Foto: Norveçli mimarın Da Vinci'nin Haliç köprüsü taslağına göre
1996 yılında Norveç'te yaptığı köprü
Dünyanın en büyük dahilerinden Leonardo Da Vinci'nin en
büyük hayallerinden biri hem operada hem de gerçek hayatta can buluyor. 500 yıl
kadar önce, dünyanın en büyük ve en ihtişamlı köprüsünü Haliç'e
yapmak için Sultan II. Bayezid'e mektup yazan, ama saray
görevlisince "İtalya Cumhuriyeti'nden bir gavur" olarak nitelendirip dikkate
alınmaması sonucu teklifine karşılık bulamayan Leonardo'nun içinde kalan büyük
hayali, mektubunun 1950 yılında tesadüfen Topkapı Sarayı'nın
arşivlerinde bulunması sonucu ortaya çıkmıştı.
İşte bu büyük
hayal, hem sanatta hem gerçek hayatta karşılık buldu. ABD'den opera sanatçısı
Daniel Nazareth, Leonardo'nun rüyasını operada gerçeğe
dönüştürdü, Türk mimar Hakan Kıran da ünlü dahinin eşsiz
eserini Haliç'e yapmak için gün saymaya başladı.
Hindistan asıllı
Amerikalı besteci Daniel Nazareth, AA muhabirinin sorularını
yanıtlarken, İstanbul'un 2010 Avrupa Kültür Başkenti olması ile Da Vinci
köprüsünün hikayesini duyduktan sonra bu operayı yazmaya karar verdiğini
söyledi. Leonardo gibi üstün bir dahinin, 500 yıl önce Haliç'e köprü yapmak
isteyip gerçekleştirememiş olmasından çok etkilendiğini belirten Nazareth, bu
nedenle operasında Leonardo'yu İstanbul'a getirdiğini kaydetti. Nazareth,
"Operamda, 500 yıl öncesine gidiliyor: Burada Leonardo Topkapı'ya davet ediliyor
ve Bayezid ile buluşuyor. Birlikte köprüyü inşa etmeye karar veriyorlar. Böylece
opera, 500 yıl öncesi ile bugün arasında köprü oluşturuyor"
dedi.
Operanın son sahnesinde tüm insanların, barış içinde, bağımsız ve
yapıcı bir atmosferde yaşamasının mümkün olduğunu vurguladığını ifade eden
Nazareth, "Yani, Leonardo'nun köprüsü ve opera farklı kültür ve medeniyetler,
batı-doğu ile zengin-fakir arasında bağ kuran bir metafor olarak kullanılıyor"
diye konuştu. Birçok kişinin Türkiye'yi AB'nin içinde görmek istediğini
düşündüğünü de dile getiren Nazareth, "Türkiye'nin farklılıkları içeren bir
topluma sahip ve Avrupa ve dünya toplumunda yerinin olduğu mesajının
verilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum" ifadesini
kullandı.
Müziğinde bile matematik var
İtalya'da
son dönemki araştırmalarda Leonardo'nun annesinin İstanbul Yahudilerinden olduğu
yönünde tartışma bulunduğunu ifade eden Nazareth, Londra'daki Da Vinci
koleksiyonunda da Leonardo'ya ait orijinal bir beste keşfettiğini ve bunu kendi
operasında kullandığını söyledi. Nazareth, "Bir metinle birlikte çok güzel bir
melodi yazmış. Metin, 'Bana ilham veren, bana itici güç sağlayan aşktır' diye
yazıyor. Benim operamda da Leonardo'nun şarkısı bölümü var ve burada onun
orijinal müziği yer alıyor. Bu melodi, Leonardo'nun Topkapı Sarayı'nı ziyaret
ettiği bölümde çalacak" dedi.
Leonardo'nun melodisinin ilginç özelliğine
de dikkati çeken Nazareth, şunları kaydetti:
"Benim keşfettiğim, Da Vinci
tarafından kullanılan bu müzik, dik üçgende dik kenarların karelerinin
toplamının hipotenüsün karesine eşit olduğu Pisagor teorisine göre oluşturulmuş.
İlginç olan diğer yan, Leonardo'nun Sultan'a yazdığı mektuptaki köprünün boy,
genişlik ve yüksekliği içeren boyutları da bu teoriye uygun. Çünkü, Pisagor Da
Vinci'nin en çok beğendiği matematikçilerden biriydi. Altın oranı da çıkarmak
için Pisagor'dan yararlanmıştı."

