriye kalabilir gibi geliyor! Bu
düşünceyle, araştırmanın sahibi NTV’den izin alarak, bulguların ulaşılabilir
duruma gelmelerini sağlamak istedim.
KONDA son aylarda, sadece dört (İstanbul, İzmir, Mersin ve Diyarbakır)
büyükşehirde ve Türkiye genelinde siyasal eğilim araştırması yaptı. Bu dönemde
araştırma sonucu soran dostumuz, müşterimizden daha fazlaydı.
Araştırmanın tanıtımı
‘Yerel Seçimlerde Siyasal Eğilimler Araştırması’nın alan çalışması, 53 ilin,
247 ilçesinde 426 mahalle ve köyde 7 bin 615 kişiyle, 14-15 Mart günlerinde
hanelerinde yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilmiştir, denetimler 17 Mart’a
kadar sürmüştür. Bildiğimiz ve elimizden geldiğince araştırmanın her noktada
kurallara uygun olarak gerçekleştirilmesine çalıştık. Sandık doğrulamazsa,
kabahat bizdedir. Üç gün sonra sandıklardan çıkacağını öngördüğümüz sonucun
sayısal ifadesini sayfadaki tablo ve grafiklerde görmektesiniz.
Genel özellikler
Anket sonuçları, seçmenimizin soğukkanlı ve bilinçli olduğunu; olayları,
siyaset adamlarının söylediklerini ve gelişmeleri doğru, tutarlı ve gerçekçi
biçimde değerlendirdiğini göstermektedir. Anket bulguları, her parti için
geçerli tek ölçü vermemektedir, bu nedenle bulgular, her parti için ayrı ayrı
ele alınıp değerlendirilmelidir. Özellikle kentleşmiş, nüfusu 100 bini geçmiş
yerlerde, adayların oy sonucuna etkisi bu seçimlerde biraz daha azalmıştır.
Sayılara genel bakış
Sayıların yorumuna geçmeden, tabloların genel görüntüsüne bakmak yararlı
olacaktır: Üç büyük partinin (AKP, CHP ve MHP) oyları, 2004 yerel seçimlerine
göre, konumlarını değiştirmeyecek ölçüde ve ortalama olarak aynı oranda (yüzde
4.5 çevresinde) artmıştır. Bu husus değerlendirilirken, 2004 seçimlerinde
SHP’nin özellikle büyükşehirlerdeki oyunun bir kısmının şimdi CHP’ye döndüğünü
hatırlamalıyız. İl Genel Meclisi seçimlerinde, iki büyük partinin (AKP ve
CHP) oy oranları toplamı, 2004’teki yüzde 59.9’dan yüzde 71.4’e
çıkmaktadır. Büyük partilerdeki bu artış, diğer partilerin küçüldüğünü
göstermektedir. Gerçekten, DTP ve SP (yüzde 5 çevresindeki) durumlarını
korumakla birlikte, 2004 İl Genel Meclisi seçimlerinde DSP, DP, ANAP, GP ve
diğer partilerin aldıkları toplam oy yüzde 20.5’tan yüzde 7’nin altına
düşmektedir. 29 Mart’ta milletvekili seçimi yapılsaydı tablo ve grafikte
görüldüğü gibi seçmenlerin yüzde 51.8’i Ak Parti’ye oy verecekti. Oysa yerel
yönetimler seçimleri için bu oran 2.9 ile 7.2 daha düşük çıkmıştır. Bu fark
iktidar lehine ve aleyhine iki nedenden ortaya çıkmaktadır: Ak Parti’nin lehinde
sonuç veren neden, bu partinin hemen her yerde seçimlere katılmakta oluşudur.
Her seçim çevresinde, seçime katılan bir partinin oyu, bazı yerlerde seçime
katılmayan diğer partilere göre artmaktadır. Buna karşın adayların
beğenilmemesi, parti merkezinin belirlediği adaylara karşı örgütten rakiplerin
aleyhte çalışması nedeniyle de yerel yönetim seçimlerinde milletvekili seçimine
göre oy azalmaktadır. Bu farklar bundan önceki seçimlerde görülmüştür. Küçük
partilerin daha da küçülmesinin önemli siyasal sonuçlarını, gerçek sayıları
göreceğimiz üç, dört gün sonra, değerlendirmeliyiz. Grafiğe bakalım:
Yaptığımız araştırmalarda deneklere, “Yarın milletvekili seçimi olsa oyunuzu
kime hangi partiye verirdiniz?” sorusunu sormaktayız. Son araştırmada da, “Bu
seçim genel milletvekili seçimi olsaydı” diye soru tekrarlanmıştır. 2007
seçiminden sonra yapılan araştırmaların verilerine göre hazırlanmış milletvekili
seçimi eğilimlerini ‘Oy oranları çizgisi’ başlıklı grafikte topladık. Bana
göre bu grafik, siyasal durumumuzu özetlemektedir: Partilerin birbirlerine göre
durumu değişmemektedir, iktidar partisi yerli yerinde oturmaktadır. Bu durumun
nedenlerinden biri kutuplaşmadır.
Kutuplaşma
KONDA, 22 Temmuz seçimini izleyen aylardan beri, kutuplaşmanın arttığını
haber vermektedir. ‘Kutuplaşma’, kişilerin toplumsal ve siyasal konularda,
kişisel deney ve bilgisine başvurmadan, siyasal liderinin veya partisinin o
günlerde söylediklerine uygun biçimde düşünmesi ve davranmasıdır. Kutuplaşma
sarmalına girmiş kişiler toplumsal konularda kendi akıllarının yönetiminde
değillerdir. Sınırlı konularda her zaman belli oranda kutuplaşma her toplumda
olabilir. Ancak bu çembere girenler yüzde 40-50’yi aştığı zaman toplum için
tehlike başlar. Bizde kutuplaşmanın esir aldığı kişilerin oranı -farklı
kabullere göre değişmekle birlikte- yüzde 70’in altında değildir. Acı olan,
yetişmiş, aklı başında sayılacak kesimin, kutuplaşmanın çemberi içine sıkışmış
olmasıdır.
