Manisa Selendi’den sürülen ve Salihli’ye
gelen Romanlara devlet verdiği sözleri tutmadı. Bugün kiminin
yemek pişirecek bir ocağı, kiminin ısınacak odunu, kiminin bir sobası dahi yok.
Sıcak su bulup yıkanabilenler kendini şanslı sayıyor. ‘Ev hazır’ diye gittiler,
camide yattılar. Bir evleri oldu ama akmasın diye çatılara naylon bağlamak
zorunda kaldılar. Eskiden en azından her ailenin başını sokacak bir evleri
vardı. Şimdi üç aile bir evde zor şartlarda yaşamak zorunda. Üstelik burada da
ayrımcılığın mağduru oldular. Salihli Kaymakamı anlatıyor:
“Devlet olarak gittiğimizde bile bu Romanlara ev kiralamak istemeyen aileler
oldu. Apartmanların önüne set çektiler, ‘Romanları almayız, böyle birilerini
istemiyoruz’ dediler.”
Manisa Selendi’de 30 yıldan fazla bir süredir yaşayan Romanlar, yılbaşı
gecesi bir kahvehanede ‘sigara içemezsin, çay vermedin’ tartışmalarının ardından
halk tarafından linç edilmek istendi. Romanlardan kiminin evi taşlandı, kiminin
arabası yakıldı. Jandarma ve polisin yardımıyla linç girişiminden kurtulan
Romanlar, yakınlardaki Gördes ilçesine sığındı. Gündeme bir anda yerleşen
‘sürgündeki Romanlar’ günlerce konuşuldu. Milletvekilleri Gördes’e adeta çıkarma
yaptı. Yetkililer vaatler verdi: ‘Yaralar sarılacak, Romanlara yeni ev
bulunacaktı’. Ancak öyle olmadı. Aileler akraba akraba ayrılarak, üçer aile
halinde bir eve yerleştirildi. İşte, 18 Roman ailenin zorunlu olarak göç
ettikleri Manisa Salihli’deki bir aylık dramı:
İki gün camide yattık
Aynı evi paylaşan üç aileden Seyfettin Sepetçi: “Salihli’ye
en son gelen aile biziz. Belediye başkanı, kaymakam, valilik herkes bize ‘her
aileye bir ev tutulacak’ dedi. Ama üç aile bir arada yaşıyoruz. Hatta geldiğimiz
ilk iki gün camide yattık. Her aileye ancak bir oda düşüyor. Tek bir mutfak, tek
banyo-tuvalet var. Yıkanamıyoruz. Ev başına bir soba verdikleri için de diğer
odalara soba kuramadık. Çoluk çocuk soğukta yatıyoruz. Zihinsel engelli oğlum
odalarda değil, ara koridorda soğukta yatıyor. Sadece 30 torba kömür ve beş
çuval odun verdiler ve devamının olmayacağını söylediler. Bu yaktığımız da son
kömür torbası.”
Seyfettin Sepetçi’nin eşi Gülhanım Sepetçi ise, “Geldiğimiz
günden beri bir kez yıkandık. Çocuklar sıcak su görmüyor. Ne çayımız kaldı ne
şekerimiz. Selendi’deki eşyalarımızı getirdiler. Halılar yırtık, minderler
patlamış, eşyalar paramparça. Çamur içindeydi” diyor.
Sanki cezaevindeyiz
Sepetçiler’in gelini Dilek Bayır’ın biri dokuz aylık diğeri
iki yaşında iki çocuğu var. Bayır, kendi sıkıntılarını şöyle anlatıyor: “Evden
dışarı çıkamıyoruz. Bir odaya kapandık. Sanki cezaevindeyiz. Tek tuvalet
olduğundan çocukların çamaşırlarını odada yıkıyorum. Odamızda soba yok.
Belediyeye soba istemek için iki kez gittim. Merdivenlerden yukarı bile
çıkarmadılar.”
Başka bir evde yaşayan Koca ailelerinden Süleyman Koca,
yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Selendi’de herkesin bir evi vardı. Burada 35
gündür bir kez yıkanabildim. 11 kişi bir odada yaşıyoruz. Gece olunca herkes
odasına gidiyor, dört küçük çocuk soğuktan tir tir titriyor. Buz gibi odada
birbirlerine ve battaniyelere sarılarak uyuyorlar. Yakacak odunumuz kömürümüz
kalmadı. Odalarda halı bile yok. Üç kişiye bir döşek verdiler. Durulacak gibi
bir ev değil. Selendi’den çıkınca birer milyar para verdiler. Bunları da borca,
giyeceklere verdik. Bir minibüsüm vardı. Dokuz yıl çalışıp borcunu ödedim.
Selendililer yaktı. Minibüsüm olsa biz yine aç kalmazdık. Şimdi çaresiz bir
durumdayız.”
Koca’nın oğlu Tuncay Koca yetkililerin iş vaadinde de
bulunduğunu anlattı: “Bize geçici iş vereceklerdi, yol yapımı ve ağaç dikme
işleri. Bu işlerden şimdiye kadar bir ses çıkmadı.”
Selendi’de yaşanan gerginliğin odağında bulunan ve olaylar sırasında kalp
krizi sonucunda babasını kaybeden Burhan Uçkun ise şunları
anlatıyor: “Annem ve amcamlar ayrı ayrı yaşıyorduk Selendi’de. Burada üç aile
bir aradayız. Bir soba verdiler. Üç aile tek bir sobadan ısınmaya çalışıyoruz.”
Dilek Özer’in ise evinin çatısı akıyor. Özer, “Akmasın diye
naylonla çatıyı kapattık” diyor. Selendi’den gelen ailelerin 12 çocuğu Salihli
’deki bir ilkokula gidiyor. Çoğunun hâlâ önlüğü yok.
Kaymakam: Ev bulamadık
Roman ailelerin sorunlarıyla ilgili olarak Salihli Kaymakamı Mesut
Yıldırım şunları söylüyor: “Bizim verdiğimiz eşyalar belli standartın
üzerinde. Almasalardı. Ev kiralama konusunda gücümüz tükendi. Dar bir zamanda
11’i bile zor bulduk. Başka ev bulamadığımızı ancak kendileri bulduğu takdirde
bu evlerin kiralarını da altı ay süreyle karşılayabileceğimizi anlattık. Devlet
olarak gittiğimizde bile bu Romanlara ev kiralamak istemeyen aileler oldu.
Apartmanların önüne set çektiler, ‘Romanları almayız, istemiyoruz dediler.’ Her
aileye 750 kilo kömür verdik. Bir ayda tüketmeleri mümkün değil. İki gıda paketi
yardımında bulunduk. Geçici iş konusu üç hafta sonra belli olacak. Öğrencilerin
önlükleri bugün yarın verilecek.”
Bir sefalet, bir de vaatler bol
Selendi’den sürülen Roman ailelere Manisa Valisi vaatlerde bulunmuştu. Manisa
Valisi Celalettin Güvenç: “Kızılay Genel Müdürlüğü acil olarak
20 prefabrik ev kurmayı taahhüt etti. Bu insanlarımızın çocuklarını süratle
okula başlatacağız. Belirli bir süre gıda yardımı yapacağız. İleri dönemlerde iş
sahibi olmaları için gerekli önlemleri alacağız... Romanlar için Salihli’de
kiralık ev arıyoruz. Ev bulunamaması halinde Kızılay’dan temin edilen prefabrik
evlere yerleştirilip, aile başına 1000 TL maddi destekte bulunacağız.
|