Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Balıkçıların Şiirsel Dönüşü

Gökdelenler arasına sıkışan sahilin küçük bir şeridinde, bir zamanlar bu denizlerin hâkimi olan “Kolilerin” köyünü ziyaret ediyoruz... “Fishermen Village” önünde iner inmez, burnumuza sıcağa ve neme karışan kesif bir balık kokusu geliyor. Burada yalnız balıkçılar yok. Çoluk çocuk, kadınlar... küçük bir köye dönüştürdükleri kumsaldaki

Cumhuriyet Gazetesi
Balıkçıların Şiirsel Dönüşü

Bombay semalarını terk eden kuşlar ve akbabalar gibi, balıklar da Umman Denizi sularından çekiliyor... Bir dokun, bin ah işit.. misali balıkçılar, “Bu deniz artık öyle kirli ki” diye ağlaşıyor; “Ağlarımız boş dönüyoruz...”

Bombay Körfezi’ne bakan otel odamızdan, sabah şafak sökerken, gece boyu suyun üzerinde ateş böcekleri gibi yanıp yanıp sönen balıkçı teknelerinin dönüşünü izleyebiliyoruz... Bombay’ın en şiirsel manzaralarından birini oluşturan balıkçıların dönüşü, hava kirliliğinden sis basmadığı zamanlarda, her sabah yaklaşık saat 6 civarında izlenebiliyor... Mesleklerini kuşaktan kuşağa devralarak icra eden Bombay’ın balıkçıları, yüzyıllardır, bugün yaptıkları gibi, Umman Denizi’nin uçsuz bucaksız ufuklarına açılıyor ve karanlığın yerini şafağa bıraktığı saatlerde avlarını Colaba’daki balık pazarına yetiştirmek için zamanla yarışa çıkıyorlar.

‘Asya'nın en güzel limanı’

Deniz suları doldurularak birbirine bağlanmadan önce, başlangıçta yedi ada-takımadalardan oluşan Bombay, zamanında bir büyük balıkçılık ve balıkçılar cennetiymiş. Salman Rüşdü, Hindistan’ın bağımsızlığına kavuştuğu yılları anlattığı en güzel eseri “Geceyarısı Çocukları”nda Bombay’ı anlatırken “Önce burada balıkçılar varmış...” diyerek söze giriyor: “Önce; zamanın şafağında, Bombay halter şeklinde bir adayken ve ortasındaki dar, parlak kum şeridinin ardında Asya’nın en güzel ve en büyük doğal limanı varken, Mazagaon ve Worli, Matunga ve Mahim, Salsette ve Colaba henüz adayken... denize yapılan dolgular yedi adayı batıya Umman Denizi’ne doğru uzanan, açık bir el şeklindeki uzun bir yarımadaya dönüştürmeden önce, saat kulelerinden önceki bu iptidai dünyada Koli denen balıkçılar tek direkli Arap kadırgalarının kırmızı yelkenlerini batan güneşe karşı açarmış. Pomfret ve pavurya avlayıp hepimize balığı sevdirmişler...”

Pomfret balıkları deniz kirliliğiyle giderek artık zehirleniyor. Ama balıkçılar hâlâ “Koli” diye anılıyor. Kentin yeni ismi olan “Mumbai” da bizatihi, “Koli”lerin taptığı -balıkçıların koruyucu tanrısı- “Mumba Devi”nden geliyor….

Gökdelenler arasına sıkışan sahilin küçük bir şeridinde, bir zamanlar bu denizlerin hâkimi olan “Kolilerin” köyünü ziyaret ediyoruz... “Fishermen Village” önünde iner inmez, burnumuza sıcağa ve neme karışan kesif bir balık kokusu geliyor. Burada yalnız balıkçılar yok. Çoluk çocuk, kadınlar... küçük bir köye dönüştürdükleri kumsaldaki gecekondularında, cemaat halinde birlikte yaşıyorlar..

Tepelerinde renkli bayraklar olan teknelerin çoğu kıyıya çekilmiş. Üzerlerinde ağlar kurutuluyor. Çocuklar, kıyıdaki tekneler arasında top koşturuyor. Yaşlı bir adam, denizin yamacında torunuyla oynuyor. Kadınlar aralarında kafa kafaya vermiş, gündüzün boş saatlerinde dedikodu yapıyor... Görünürde yürek burkan bir sefalet var. Ama “Fishermen Village”da çocukluk, kadınlık, ebeveynlik.. kısaca “hayat” devam ediyor.

http://www.yapi.com.tr/haberler/balikcilarin-siirsel-donusu_75849.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!