2009 yılının son üç ayında net dönem kârını bir önceki yılın aynı dönemine
göre yüzde 230 artırarak 700 milyon TL’ye çıkartan Akbank’ın,
kriz yılı 2009’un tamamında ise net dönem kârı yüzde 60 artışla 2 milyar 726
milyon TL’ye ulaştı.
2009 yılı için ‘Haneyi temizledik dikkatli gittik’ diyen Akbank Genel
Müdürü Ziya Akkurt, 2010 yılında 155 milyon dolarlık bölümü bilgi
teknolojileri olmak üzere toplam 350 milyon TL (yaklaşık 232 milyon dolar)
yatırım planladıklarını belirtip, “Teknolojiden kalan kısmıyla 50 yeni şube
açacağız, mevcut şubeleri yenileyip ATM alımı gibi konularda yatırımlar
yapacağız” bilgisi verdi.
Projelere 5-6 milyar dolar
Banka bu yıl Türkiye’deki altyapı ve özelleştirme projelerine 5-6 milyar
dolarlık finansman sağlamayı hedefliyor. Akbank Genel Müdür Yardımcısı Cem Mengi
özellikle altyapı, Milli Piyango ve enerji özelleştirmelerinin yaklaşık 51
milyar dolar proje büyüklüğü olacağını tahmin ettiklerini belirtip, “Bu miktarın
yüzde 70’i borçlanarak karşılanırsa 35 milyar dolarlık borçlanmaya denk gelen
finansman ihtiyacı çıkar... Akbank olarak biz bu finansman ihtiyacının yüzde
15-20’ye denk gelen 5-6 milyar dolarını finanse etmeyi hedefliyoruz” diye
konuştu.
Akkurt, konuşmasında, banka olarak 2009’da özellikle maliyetlere yönelik
gerekli düzeltmeleri yaptıklarını, çok tutarlı ve öngörülü strateji izlemeye
çalıştıklarını söyledi. Geçen yıl bir toparlama gerçekleştirdiklerini ve müşteri
portföyünü elden geçirdiklerini anlatan Akkurt, bankanın 2009 yılında 2008’e
göre net kârlılıkta yüzde 53’lük artışla 2 milyar 723 milyon liraya ulaştığını
kaydetti.
2009 toparlanma yılı
Bankanın aktif toplamının ise yüzde 10.5 artışla 102.8 milyar liraya
ulaştığını belirten Akkurt, “Bu, belki büyük artış değilmiş gibi görülebilir.
Bunun sebebi, 2009’un toparlanma yılı olmasıdır. Haneyi temizledik
dikkatli gittik. Sorunlu kredi oranımızı yüzde 3.9’a indi. Bunu yaparken,
kredibilitesi kötü özellikle kobi kredilerinden çıkış yaptık. Bireysel kredilere
ağırlık verdik” diye konuştu. Kredilerde bunun da etkisiyle yüzde 9.1’lik
küçülme olduğuna işaret eden Akkurt buna karşın, geçen yılın son çeyreğinde
önceki çeyreğe göre yüzde 3.3’lük büyüme yaşandığını söyledi. Mevduat
yarışına girmediklerini ve 2009’da bu alanda yüzde 5.9’luk artışla 60.9 milyar
liralık büyüklüğe ulaştıklarını kaydeden Akkurt, “Krediler küçülürken anormal
bir mevduat toplama ve mevduat yarışına girmedik. Maliyetlerimize dikkat ettik.
Mevduat el yakan konudur. Dikkatle yönetilmeli” dedi.
Ağırlık KOBİ’lerde
Bu yıl bankacılık sektöründe kredilerin yüzde 15 artmasını, Akbank’ın ise
kredilerde yüzde 18-20 arasında büyüme sağlamasını hedeflediklerini vurgulayan
Akkurt, mevduatta ise bu yıl yüzde 16-18 büyüme öngördüklerini
kaydetti. Kredi portföyünün yüzde 40’ının kurumsal, yüzde 33’ünün tüketici,
yüzde 27’sinin KOBİ kredilerinden oluştuğunu açıklayan Akkurt, “Akbank’ın yeni
organizasyon yapısı ile KOBİ kredilerine bu yıl daha fazla ağırlık vereceğiz”
diye konuştu.
Akbank’ın 2009 özkaynak kârlılığının yüzde 21.5 olarak gerçekleştiğini
söyleyen Akkurt, “2010 yılı beklentimiz yüzde 18-20. Orta vadede ise özkaynak
kârlılığımızı yüzde 20’lerde tutmak” dedi.
Banka, bu yıl 500-600 kişilik net istihdam artışı öngörüyor.
2010’da Türkiye’deki yükselişin lokomotifi ve büyümenin itici motorunun
bankacılık olacağını da vurgulayan Akkurt, bu yıl Avrupa’da büyümenin
lokomotifinin Türkiye olacağına inandığını belirtti.
