“Fatih Sultan Mehmet’in 1453 yılında İstanbul’u
fethettiği zamanki duygularını ifade eden herhangi bir sözünü bilmiyoruz; ama
1460 yılında Amasra’yı tepeden gördüğü andaki duygularını bilmeyen yoktur;
‘Lala, acep çeşm-i cihan bura mı ola?’ demiş yanındakine..”
Karadeniz kıyı kuşağımızdaki tarih ve doğa cenneti Amasra hakkında bunları
söyleyen jeoloji yüksek mühendisi Şevki Bayraktaroğlu, aynı cennete, çağımızın
en “kirletici” enerji yatırımlarından biri olan “termik santral” yapılmasına da
şunları söylüyor: “Tarihin garip cilvesine bakın ki; şimdi Fatih’in hayran
kaldığı manzaradaki Tarlaağzı ve Gömü köylerinin bulunduğu yere, 1100 megavat
gücünde termik santral yapılmak isteniyor. Buna karar veren insanlar, tarihe
geçen bir güzelliği hangi mantık ve hangi duygularla gözden
çıkartabiliyorlar?”
Sadece Bayraktaroğlu’nun değil, tüm Amasralıların uykularını kaçıran ilk
haber, birkaç ay önce basında özetle şöyle yer aldı: “Amasra’ya 1100 megavatlık
bir termik santral kurulmak üzere başlanan inşaat hazırlığında 2007 yılında
yüzde 1.2’lik ilerleme kaydedildi”.
Oysa uzmanlara göre, ulusal enterkonnekte sistemdeki kaçak oranının
giderilmesiyle, “çok daha fazla” enerji sağlanabileceği gibi; Amasra’daki
hazırlıkta, santralın kurulacağı yer bile hâlâ kesin olarak açıklanmış
değil...
Nitekim Bartın-Amasra bölgesi yerleşme alanlarının içme suyu havzasında kömür
sondajlarının başlaması üzerine bir kınama eylemi düzenleyen Bartınlıların, bu
cinayete sonuna kadar direneceklerini söyleyen Belediye Başkanı Ahmet Altıntel,
santral projesinin hiçbir bilimsel dayanağı olmadan dayatıldığını da
ekliyor...
Termik santral projelerinde, zehirli baca gazlarının bölgeye zararını en aza
indirmek için “hâkim rüzgâr”a göre yer seçimi yapılması gerektiğini belirten
Bayraktaroğlu ise Amasra’da bunun bile göz ardı edildiğini; dahası depremsellik
açısından da Tuna, Merkez, Sınır, Güney, Doğu, Kuzey fayları ve diğer deprem
üreten fayların (Çakraz vb.) özellik ve yerlerinin nasıl değerlendirildiğinin de
belli olmadığını anımsatıyor.
Psikolog Cengiz Şıklı, bunlarla birlikte, yöredeki doğayla bütünleşen ve
deniz-orman-tarih üçgeninde çok özel kültürel geleneklerle süregelen “sakin ve
dingin yaşam”ın, santralın devreye girmesiyle olumsuz etkileneceğini belirtiyor.
İşte bütün bu nedenlerle, Amasra’da termik santral kurmanın “insan hakları”na
aykırı olduğunu vurgulayan kuruluşlarla birlikte, Peyzaj Mimarları Odası geçen
şubat ayı başlarında Ankara’da da “kınama eylemi” düzenlemiş, imza kampanyası
başlatmıştı. Odanın açıklamasında “Amasra, Türkiye’nin rüzgâr enerjisi
potansiyeline sahip önemli bölgelerinden biridir. Termik santral yerine rüzgâr
enerjisi sağlayan tesisler kurulmalıdır” denmesine rağmen bu yönde bir araştırma
bile hâlâ başlatılmış değil.
|