AKP
a) AKP, her coğrafyada, farklı özellikleri ve kimlikleri bulunan gruplar da
dahil bütün kesimlerden, kendi ortalamasından çok uzak olmayan oranda oy
almaktadır. Bu bulgu AKP’nin, tam bir kitle partisine dönüşmüş olduğunu
göstermektedir. b) AKP, eğitim, gelir, hane halkı sayısı ve diğer göstergeler
bakımından toplumun orta ve alt kesiminden, günümüzün ‘güçsüzlerinden’, başka
deyişle mağdurlardan ortalamasından fazla oy almaktadır. c) AKP’nin inanç ve
geleneklere (toplumsal değerlere) bağlı politikalarından kuşku duyanlar ile bazı
iktidar sahiplerinin düzey noksanlıklarından rahatsız olanlar, bu seçim
öncesinde ‘AK Parti’nin oyları azalmalı’ mücadelesini kazanmak için, her
çevreyle işbirliği yapmışlardır. Bu işbirliğinin tarihi ve başlıca ortağının CHP
olması doğaldır. Son iki ayda ortaklar arasına Saadet Partisi’nin de girmesinin
şaşırtıcı fakat etkisiz olduğu anlaşılmaktadır.
CHP
a) CHP oyu geçen milletvekili seçimleriyle ve yerel seçimlere göre özellikle
büyükşehirlerde artmıştır. AKP’den kuşkulu ve rahatsızların, çaresizlik içinde
verdikleri oy, bu artışı açıklayan başlıca etkendir. CHP’nin almakta olduğu oy
oranının kaynağı ve artış nedenleri herhalde önümüzdeki haftaların başlıca
konusu olacaktır. b) CHP’nin çok dar ve belirgin bir alanda, eğitimli, geliri
yüksek kesimlerdeki sıkışıklığı sürmektedir. Oyunun yüzde 60’dan fazlası
büyükşehirlerden gelmektedir.
Bazı bulgular
a) Kürt asıllı yurttaşlarımızın birinci partisi AKP’dir. Bu gerçek Kürtlerin
sonuç alacakları yerlerin çoğunda (örneğin Diyarbakır’da) DTP’yi destekledikleri
gerçeğiyle çelişmemektedir. Toplamda, etnik kimliğini Kürt olarak niteleyen
deneklerin yüzde 27’si DTP’ye oy verirken yüzde 35’i AKP’ye oy vermektedir.
Güneydoğu ve Ortadoğu Anadolu bölgelerinde AKP oyların yüzde 40’a yakınını
alacaktır. b) Deneklere “Türkiye’nin en önemli ve en acil sorunlarını hangi
parti çözer” sorusu sorulmuştur. Deneklerin yüzde 26’sı ‘Bu sorunlar sürer,
gider’ derken yüzde 23’ü de ‘Yeni parti lazım’ demektedir. Yani seçmenin yarısı
seçimlere gidilirken bile siyasetten umutsuzdur. Verilen cevaplarda ‘AKP çözer’
diyenler yüzde 33, ‘CHP çözer’ diyenler ise yalnızca yüzde 8’dir. Bu bulgunun
bir başka ilginç noktası, seçmenlerin oy verdikleri partiye olan güven ve
inançlarını ortaya çıkarmasıdır. AKP seçmeninin yüzde 70’i oy verdiği partisinin
en önemli sorunları çözebileceğine güvenerek oy verirken, bu oran CHP seçmeninde
yüzde 39’dur. CHP seçmenlerinin yüzde 33’ü, MHP seçmenlerinin yüzde 25’i, AKP
seçmenlerinin yüzde 10’u “Sorunları çözebilmek için yeni parti lazımdır”
demektedir.
Ekonomi etkisiz mi?
‘Oy oranları çizgisi’ grafiğini anlatırken söylediğim gibi, “Yarın
milletvekili seçimi olsa?..” sorusunu değişik araştırmalarda sormuştuk. Bu
çalışmalarda, 22 Temmuz sonrası AKP’nin yükseldiğini belirlemiştik. Ancak son üç
dört ayda biraz düştüğünü saptamıştık. Biz dramatik olmayan bu hafif kırılmanın
küresel ekonomik krize bağlı olduğunu düşünüyoruz.
Oy verenleri etkileyen en önemli etkenin ekonomi olduğu bilinmektedir. Bu
araştırmada da, deneklerin ekonomi hakkında düşüncelerini ortaya koyacak sorular
bulunmaktaydı. Vardığımız sonuç şudur: Toplum, sorunların farkındadır, 22
Temmuz’dan sonra ekonominin -‘işlerin’- iyiye gitmediğini görmektedir;
işsizliğin arttığını, üretimin daraldığını ve yolsuzlukları bilmektedir; buna
karşı AKP’nin oyunu düşürmemiştir! Niçin?
Gerçekten seçim bu sonucu verirse, -vereceğine güveniyorum- hepimiz, AKP,
CHP, MHP ve diğer partilere oy vermiş -veya seçimlere katılmamış olan- bütün
yurttaşlar bu soruyu cevaplamaya çalışmalıdır. Halk ne düşünüyor, nelerin
değişmesini istiyoruz, neleri korumaya kararlıyız?
|