Prömiyer
Topkapı Sarayı'nda
Nazareth, Leonardo'nun hayalini gerçeğe
dönüştüren eserinin Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen'in
desteğiyle, 2010-2011 sanat sezonunda sahneleneceğini ve prömiyerinin de
Leonardo'nun gitmek isteyip de hiç gidemediği Topkapı Sarayı'nda yapılmasının
planlandığını duyurdu. İstanbul'da Haliç'e Leonardo'nun köprüsünün yapılması
projesinin yürütüldüğünü anımsatan Nazareth, "Çok mutlu oldum, benim operam ve
köprü bu yıl ortaya çıkacak" dedi. Nazareth, Rengim Gökmen'in operanın
Ankara'nın yanı sıra İzmir ve diğer illerde de sahnelenmesini ve İngilizce'den
Türkçe'ye çevrilmesini düşündüğünü dile getirerek, "Bu operanın bütün hikayesi
Türkiye'ye ait, birçok bölüm Topkapı Sarayı'nda geçiyor. Operamda Kur'an-ı
Kerim'den iki söz var. Ben bir Türk değilim ama operam Türkiye'nin bir parçası
ve ona ait. Ama aynı zamanda Avrupa'nın parçası, çünkü müzikler de Avrupa
müziği" ifadesini kullandı. Operanın Almanya'da da sahnelenebileceğini anlatan
Nazareth, gerçek köprünün kurulmasını da dört gözle beklediğini sözlerine
ekledi.
İnşaat yakın zamanda başlayacak
Haliç'e
Leonardo'nun köprüsünün kurulma projesini yürüten Hakan Kıran Mimarlık Yönetim
Kurulu Başkanı Hakan Kıran da Leonardo'nun hayalini gerçekleştirmek için
eskizler, konuyla ilgili maketler ve 2001 yılında Norveç'te yapılan Leonardo'nun
köprüsü gibi bütün verileri araştırdıklarını söyledi. "Leonardo'nun köprüsü
ileri vizyonla yapılmış bir skeç, aslında bir hayal" diyen Kıran, köprüyü,
orijinal fikrini bozmadan ama 21. yüzyıl teknolojisini de katarak modern yorumla
yapacaklarını kaydetti. Kıran, çelik ve ahşaptan oluşacak köprünün tasarımını
yaklaşık 1.5 yıl önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne gönderdiklerini
hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Belediye de
koruma kuruluna gönderdi. Koruma kurulu bazı araştırmalar istedi, onları
tamamladık. Kurul özellikle tarihi yarımada ve önemli konularda zor karar alıyor
ama sürecin sonuna geldik. Bizim aldığımız izlenime göre bir sıkıntımız yok ve
bu yılın ikinci ya da üçüncü yarısında inşaata başlayabilir hale gelmeyi
planlıyoruz. Aslında, sivil toplum örgütlerinin de olduğu çok büyük bir şölenle
bu işe başlayalım ve çok kısa bir sürede tamamlayalım
istiyoruz."
Modern yüzün sembolü
Kıran, köprünün
şimdiden İstanbul'un tanıtımına büyük katkı sağlamaya başladığını ifade ederek,
"Projeyle ilgili dünyanın diğer ucundan bile ziyaretler oluyor. İnsanlar
bugünden tanıtımlarında kullanmak istiyorlar. Bugünden başlayan tanıtım var ki,
bitince çok verimli olacak" dedi. Leonardo gibi bir dahinin eserine hayat
verecek olmaktan onur duyduğunu belirten Kıran, "Çok büyük şans benim için,
olağanüstü büyük heyecan ve biraz da tedirginlik içindeyim. Yani, milyonlarca
çizgilerden bir tanesini seçip, aslına dokunmadan ama 21. yüzyılın da eseri
olabilecek bir köprü kurma, yani bütün bu dengeyi sağlama sorumluluğuyla çalışma
yaptık, büyük sorumluluk altındayız, umarım başarılı oluruz. İstanbul'un,
Türkiye'nin modern yüzünü gösteren bir sembol olmasını istiyoruz" ifadesini
kullandı.
"Mozart'ın kayıp senfonisi
adeta..."
