Kütahya'da, son Germiyan Beyi
2'nci Yakup tarafından külliye olarak yaptırılan ve uzun yıllar
Vahid Paşa Halk Kütüphanesi olarak kullanılan yapı, 1999
yılından itibaren çini müzesi olarak hizmet veriyor. Kütahya Müze Müdürü
Metin Türktüzün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son Germiyan
Beyi 2. Yakup'un yaptırdığı külliyenin Ulu Cami yanındaki imaret bölümünün,
günümüzde Çini Müzesi olarak faaliyet gösterdiğini söyledi.
Bu yapının, uzun yıllar Vahid Paşa Halk Kütüphanesi olarak kullanıldığını,
kütüphanenin buradan ayrılmasından sonra yıllarca boş kaldığını belirten
Türktüzün, "Kültür ve Turizm Bakanlığınca iki yılda restore edilen binanın 5
Mart 1999'da dünyanın ilk ve tek çini müzesi niteliğiyle ziyarete açıldığını"
ifade etti.
Türktüzün, yapının halk arasında, içindeki yekpare mermer şadırvandan dolayı
"Gökşadırvan" olarak adlandırıldığına işaret ederek, şöyle konuştu:
"Kubbeli ve şadırvanlı orta mekana, üç yönde kubbeli eyvan ile iki oda
açılmaktadır. Türbe bölümü kesme taş işçilikli olup, burada topraklarını
Osmanlı'ya vasiyet eden 2. Yakup Bey'in çinili sandukası yer almaktadır. Türbe
bölümünün önüne ise 20. yüzyıl başlarında Ulu Cami'nin tamirat nedeniyle
kapatılması sırasında, ibadetlerin burada yapılması için mihrap eklenmiştir.
İmaretin bitişiğinde yer alan ve 1960'lı yıllarda yıkılan medresenin taş vakfiye
kitabesi giriş kapısının güneyindeki niş içine alınmıştır. 39 satırdan oluşan
kitabe, Osmanlı Türkçesiyle yazdırılmıştır. Üzerinde Germiyanoğlu 2'nci Yakup'un
vakfettiği yerler, burada çalışanlara verilecek ücretler ve medreseye gelen
misafirlere nasıl davranılacağı belirtilmiştir."
Ateşte açan çiçekler
Müzenin vitrinlerinde, 14. yüzyıldan başlayarak günümüzde yapılan örneklerden
oluşan ve Kütahyalılar tarafından "ateşte açan çiçekler" olarak tanımlanan çini
örnekleri yer alıyor. El emeği, göz nuru dökülerek tek tek fırça ile yapılan bu
çiniler birer sanat eseri.
İş adamı Rıfat Çini'nin müzeye bağışladığı değerli eski çinilerin de
sergilendiği bölüme, Rıfat Çini'nin babası Mehmet Çini'nin adı verilmiş.
Çinicilerin üstadı Hafız Mehmet Emin'in gümüş mührü, torunlara tarafından
müzeye bağışlanmış ve bu kişinin kendi eseri olan çini sehpa da müzede
sergileniyor.
Müzenin iç kısmında sağ tarafta bulunan odada en eski Kütahya çinileriyle
çini yapımında kullanılan madde, boya, fırça ve desen örnekleri yer alıyor. Bu
malzemeler, çiniciliğin ne kadar zahmetli bir iş olduğu konusunda ziyaretçilere
bilgi veriyor.
Topkapı Sarayı'ndan getirilen İznik çinilerinin en nadide duvar karo
örneklerinin müzede sergilendiğini, eski çini ustalarının mercan kırmızısını sır
olarak sakladıklarını ve bu rengin formüllerini kendilerinden başkasının
bilmediğini ifade eden Müze Müdürü Türktüzün, "Soldaki odada, Kütahya Tanıtım
Vakfı (KÜTAV) tarafından yapılan çini yarışmalarında derece alan tabaklar ile
çini pano örnekleri ve 1921 tarihli eski bir çeşme kitabesi sergilenmektedir"
dedi.
Fincancılar Anlaşması
Metin Türktüzün, tarihteki ilk toplu iş sözleşmesi olan ve 1766'da Kütahya'da
imzalanan Fincancılar Anlaşmasının bir örneğinin müzede sergilendiğine işaret
ederek, şunları söyledi:
"Orijinali Ankara'daki Milli Kütüphanede olan Fincancılar Anlaşmasının bir
örneği de çini müzesinde bulunmaktadır. Vali Ali Paşa huzurunda yapılan
anlaşmada 24 iş yerinden başka iş yeri açılmayacağı belirtilerek, fincancı usta,
kalfa ve çırakların alacağı ücretler tek tek yazılmıştır. Bu anlaşmaya
uymayanların ölüme bedel kürek cezasına çarptırılacağı belirtilmiştir.
Müzenin bitişiğinde suları dinmeden akan eski bir sakahane ile hemen
yakınında 2000 yılında Kütahya Müze Müdürlüğü tarafından yapılan kazılarda
ortaya çıkarılan ilk Germiyan eserlerinden biri olan eski bir hamam kalıntısı da
vardır."
Binanın gezilmesi sırasında dış bahçe girişinden itibaren bedensel engelliler
için yapılan rampa bulunduğunu bildiren Türktüzün, engellilerin müze içinde
tekerlekli sandalyeleriyle rahatlıkla gezebileceklerini sözlerine
ekledi.
|