Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Geleceğin Ofislerinin Yaratıcıları Ödüllerini Aldı

Delta Ofis Mobilya tarafından düzenlenen 'Gelecek Ofisler için Yeni Fikirler' konulu tasarım yarışmasında ödüller sahiplerini buldu. 2001 yılından bu yana düzenlenmekte olan ve yarışma şartnamesine uygun 96 projenin değerlendirildiği yarışmanın ödül töreni Yapı-Endüstri Merkezi'nde (YEM) gerçekleştirildi.

yapi.com.tr
1 Geleceğin Ofislerinin Yaratıcıları Ödüllerini Aldı

Delta Ofis Mobilya tarafından düzenlenen 'Gelecek Ofisler için Yeni Fikirler' konulu tasarım yarışmasında ödüller sahiplerini buldu. 2000 yılından bu yana düzenlenmekte olan ve yarışma şartnamesine uygun 96 projenin değerlendirildiği yarışmanın ödül töreni Yapı-Endüstri Merkezi'nde (YEM) gerçekleştirildi.

Ödül töreninin açılış konuşmasını yapan Delta Ofis Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Adem Yılmaz, yarışmanın öğrencilerin kendilerini sınaması açısından taşıdığı önem üzerinde durdu. Yarışmaya katılan projelerin her geçen yıl daha da başarılı bir grafik çizdiğine değinen Adem Yılmaz, bunun da düzenlenen yarışmaların sayılarını artırdığını; ayrıca dereceye giren proje sahiplerinin sektöre girmesi için de fırsat oluşturduğunu söyledi. Adem Yılmaz, Türkiye'nin mobilya sektöründeki yatırımlarıyla Avrupa'nın en gelişmiş teknolojisine sahip olduğuna dikkat çektiği konuşmasında Batı ülkelerinin artan maliyetler nedeniyle mobilya üretiminde zorlandığını, bunun da sektör için büyük bir şans olduğunu belirtti. Adem Yılmaz, mevcut teknolojinin iyi tasarımla bir potada buluşturulmasıyla 250 milyar dolarlık dünya pazarından alınacak yüzde 10'luk payın ülke ekonomisine sağlayacağı katkının öneminin altını çizdi ve "Yarışmada dereceye giren ya da giremeyen öğrencilerimizin önünde oldukça önemli bir ışık vardır ve bu ışığı yakalamak da kendi yaratıcılıklarına bağlıdır" diye konuştu.

Yarışmada dereceye giren projeler:

Birincilik Ödülü: Mustafa Emre Kara & Bayram Cansu
İkincilik Ödülü: Hakan Türkmen
Üçüncülük Ödülü: Sevin Coşkun
Mansiyon 1: Dilek Kepenek & Serdar Şengüler
Mansiyon 2: Bediha Ulutürk
Mansiyon 3: Çetin Ayık

Mustafa Emre Kara & Bayram Cansu / Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık Bölümü 4. sınıf

BC: Aslında yarışmalara çok katılmıyoruz. İlk düşüncemiz, çalışma alanlarının tamamen kapalı alanlar olması ve çalışanların gittikçe daha da makineleşmesi oldu. Tamamen iş odaklı, mola zamanlarının dışında tamamen işin öne çıktığı ortamlar. Bundan yola çıkarak tamamen açık bir sistem geliştirmek, sosyalliği öne çıkarmak istedik. Gizliliği ortadan kaldırmayı amaçladık. Tasarladığımız masa dört kişilik, ama bir toplantı masası haline de gelebiliyor. Çalışma ortamını biraz daha eğlenceli bir hale getirmek istedik. Bir yıldır da kağıt katlama sanatı üzerine çalışıyorduk, küçük maketler yapıyorduk. Formu, başka bir forma eklemeden nasıl bozabiliriz ve bunu nasıl fonksiyonel bir hale getirebiliriz diye düşündük. Form çok yetersiz kalınca, katlama düşüncesi gelişti.

EK: Tasarımın basit olması gerekiyordu. Çok fazla yan elemana ihtiyaç duymadan, formun kendi olanaklarıyla kendi kendini taşıyabilmeliydi. Bölücü elemanlar gerektiğinde depolama fonksiyonunu da yerine getirebilsin istedik.

BC: Ofisler gittikçe daha da teknolojik bir hale geliyor, ama biz doğal bir yaklaşım istedik. Lekesel, olabildiğince sade, steril olmayan, malzemesi doğal bir tasarım oldu. Geleceği nasıl tanımlayacağımız düşünülmesi gereken bir konu. Gelecek dediğimiz şey uzaysal, çok teknolojik şeyler mi tasarlamak, yoksa en başa, doğaya mı dönmek? Biz daha çok doğa tarafındayız.