Kıran ayrıca, konuyla ilgili çeşitli sivil toplum
örgütlerini araştırdıklarını, köprüyü Norveç'te inşa eden sanat yönetmeni
Vebjorn Sand ile bağlantılarının olduğunu ve işbirliği yapacaklarını söyledi.
Kıran, "Leonardo ve köprüsü uluslararası iletişimin aracı olmuş. Biz de bu
süreci, uluslararası iletişimin parçası olarak kullanma konusunda var gücümüzle
çalışıyoruz. Bu, bizim için ticari bir iş değil, gönül verdik. Bu köprü bir
dünya projesi ve onu Türkiye'de en iyi şekilde yapabilmek istiyoruz"
dedi.
Leonardo'nun köprüsünü ilk olarak ama tasarlanan yerinden
kilometrelerce uzakta hayata geçiren sanatçı Vebjorn Sand da
galerisinde AA muhabirine Leonardo köprüsünün farklı tasarımlarını göstererek,
14 yıldır bu projede çalıştığını söyledi. Köprünün sanat boyutunun çok önemli
olduğunu belirten Sand, "İstanbul'daki projeye sanat danışmanı olarak yardım
etmeyi çok isterim" dedi. Sand, Leonardo'nun çizimini belli prensipler üzerine
kurduğuna ancak detaylandırmadığına dikkati çekerek, şunları
kaydetti:
"Projenin heyecanlı tarafı bu, çünkü jeolojiyi temel alıyor.
Bir senfoni, bir matematik denklemi, zamanla ölçülemeyen, çok güzel birşey,
Mozart'ın kayıp senfonisi adeta... Projenin bu aşamaya gelmesinden dolayı çok
heyecanlıyım ama projenin Leonardo'nun ilk tasarladığı ruha uygun şekilde hayata
geçirilmesi konusuna çok önem veriyorum. Bu iş sanat, mühendislik ve mimarinin
bir kombinasyonu, Leonardo'da bu üçü de vardı. İsteğim en iyi sonuçların
alınması, ismimin dahil olup olmaması çok da önemli değil ama bu projeyi hayata
geçirmemiz önemli, köprünün sanat boyutu çok önemli. Eğer proje başarılı olursa
bu tarihi bir şey olur."

"Mesaj
taşıyan bir köprü"
Sand, köprünün İstanbul'a kurulmasının
önemiyle ilgili de şunları söyledi:
"Bu, Müslüman Türkiye ile Hıristiyan
Avrupa arasında bir köprü, dünyanın günümüzde karşılaştığı zorluklara ilişkin
güzel ve güçlü bir metafor. Kültürler arasında bir köprü... Her şeyi birleştiren
sanattır, bu projenin güzelliği burada, sanat boyutunda. Bu köprüyü ben 2001
yılında Norveç'te inşa ettim ama ilk tasarlanan yer olan İstanbul'a kurulmasını
görmeyi çok isterim. Umarım Türkiye'deki proje, Norveç'te edindiğimiz
deneyimleri dikkate alarak ilerler ve başarılı olur."
Sand, Leonardo'nun
köprüyle ilgili çizimini ilk gördüğünde neler hissettiğine yönelik soru üzerine
de şöyle devam etti:
"Büyük bir bestecinin senfonisini dinlediğinizdeki,
meşhur bir tabloya baktığınızdaki hissettiğinizle aynı şey; olağanüstülük hissi,
zamanla ölçülemeyen bir temele sahip. Leonardo'nun köprüsü ilk gördüğüm anda
etkiledi beni, yıldırım aşkı gibi, doğa ötesi gibi bir şey hissettim. Birçok
düzlemde önemli, geçmişin güzelliğini getiriyor. Sadece dizayn bakımından değil,
aynı zamanda Rönesans ruhunun, sanat ve felsefenin kombinasyonunu, ruhani olan
bir yaklaşımı içinde barındırıyor. Leonardo ve bu köprü bütüncül düşünceyi
temsil ediyor, çünkü sanatı ve sessizliği ve felsefeyi birbiriyle birleştiriyor.
Bu nedenle bunun mesaj taşıyan bir köprü olduğuna inanıyorum."
Bu köprüyü
her kıtada inşa etmeyi istediğini ama yapamadığını anlatan Sand, yine de iklim
değişikliğine dikkati çekmek için Antartika ve New York'ta köprünün buzdan
versiyonunu inşa ettiklerini dile getirdi.
|