Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Hak Aramak Hayat Tarzım Mayamda Var!

Çakmur, Buca’da seçim öncesi imara açılan 300 dönüme yakın yeşil alanla ilgili olarak yargıya başvurduğunu söyledi. Yerel seçimde neden aday olmadığını, önümüzdeki genel seçimlerde takınacağı tavrı, Ege Sağlık Vakfı ile malvarlığı hakkındaki iddialara ilişkin görüşlerini açıkladı. İşte Çakmur’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları:

Milliyet EGE
Hak Aramak Hayat Tarzım Mayamda Var!

ski bakanlardan Işılay Saygın gibi ismi Buca ile özdeşleşen eski bakan ve  başkan Yüksel Çakmur, Milliyet Ege’ye çarpıcı açıklamalar yapmaya devam etti. Çakmur, Buca’da seçim öncesi imara açılan 300 dönüme yakın yeşil alanla ilgili olarak yargıya başvurduğunu söyledi. Yerel seçimde neden aday olmadığını, önümüzdeki genel seçimlerde takınacağı tavrı, Ege Sağlık Vakfı ile malvarlığı hakkındaki iddialara ilişkin görüşlerini açıkladı. İşte Çakmur’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları:

 ‘Şehircilik esaslarına aykırı’

Hep davalarla gündeme geliyorsunuz, yenileri var mı?

- Evet var, Buca’da... Korumaya mashar 300 dönüme yakın bir arazi var. Bu arazi hipodromun yanındadır. Buca’da o meşhur su mücadelelerinin yapıldığı zaman, mülkiyet hakkını aldığımız su kuyularının bulunduğu bir alan var. SSK hastanesinin arkasında. Biz buraları korumaya değer arazi olarak değerlendirdik. Ve 1970’li yıllardan beri bizim anlayışımızın esası içinde hiçbir belediye başkanı, hangi partiden olursa olsun, bu alanlara dokunmadı. Halkın yeşil alanlarına sahip çıktılar, korudular. Sayın belediye başkanı, İzmir’de imara açılacak sanki başka bir alan yokmuş gibi, bu seçimlere bir ay kala, bu alanı niçin imara açtı? Kimler için açtı? Burada yüzlerce ağaç kesilecek. Binlerce konut yapılacak. Kim yapacak bu konutları? Bunları söylerken çok üzülüyorum. Bu konu da imar yasalarına aykırı. Şehircilik esaslarına aykırı. Bunu da yargıya taşıdık.

Sizinle ilgili, “Belediye olanaklarıyla kurulan Ege Sağlık Vakfı’nın nimetlerinden yararlanıyor” suçlamaları var. Ne diyorsunuz?

- Bu vakıf, sağlığa hizmet edilsin diye ben ve arkadaşlarım tarafından kuruldu. Diyaliz hastaları içindi. İzmir’de diyaliz merkezi yoktu. En modern makinalar getirildi. Kar amacı gütmek yok. Bir ticarethane değil. Hastalara hizmet götürüyor. Kurulduğu günden bu güne kadar vakfın kurucusu olan ben, denetim ve yönetim kurulu arkadaşlarım bir tek kuruş vakıftan almamıştır. Bizim bir maaşımız yok. Bir tek kuruş bizim kursağımızdan geçmemiştir. Ayrıca vakıfta bedava oturulmuyor. Her ay kira veriliyor. Övünülecek bir bina haline getirildi. Binanın değeri kadar oraya yatırım yapıldı. Bundan sonra da bir tek kuruş almayacağız. Vakfın kuruluşundan bu yana üç farklı belediye yönetimi gelmiştir. Şimdiki sayın belediye başkanı bütün işini gücünü bırakarak, bu sağlık vakfı üzerinden beni tehdit etmeye çalışıyor? Bu vakıf belediyeden hiç yardım görmedi. Hiç destek görmedi. Kendi gücüyle halka hizmet ederek, ayakta durmaya çalışmaktadır. Bu vakıf konusu ne amaçla gündeme getirilmeye çalışılıyor? Altında yatan amacı ben anlamadım. Beni tehdit etmeye de kalkmasın. Ben hayatı para olarak kabul eden bir insan değilim. Bu idealler adına, halktan yana, sosyal demokrat olmanın niteliklerinin özüne varmak için, bakanlığım, milletvekilliğim, Buca belediye başkanlığım sürecinde de hep aynı çizgide durdum. Sularımızı haksız yere almak isteyenlere karşı, o kazdıkları haksız kanunsuz çukurlara yattım. ‘Benim buradan ölüm çıkar, mezarım olur. Buca’nın suyunu alamazsınız’ dedim.