Şekerpınar’a kasaba
Ziya Akkurt, Şekerpınar’da operasyon merkezi kurmak için çok büyük bir
yatırım yaptıklarını ve bu merkezin mart ayında biteceğini belirterek, 5 bine
yakın Akbank çalışanının faaliyetlerini bu merkezde sürdüreceğini, burada
‘resmen küçük bir kasaba’ kurduklarını söyledi.
Uslu bankacılık yaptık niye cezalandırılıyoruz
Toplantıda soruları da yanıtlayan Ziya Akkurt, bir gazetecinin, ‘Türkiye’de
bankalar sanki cezalandırılıyor. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?’ sorusu
üzerine esprili bir dille, “Biz Türk bankaları uslu bankacılık yaptık. Niye
cezalandırılıyoruz anlamıyorum” karşılığını vererek şöyle devam etti:
“Biz Türkiye’de kumar oynamadık, toksik asset yaratmadık ama kredileri
bankalar azalttılar diye çok yüklenildi. Bunun iki sebebi var. Bir; kredi talebi
yoktu. iki öyle bir dönemdi ki firmalarda küçük ölçekli firmalara verdikleri
kredileri kapattılar. Hiç kimse bunu tartışmadı. Herkes ’bankalar yaptı’ diyor.
Bunu da normal karşılamak lazım. Neden? Biz başarılı olanı arada bir taşlamayı
severiz herhalde. Ama sonuçta bankacılık sektörü özellikle bu krizden alnının
akıyla çıktı. 2001’den sonra düzgün gerçek anlamda bankacılık yapılıyor.
Bankaları suçlamak yersiz.”
Yüzde 10 daha tartışılıyor
Mevduat toplamaya sınırlama getirilmesine ilişkin bir soruya ise tüm dünyada
yeni kuralların tartışıldığını, ancak bunların büyük çoğunluğunun Türkiye’de
BBDK tarafından uygulandığı için krizi rahat atlattıklarını belirtip, şöyle
devam etti: “Diğer ülkeler ‘biz bunu nasıl toparlarız’ı düşünüyor. Onun için de
her gün yeni bir şey çıkıyor. Türkiye tabii buna kayıtsız kalamaz. Zaten
Türkiye, BIS’ın üyesidir. Türk bankacılık sektörünün uluslararası kurallara
benzer bir kulvar içinde hareket etmesi gerekmektedir. O açıdan batıda düşünülen
bazı uygulamaların Türkiye’de de tartışılması, Bakan (Babacan) tarafından dile
getirilmesi normaldir. Ama ’yüzde 10 ket koyacağım veya yapacağım’, daha
tartışma halinde bir konudur.”
Harçlar sürekli olmamalı
Bankacılara bonus (kâr payı) dağıtılması konusunda ise Akkurt, “Türkiye’de
hiç zarar etmiş bir bankanın bonus dağıttığını duymadım. Ama Amerika’da,
Avrupa’da duydum” şeklinde konuştu.
Akkurt, banka şubelerine harç uygulaması konusuyla ilgili “Harç meselesi
‘Evet hoş olmadı. Ama şunu da unutmamak lazım; Türkiye ayakta kalabilmek için
piyasaya çok fazla likidite vermek zorunda kaldı. Biz hepimiz aynı gemideyiz.
Biz üstümüze düşen yardımı yaptık, bu harçlar da geldi, onu da belki kabul
ettik, ama bunun sürekli olmaması önemli.” dedi.
Özyeğin’i izlemekten zevk duyacağız
Akbank Genel Müdürü Akkurt, Hüsnü Özyeğin’in bankacılık sektörüne geri
dönmesiyle ilgili de rekabetin ‘güzel’ olduğunu vurgulayarak, “Hüsnü Bey’in
tekrar sahalara dönmesi bize mutluluk verir. Mutlaka piyasaya yeni şeyler
katacaktır. Onu izlemekten zevk duyacağız” yorumunu yaptı.
IMF ile ilgili ise Akkurt, şu görüşlerini dile getirdi: “Türkiye bence makus
talihini yıkmıştır. IMF’siz de yoluna devam edebilecek kapasitede bir ülkedir.
2009’un sonunda olsaydı belki piyasalarda güven teşkil edebilirdi. Şimdi
olmasının bana göre bir anlamı kalmadı. Not artışları zaten geldi. Mühim olan
Türkiye’nin orta vadeli programı, mali kuralı, ciddiyetle devam ettirmesidir.
Belki IMF olmadan not artışlarının devam etmesi, Türkiye için çok çarpıcı bir
başarı hikayesi olacaktır. Öteki açıdan da baktığımızda, durup dururken şu
sıralarda her şey düzelmişken, IMF ile anlaşmaya girmek de belki farklı
yorumlanabilir diye düşünülebilir. Bizim tüm hesaplarımız IMF olmayacakmış gibi
yapılmıştır. Eğer IMF anlaşması olursa ortaya koyduğumuz rakamlar daha iyiye
gider.”
|