“1900 yılında Osmanlılar, Bostancı’dan Kandilli’ye
demiryolu hattı kurdu. Kandilli Rumeli Hisarı arasındaki ‘Hamidiye’ adlı Boğaz
Köprüsü sayesinde de Avrupa yakasına geçiliyordu. Tren yolu bir çevreyolu
oluşturacak şekilde Bakırköy’e uzandı. Bostancı’dan trene binip Bakırköy’deki
mevcut demiryolu hattına ulaşan yolcular, Sirkeci’ye kadar ulaştı, oradan
aktarma köprü vasıtasıyla Boğaz’ı bir kez daha geçip Üsküdar’a vardı.
Üsküdar’dan da Haydarpaşa Garı’na kısa bir hat döşenince Haydarpaşa’daki mevcut
demiryolu hattına bağlanan tren, iki kıta arasında yeniden mekik dokuyanlar için
yine Bostancı’ya yollandı.”
Tabii bunların hiçbiri olmadı. Fransız mühendis Ferdinand Arnodin, 1900
yılında 2. Abdülhamid döneminde böyle bir plan hazırlayıp sundu. Ama İstanbul’un
trafik sorununu belki de yüzyıl öncesinden çözecek, kentin planlı gelişimini
sağlayacak proje maliyeti çok ağır olduğu için hiç uygulanamadı.
Arnodin’in projesi, tarihin tozlu raflarında unutulan projelerden sadece
biri. Leonardo da Vinci, Michelangelo, Alman Helmuth Von Moltke, Fransız mimar
Joseph Antoine Bouvard da İstanbul için hiçbir zaman gerçekleşmeyen köprü,
demiryolu, nâzım planları yaptı. Eminönü Belediyesi’nin Topkapı Sarayı
Müzesi Başkanı Prof. Dr. İlber Ortaylı, Vahdettin Engin ve Erhan Afyoncu’ya
hazırlattığı ‘Payitaht-ı Zemin Eminönü: Bir Dünya Başkenti’ adlı kitapta bu
mahzun projeler uzun uzun anlatılıyor.
‘Leonardo isimli kâfir...’ Fatih Sultan Mehmed zamanında
birçok sanatçı Osmanlı Devleti’nde faaliyet gösterip 2. Bayezid de Batı’yla
ilgilenince, pek çok sanatçı kafalarında binbir fikirle Osmanlı’nın kapısını
çalmaya başladı. Bu kişilerden ilki Rönesans döneminin en önemli isimlerinden
ressam ve bilim adamı Leonardo da Vinci’ydi. Tarihçi Semavi Eyice’nin makalesine
göre Da Vinci 1500’lerin başında 2. Bayezid’e mektup yazdı. Mektup Türkçe’ye
çevrilerek “Ceneviz’den Leonardo isimli kâfirin gönderdiği mektubun suretidir”
başlığıyla sultana sunuldu.
Da Vinci suyu çekmek için pompa ve rüzgârla çalışan yeni bir değirmen önerdi.
Asıl ilgi çeken önerisiyle Haliç’ten Galata’ya uzanan köprü oldu. Köprü, tek
gözlü ve çok yüksek olacaktı, yelkenliler altından rahatça geçip Haliç’e
girebilecekti. Beyazid’in yanıtının ne olduğu bilinmiyor. Ancak Haliç’e girecek
gemiler sorunu yıllar sonra açılır kapanır köprüyle çözüldü.
Yıl 1505: Rönenans döneminin diğer ünlü ressamı Michelangelo, Papa ile arası
açılınca Roma’dan kaçıp Kuzey İtalya’ya gitti. Papa’nın ulaşamayacağı tek yer
olan Osmanlı Devleti’ne sığınmayı düşündü. O da 2 Beyazid’e bir mektup yazıp
Haliç’e köprü planlarından söz etti. Dostları Papa ile arasını bulunca, plan da
seyahat da unutuldu.
Alman Helmuth Von Moltke ise Padişah 2. Mahmud
tarafından, İstanbul nâzım planını hazırlamak üzere görevlendirildi. Moltke,
şehrin kapıları ile Topkapı Sarayı arasında kesintisiz ulaşım gerçekleştirmeyi
önerdi. Yangınlara karşı binalar kâgirden yapılacak, çıkmaz sokakları tamamen
kaldırılacak ve meydanlar oluşturulacaktı. 2. Abdülhamid, sarayı ziyaret
ettiği bir gün, Paris Büyükelçisi Salih Münir Paşa’ya Avrupalı bir seyyahın
İstanbul’a dair bir gazetede yazdığı makalenin tercümesini verdi. Makale
sokakların pisliği, düzensizliği, yıkık döküklüğünden söz ediyordu. Padişah bu
duruma bir hal çaresi bulması için paşayı görevlendirdi. Salih Paşa da hemen
Fransız mimar Joseph Antoine Bouvard’a ulaşıp İstanbul için nâzım planı
istedi.
Camiye heykelli havuz Bouvard, İstanbul fotoğraflarından
hareketle bir plan hazırladı. Projeyi Osmanlı sipariş etse de tüm masrafları
Fransız hükümeti karşılayıp Osmanlı Devleti’ne hediye etti. Bouvard’ın hayata
geçirilemeyen projesine göre, Atmeydanı orijinal seviyesine indirilecekti; iki
tarafına ağaçlar dikilecekti.?Sultanahmet Külliyesi medresesi ve bahçe duvarları
kaldırılacak; cami avlusunda küçük bir Fransız bahçesi oluşturulacak; avlunun
ortasındaki kubbeli çeşme, üstü açık heykel şeklindeki bir yapıyla
değiştirilecek; İbrahim Paşa Sarayı yıkılarak yerine E harfi biçiminde yaklaşık
480 metre uzunluğunda polis müdürlüğü kondurulacak; Sultan Bayezid Medresesi ve
Sultan Bayezid’in türbesi yıkılacak; yerlerine sanayi, ziraat ve devlet
kütüphanesi olmak üzere ikiz binalar inşa edilecekti.
|