‘İnsanın mayası bozulmasın’

Siz hep böyle miydiniz?

- Ben 27 yaşında Buca Belediye Başkanlığı’na seçildim. Partinin gençlik kollarından geldim. Talebe cemiyeti başkanlıkları... Beni herkes çok iyi tanıyor. Yani o köylere götürdüğümüz ilaçlar, doktorlar, köylerde kurduğumuz kütüphaneler... Benim mayam bu. Diyorlar ki; ‘Ekmek bozuldu’. Ekmeğin bozulmasının nedeni bu değildir. Ekmeğin bozulması hiç önemli değil. Siz bana mayadan bahsedin. Maya çok önemli. İnsanın mayası bozulmasın. Bu anneden, babadan, dayıdan geliyor. Ben böyle terbiye edildim. Genlerimde var. Benim dayım dört dönem CHP milletvekilliği yaptı. Annem yaşamını verdi. Annemi herkes tanır. Yardımseverliğini, insanlara nasıl hizmet ettiğini bilir. Genlerden geçmiş. O zamanlar fırıncı Halil’in hemen yanında CHP ocağı vardı. Annem dedi ki; ‘Bu CHP’nin malları alındı, ben dayanamıyorum’. Evimizdeki sandalyeleri, koltukları başımın üstünde bir genç adam olarak taşıdım CHP’ye. Bu bir inanç, bu bir hayat tarzı.

‘Oyları bölmek istemedim’

Ancak bu tartışmalar sırasında Aziz Kocaoğlu sizin CHP’liliğinizin tartışılır olduğunu söylemişti!

- 46 yıldır ben politikanın içindeyim. ‘Kendi yönetim döneminde CHP’ye hizmet etti. Ama diğer dönemlerde hiçbir hizmeti yok, bir hizmete tanık oldunuz mu?’ diye bir ithamı var. Sayın Aziz Kocaoğlu olası bilgi eksikliğini, Türk siyasi tarihini, CHP tarihini çalışarak öğrenebilir. Okuduğu zaman karşısına elbette 12 Mart’lar, 12 Eylül’ler, darbecilere karşı demokrasi mücadelesinin nasıl kitlesel olarak yapıldığı görecektir. O söylediği sözler beni rencide etmez. Ama parçası olduğum bu mücadeleye kendini adamış binlerce demokrat insanı, CHP’lileri yaralar.
Ben 6 okçuyum. Düşününüz; çok sevdiğim, çok saydığım, beraber çalıştığımız, bana bakanlık veren, çok sevgi duyduğum rahmetli Bülent Ecevit, 2004’te  ‘Benim İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayım Yüksel Çakmur’dur’ dedi. Ben çıktım, onu kırmadan, saygısızlık yapmadan, ‘İzmir’e yazık olur’ dedim. ‘Gireriz, oylar bölünür, iktidar ortadan kalkar. Ben bu bölmeyi yapmayacağım. Beni affedin’ dedim. Bu seçimde de aynı şeyler oldu. Arkadaşlarım tanık. Yine bir sosyal demokrat davranış içinde hareket ettim. Yine, ‘Yapmam” dedim ve yapmadım.

CHP’den mi? Bir gün tekrar aday olur musunuz?

- O konu ayrı bir şey... Bir ön seçim olsaydı bugün çok farklı şeyleri yaşıyor olabilirdik. Çünkü orada halkın iradesi söz konusu. Ben baştan beri de o fikri savunuyorum. Esas saygınlık oralarda başlar. Yani halkın oyuyla geliyorsunuz. Binlerce partili geliyor, size oy veriyor, sizi getiriyor. Hem daha farklı oluyorsunuz, hem de arkanızda büyük bir güç oluyor. Bir önseçim olsaydı, herhalde daha farklı şeyler olabilirdi diye düşünüyorum.