EK: 'Geleceğin mobilyası' diye ille de dijital ekranlar, elektronik birimler içeren bir düşünce içinde hareket etmedik. Herhangi rahatsızlık kaygısına mahal vermeden en basit nasıl çözebileceğimiz üzerine yoğunlaştık.

BC: Zaten içinde bulunduğumuz sosyolojik, psikolojik ve ekonomik ortam, onların tasarım üzerine saldırıları, insanlara yansıması da çok önemli. Mekan insanı, insan da mekanı şekillendiriyor. Karşılıklı bir alışveriş var. Aslında eğitim sistemimizde bir terslik var; bazı üniversiteler teknik anlamda çok yoruyor öğrencileri. Böylece işin sosyolojik boyutundan uzaklaşmaya başlıyoruz.





Hakan Türkmen / Yeditepe Üniversitesi Sanat ve Tasarım Bölümü 3. sınıf

Üç hafta öncesine kadar haberim yoktu, bu nedenle kısa zamanda birşeyler yapmam gerekti. Önce pioyasada bulunan diğer ofis mobilyası çeşitlerini inceledim; ihtiyaçların neler olduğu üzerine düşündüm. Staj yaptığım yerlerden bir ofis deneyimim de vardı. Elbette bu deneyimlerin de bir katkısı oldu, çünkü zaten tecrübelerinizden yola çıkarak oluşturuyorsunuz tasarımı. Eksikliği kendiniz hissettiğiniz zaman, yeni bir şeyler geliştirmeyi daha çok istiyorsunuz. Ben de bu eksikliklerden yola çıktım.

Eksiklik şuydu: Ofis masaları blok halinde olduklarında çok fazla yer kaplıyorlar. Bunları açılır kapanır bir sistemle gerektiğinde büyütmek, yerden kazanmamıza yardımcı olabilirdi. Tasarladığım masada ön ayırıcı panelin üç hareketi var; bu şekilde masa daha da büyüyebiliyor ya da aşağı çekilerek kapatıcı bir panel işlevini üstlenebiliyor. 2 kişilik bir masadan 10 - 12 kişilik bir masa haline gelebiliyor.

Daha önce de çeşitli yarışmalara katılmıştım, bu ödül kazandığım ikinci yarışma oldu. Yarışmalar, öğrenciler açısından çok önemli. Çünkü piyasaya çıktığınız zaman neler yapabileceğinizi görmenize yardımcı oluyorlar. Kendi sevineyinizi anlamanızı sağlıyorlar ve ayrıca sizinle birlikte mezun olacak rakiplerinizi de gözlemlemenize olanak yaratıyorlar. Şirketlerin beklentilerini ve bunların ne kadarını karşılayabildiğinizi öğrenmenizi de sağlıyorlar. En önemlisi de tecrübe kazandırıyorlar. Bir projenin işleyişini ve değerlendirme aşamasını, her aşamasında bulunarak öğrenmiş oluyorsunuz.





Sevin Coşkun / İTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Yüksek Lisans öğrencisi

Tasarım yarışmalarına katılıyorum zaten, ama daha önce hiç ofis mobilyası tasarımı yapmamıştım. Ankara'da kendi ofisim var, iki kişiyiz. Birlikte katıldığımız ve ödül aldığımız yarışmalar da oldu. Dünyada, malzeme, mekan kullanımı yönünde bir minimalleşme var. Bu, malzemeyi az tüketmek, daha çevreci olmak yönünde bir çaba. Ben de tasrımımda bunu sürdürmeye çalıştım. Tasarımım, birbirine simetrik iki parçanın farklı açılarda döndürülmesiyle oluşan bir sistem. Sadece iki parça kullanarak bir masa ve bir seperasyon sağlayabiliyorsunuz. Bu, üretim açısından da işleri kolaylaştırıyor; ayrıca çevreci.

Tasarım yarışmalarında sıkıntı şöyle başlıyor. Evet, ödül alıyorsunuz; ama daha da mutlu edici olanı onun uygulandığını görmek. Bu anlamda sanayicilerin yarışma organizasyonunda olduğu kadar, üretilen tasarımların hayata geçirilmesinde de hevesli olmalarını bekliyoruz.





Serdar Şengüler - Dilek Kepenek / İç mimarlık

SŞ: Okulda yarışma afişini görünce katılmaya karar verdik. Tarzımızın birbirine uyacağını, destekleyeceğini düşündüm.

DK: Ben kayıt dondurup bir süre ara vermiştim. Yarışmadan Serdar aracılığıyla haberdar oldum. Birinci sınıf olduğum için aslında pek de katılmayı düşünmüyordum. Serdar, benim katılmamı istiyordu; ama benim tereddüt ettiğimi görünce hadi beraber katılalım dedi. İyi de oldu.


