Yaklaşan yerel seçimler öncesi kadınların
siyasete katılımlarının az olduğu tartışmaları sürerken "eşitlikçi bir toplum"
düşüyle yola çıkan feminist kadınlar, Beyoğlu’ndan bir bağımsız bir aday
çıkardı: Ülfet Taylı. "Şehri kadınlardan yana dönüştürebileceğimizi biliyoruz"
diyen Taylı’nın ekibinde hiç erkek yok, ancak destekçileri arasında erkekler de
bulunuyor.
Yıllardır kadınların evde ve işte sömürülmesi, şiddet görmesi,
kamusal ve toplumsal alanda erkeklerle eşit haklara sahip olmamasıyla mücadele
eden feminist kadınlar mücadelelerini yerel yönetime talip olarak sürdürüyor.
Kamuoyunda sıkça yaşanan tacizlerle gündeme gelen Beyoğlu ilçesinin yönetimine
talip olan kadınlar 'Feminist Kolektif' çatısı altında Ülfet Taylı’nın seçim
çalışmalarına destek veriyor.
"Erkeklerin de yararına..."
Seçim kampanyasının içinde sadece kadınların çalıştığını
söyleyen Taylı, erkekleri de unutmuyor "Biz eşitlikçi bir dünya istiyoruz. Bu,
cinsiyetçiliği sorgulayan erkeklerin de yararına" diyor. Seçimi kazanırlarsa
ilçede yerel yönetim anlayışını değiştireceklerini belirten Taylı şunları
söylüyor: "Belediyenin yapısını yeniden kurgulamak şart. Zabıtanın bugünkü gibi
değil de halkla belediye arasında bir köprü gibi olmasını, her muhtarlıkta bir
kadın dayanışma masası kurulmasını istiyoruz."
Ekonomik krizin hüküm sürdüğü bugünlerde kadınlar için neler
yapılabilir peki? Taylı, "Kriz koşullarında kadınların ücretli bir işte
çalışmaları çok önemli ama onlara sunulan, evin içinde ücret almadan çalışma
biçimi oluyor" dedikten sonra bu durumun belediyeyle ilişkisini açıklıyor:
"Belediye aracılığıyla yapılabilecek şeyler var. Beyoğlu sınırları içinde
bulunan işyerleri ücretli ve sigortalı kadın işçi çalıştırma konusunda kontenjan
oluşturabilir. Bu söylemlerin sahiplenilmesi erkek egemenliğinin sorgulandığı
anlamına gelmiyor. Biz kadınların ezilmesini erkek egemenliğiyle açıklıyoruz,
belediyenin bütün faaliyetlerinin bu erkek egemenliği güçlendirip
güçlendirmediği ve kadınları destekleyip desteklemediği yönünden gözden
geçirilmesini söylüyoruz."
"Bunu yapan kimse yok mu Türkiye’de?" sorusuna da Taylı, "DTP
dışında meclisteki hiçbir parti bunu yapmıyor. Partiler karma yapılar ve orada
da güçlü bir erkek egemenliği var. Kadınların çok küçük bir dayanışmaları yoksa
erkek egemenliğini dönüştürebilmeleri çok zor. DTP’nin kota uygulaması, bu
konuda yol alındığının önemli bir göstergesi. Bu egemenliği ancak kadın
dayanışması zayıflatabilir diyoruz" diyerek cevaplıyor.
"Feminizm kelimesi korkutuyor"
Feminist kolektiften Özlem Kaya, girdikleri bu çalışmanın
nedenini açıklarken feminizm kelimesinden korkulduğunu vurguluyor ve "Bu şekilde
siyaset yapma isteği tam da buradan çıkan bir şey. Seçim döneminde herkes daha
fazla siyasetle ilgileniyorken, biz de sesimizi duyurabilelim ki feminizmin ne
olduğu, yereldeki politikaları anlaşılsın diye bir istekle yola çıktık"
diyor.
Sakine Günel de "Feminist bakışta kadınların toplumda
ezildiklerinin bilincine varıyorsunuz. O ezilmişliği cinsiyetçi bir sisteme
bağlıyorsunuz, bunun da öznesi erkekler diyorsunuz. Şehrin kadınlardan yana
düzenlenmediğini görüyorsunuz. Kreşlerin, sığınakların, bakımevlerinin
bulunmadığı noktada belediyelerin cinsiyetçiliği sürdürdüğünü fark ediyor,
kadınlardan yana politika yapma gereği duyuyorsunuz" diye anlatıyor.
Günel’e göre Beyoğlu’ndaki taciz olaylarının çözümü de bir
feminist adayda. Günel, "Tacizlerle gündeme gelen Beyoğlu’nda belediye bu
konuyla ilgili hiçbir şey yapmıyor. Çünkü tacizi doğallaştırmış vaziyette.
Kadınların mekânlarının sokak değil ev olarak görülmesinin, onları aile içine
hapsetme çabalarının bir parçası bu" diyor.
|