Bu yıl üçüncüsü düzenlenen Uluslararası Sinop Bienali,
kentin belleğine ilişkin bir kavramla sanatçıları Sinop’a davet etti:
“Gizli Anılar, Kayıp İzler”. Kente dair izleri; ona ait
hikâyeler, kokular, sesler, nefesler, dalgalar ve karanlıklar belirler. Sinop,
belleği oldukça derin izler taşıyan bir kent. Sakladıkları dayatılan
küreselleşme modeline direnmeye devam ederken Sinopale bu direnişe Sinop’ta
yaşayanların da dahil olduğu sanatsal üretim modeli ile destek oluyor.
Bu yıl Sinopale’ye The Virtual Museum of Avant-garde, Ziya Azazi, Maria
Ikonomopoulou, Hülya Karakaş, Ludwig Kittinger, Georg Klein, Sıtkı Kösemen,
Ronan McCrea, Els vanden Meersch, Daniele Pezzi, Mali Weil Performance Project,
Masa Project, Maria Papadimitriu, Declan Clarke, Işıl Eğrikavuk, Gülsün
Karamustafa, Fiona Marron, Ferhat Özgür, Sarah Pierce ve Tayfun Serttaş’ın,
aralarında bulunduğu 30 sanatçı ve sanatçı grubu katılıyor.
Kentin görünmeyen yüzleri sanat eserine dönüşürken Sinop’ta 6 yıl önce
başlayan uluslararası sanat üretimi, yerel bir özveri örneği olmanın ötesine
geçerek, çağdaş sanat alanında uluslararası düzeyde prestij alanı yaratıyor.
Sinopale’nin yaratıcısı Prof. T. Melih Görgün Sinopale 3’ü
ayrıntılarıyla anlattı.
- Sinop Bienali’nin en içinden bir kişi olarak Sinopale’nin nasıl bir
ruhu var?
- Her şeyden önce Sinop’la sürekli diyalog halinde olan bir bienal bizimkisi.
Burada iş üretmeye gelen sanatçılar kentle sürekli iletişim içindeler. Sinopale,
sivil toplumu güçlendirmeye yönelik bir çalışmadır. Bu noktada diyalog ve
paylaşım çok önemli. Sinopale’yi benzer etkinliklerden ayıran en önemli şey
kültür ve sanat bağlamında yerel ve uluslararası düzeyde işbirliğini
amaçlamasıdır. Gerçek bir imece ruhu var diyebiliriz
- Küratöryal danışma kurulunuz çok güçlü.
- Sinopale 3’te, Beral Madra, Vittorio Urbani, Nike Baetzner, Rana Öztürk,
Branko Franceshi, Vaari Claffey, Hande Sağlam’ın bulunduğu danışma kurulumuzda
aynı ruhla çalışıyoruz. Burada tek adam meselesi yok.
- Peki, sponsorlarla ilişki? İmece ruh kendini sermaye karşısında
nasıl koruyor?
- Bizim sponsorlarla olan ilişkimiz hâkim olan kapitalist sistemden farklı.
Parayı bastırıp her istediğinin sahibi olabilecek bir iktidar yaratmıyoruz.
Sinopale eklemlenmiş parçalardan oluşuyor. Çoğunlukla Sinop’ta bulunan kişi ve
kurumları destekçi olarak davet ediyoruz. Bütçemiz tahmin edilenden ve var
olanlardan çok düşük.
- “Gizli Anılar, Kayıp İzler” kavramsal çerçevesi içinde, burada hiç
yaşamamış sanatçılar bu bellek ile bağı nasıl kurdu?
- Sanatçılar hazırlandıkları, Sinop’a dair konuları burada kaldıkları 10-15
gün boyunca kentte yaşayanlara anlattıklarında kısa süre içinde kendi
yardımcılarını kendileri buldular. Üretim aşamasında da hep beraberdiler.
Topladıkları bilgiler ve yaşayan kentlilerle birlikte ortaya yapıtlar çıktı.
“Otel Nokul” bunun için iyi bir örnek. Maria Papadimitriu, tarihi Sinop
hapishanesinin 40 yıldır içinde bulunan terk edilmiş mahkûm taşıma aracını tek
kişilik bir otele dönüştürdü. Nokul buraya ait çok özel bir çörek. Her
Sinoplunun belleğinde önemli bir yeri var. Misafirperverlik alanına da ait bir
yiyecek. Sanatçı geleneksel bir yiyeceğin birleştirici gücünü öylesine fark
etmiş ki bunu kamusal alanda çevresiyle birlikte düzenlediği bir çalışmaya
dönüştürdü.
- 3 bienal, 6 yıl. Sinoplular için bu süreç nasıl geçti?
- Sinopale ithal bir gösteri değil. Atölye çalışmaları, sergiler, üretim
aşamaları performanslar kentlinin doğrudan doğruya katıldığı bir süreç. Bu sene
Hülya Karakaş 12 Eylül sırasındaki kadın hikâyelerini buldu ve oyunlaştırdı.
Oyuncular da Sinoplu kadınlar. 30 bin nüfuslu kent merkezi kentlerini ve
kendilerini keşfediyor.
- Peki, üretilen yapıtlar da birbirleriyle konuşuyor mu?
- Yapıtların tamamı neredeyse birbirini bütünlüyor. Sanatçıların hepsi
Sinop’a dair farklı bir konuyu ele alsa da imecenin ruhuna uyan bir yöntemle
birbirleriyle konuşarak ürettiler. Karşılıklı diyaloğa bağlı üretim Sinopale’nin
ayırıcı özelliği. İş bitse de anlamlanmaya devam ediyor. Sanatçı yapıtını
“Sinopale’de üretilmiştir” notuyla istediği her yerde sergileyebilir.
Taşınabilir bellek bu yolla yayılıyor.
|