SŞ: Başlık 'geleceğin ofisi' olunca, değişik bir fikir uygulamak istedik; ama sanırım biraz fazla uçmuşuz. Bir açık ofis sistemi tasarladık ama olabildiğince yer kazanmaya çalıştık; gelecekte nasıl kavramlar üzerinde durulacağını düşündük. Nüfus artıyor ve dünya gün geçtikçe daha da kalabalıklaşıyor. Bu nedenle yaşama alanlarımız da daralıyor. Minumum alandan nasıl faydalanabileceğimizi araştırdık.

DK: İnsanların bireysel daha rahat çalışabileceklerine, daha iyi konsantre olabileceklerine inanıyorum. Ama elbette toplu çalışılması gereken alanlar da olmalı. Biz, bu iki farklı gerekliliği bir araya getirdik; hem bireysel hem de toplu kullanıma uygun bir tasarım yaptık.

SŞ: Ofisler üzerinde düşünülmesi gereken mekanlar; belki de geleceğin çalışma ortamları çok farklı olacak.

DK: Malzeme olarak basit; maliyeti yüksek olacak ya da uygulanamayacak bir tasarım değil. Belki klasik tarzın biraz dışına çıktığı için kullanıcılar başlangıçta garip karşılayabilir. Yeniliklere açık ofislerin rahatlıkla alabilecekleri bir tasarım olduğunu düşünüyorum.

SŞ: Temel amacımız tekrar olmayan, farklı bir ürün sunabilmekti. Zaten yarışmanın amacı da buydu.



Bediha Ulutürk / Mimarlık Tarihi Yüksek Lisans öğrencisi

Ben de ofiste çalışıyorum. Ofisimizdeki ana problemlerden biri ortadaki kablolardı. Zaten ofis için de mobilya tasarlıyordum; yarışmayla aynı döneme rastladı. Ana amaçlardan biri kabloları saklamaktı. Bir diğeri de, yoğun çalışma dönemlerindeki dağınıklığı toparlayabilmekti. İnsanlar temiz bir mekanda daha rahat çalışıyorlar. Tasarımda, ana tablayı aynı zamanda bir depolama aracı olarak da kullandım; ayrıca gerektiğinde bir toplantı masasına da dönüştürülebiliyor. Bir kişinin yalnız çalışabileceği, ama öte yandan grup çalışması da yapabileceğiniz bir birim.

Yeterince depolama alanınız varsa ve düzenliyseniz, gerçekten 10 kişinin çalıştığı yerde 20 kişi de çalışabilir. Birkaç ay önce bizim ofisimizde (Ütopya Mimarlık) de bir süreç yaşandı ve mobilyalarımız değişti. Şimdi çok daha fazla depolama alanımız var. Daha önce 1.80'lik masalarda çalışırken şimdi 1.20'lik masalarda çalışıyoruz ve aynı rahatlığa sahibiz.





Çetin Ayık

Yarışma, hayatımın bir parçası; birçok yarışmaya katıldım. Bir mimarlık öğrencisi olarak benim için farklı bir deneyim oldu; çünkü iç mimarlığa ya da endüstriyel tasarıma daha yakın bir iş. Ama sonuçta bu da bir tasarım ve tasarımın her alanında olmayı seviyorum. Ofis elemanları, bütün donatılarıyla bizim birer parçamız; öğrenciyken bile sonuçta çalışma düzeneğiniz bir sandalye ve masadan oluşuyor. Nasıl daha rahat çalışılabilir diye düşündüm. Hızla çoğalıyoruz ve dünya bize yetmemeye başladı. Arabalar küçülüyor, binalar dikeyde büyüyorlar. İnsanlara yaşayabilecekleri alan bırakma çabasındayız. 'Geleceğin ofisleri'ni düşününce aklıma ilk gelen şeyler bunlar oldu ve bunun çözümünün ne olabileceğinin üzerine gittim.

O anda ırmaklar ve su üzerine bir makale okuyordum ve orada ırmakların doğdukları ve denize ya da göle döküldükleri nokta arasında katettikleri yolun olabilecek en kısa mesafe olduğunu söyleyen bir araştırmadan bahsediliyordu; kıvrımları da o akışkanlığın bir parçasıydı. Ben de tasarımımda geometrik bir yapıdan ziyade amorf bir form üzerine gittim. Hem üç hem de iki boyutta ırmakların kıvrımlarına benzer bir akışkanlık elde etmeyi amaçladım. Daha küçük ama daha çok kişinin çalışabileceği bir alan elde etmeye çalıştım. İnsanlar tek bir modülde karşılıklı çalışıyorlar ve bu da görsel bir iletişim kurmalarını sağlıyor.

http://www.yapi.com.tr/haberler/gelecegin-ofislerinin-yaraticilari-odullerini-aldi_69950.html

Read Comment Section
1 Yorum Yorum Yaz
  • gercekten çok işlevine uygun ve kullanışlı görünüyor. YANITLA
1 yorumdan 1 tanesi gösteriliyor. 
Yorumunuzu ekleyin
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!