Gelecekte siyasetle ilgili başka düşünceleriniz var mı?

- Yaşam ne getirir, ne götürür, ne olur bilemeyiz! ‘Şöyle yapayım, şuralara geleyim...’ Benim hiçbir planım yok. Bunun da manevi tarafı çok büyük. Ben hiçbir zaman özel çıkarları öne çıkarmadım. Özel çıkarlara hizmet etmedim. Ama kamu yararını, kamu çıkarını canımı koruduğum kadar korudum, korumaya da devam edeceğim. Bu mücadeleyi sonuna kadar devam ettireceğim. Yani bu yolda o ithamlar, o tehditler beni ne korkutur, ne de yıldırır.



‘Bıçakla üzerime saldırdılar’

Tehdit alıyor musunuz?

- Ben halktan bir saygısızlık görmedim. Tek başıma dolaşıyorum. Silahım yok. Hiçbir şeyim yok. Koruyucum yok. Beni Allah koruyor, insanlar koruyorlar. İnsanlar saygı ve sevgi duyuyor. Çünkü benim bir çıkarım yok. Ama çıkarı olmayanlar itham eder, saldırır. Bakın, Karşıyaka sahillerini temizlerken, bir gece Foça yangınından dönüyordum. Bıçaklarla benim üzerime saldırdılar. Rastlantı olarak hayatım kurtuldu. Ondan sonra da evimi bastılar. Evimi bekleyen polisi yerlerde sürüklediler. Grand Plaza belediyeninken, saldırının en büyüklerini yaptılar. Ama biz o yollarda yürüdük ve hiç yılmadık.

‘Kimseden korkum yok’

Böyle şeyler de bizi yıldırmaz. Neden yıldırmaz biliyor musunuz? Benim bir menfaatim olsa, bir çıkarım olsa ürkerim. Menfaatim yok ki! Varsa ortaya çıksınlar, desinler ki; ‘Menfaati var onun için yapıyor... Falanca çevreye tetikçilik yapıyor.’ Söylesinler bekliyorum. Burada ben yokum, halk var, hukuk var. Hukuka saygıyı öğrenecekler Türkiye Cumhuriyeti’nde. Bunların muhatabı ben değilim. Aslında, bana meydan okumuyor, beni tehdit etmiyorlar.  Yargıyı tehdit ediyor, yargıya baş kaldırıyorlar. Bu kararları Yüksel Çakmur mu verdi? Yargı verdi. Benim kimseden korkum yok. Bunlardan çıkar elde eden biri değilim ki...

‘Bir elim yağda bir elim balda’ değil

Neyle geçiniyorsunuz.

- Mütevazı bir hayatım var.

Emekli maaşıyla mı?

- Emekli maaşım var. Gidersem yazın kayınpederimin Çeşme’deki evine gidiyorum. ‘Benim bir elim yağda bir elim balda’ değil. Ama çok zenginim!.. Makamsa, makamların en yükseğindeyim. Halkın kalbindeyim. Benim oğlumu İzmirli tanımaz. Oğlumun belediyeye girmişliği yoktur. Belediyenin hiçbir işine karışmamıştır. Öğretim görevlisi olarak görevini sürdürüyor. Oğlumu da ne ticarete, ne de belediyeye soktum. Mütevazı ama çok onurlu bir hayat yaşıyoruz. Kendimi hem maddi, hem de manevi yönden zengin hissediyorum.

Ekleyeceğiniz birşey var mı?

- Halk tüm bu olanları yargılar. Belediye başkanı halkın oyuyla geliyor, halkın oyuyla ayakta kalıyor. Dürüst onurlu basının huzurunda, noterin huzurunda halka soralım... Bakalım halk, ‘Benim üzerime koca binaları dik. Nefes almak istemiyorum. Denizi, güneşi görmek istemiyorum. Ben rezidansları görmek istiyorum’ mu diyecek? Kültürpark’ı da halka soralım. Halk bu hileleri kabul ediyor mu? Beni yargılayacaklarına, önce kendilerini yargılasınlar.

http://www.yapi.com.tr/haberler/hak-aramak-hayat-tarzim-mayamda-var_71675.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!