Emre Erolat: "AKM Babaanne"
Önce şöyle bir iliştiğini düşünürüm yapının inşa edildiği yere. Çoğu iliştiğiyle de kalır zaten. O her şeyi birbirine yaklaştıran, sivrilikleri törpüleyen zaman bile yardımcı olmaz yerini benimsemesine. Karşılıklı ilişkidir bu herhalde, benimsenmez biçare de bir türlü. Yok olsa ansızın, kimse umursamaz, arkasını sormaz. Yapı vardır, ilişmekle kalmaz, sıkıca yapışır yerine. Giderek oranın malı, parçası, tozu, hatta peyzajı olur. Önüyle, arkasıyla, bedeniyle, gölgesiyle. Varlığı o denli önemlidir ki, yok olmadıkça orada durduğunu kimse ayrımsamaz. Güzelliği, çirkinliği değildir artık konu olan. İşini eskisi gibi yapamaması da ne gam; tıpkı bir babaanne gibi benimsenir zira. Nasılsa başka bir yerlerde, başka birisi daha yeni ve daha güncel işleri beceriyordur. Yaşlandı diye kimse gözden çıkarmaz onu. Varlığı önemlidir. Olsa olsa eskimenin nasıl yavaşlatılacağı konuşulur daha gençler arasında. Dişleri, saçları, kalbi... Pek de belli edilmez ona. Muayeneye alınır, tedavi edilir. Yaşlı bedenin olabildiğince sağlıklı tutulması önemlidir diğerleri için. Hafıza önemlidir. O bedenin varlığından alınan keyif, ona hâlâ dokunabiliyor olmanın, koluna girip birlikte yürümenin, bunca yıl olanı biteni hatırlamanın tadı... Babaannemi hiç görmedim. Ben doğmadan göçüp gitmiş. Çocukluğum boyunca özendim babaannesi olan arkadaşlarıma. Hiçbirinin şikâyet ettiğini duymadım onların döküntülüğünden, eskisi kadar pırıltılı olmamasından. Zamansız ölümdü esas vahim olan... Radikal Gazetesi
|