Tekfen İnşaat Genel Müdürü Ümit Özdemir, Libya'da 20
milyar dolar mertebesinde devam eden bir iş olduğunu belirterek,
''Bunun halli konusunda hükümetimizin de mutlaka bize yön göstermesi ve yardımı
çok önemli. Tek başımıza gidip orada bir şey yapmamız mümkün değil'' dedi.
Deloitte Türkiye'nin
bu yıl ilk kez yayınladığı 'Türkiye İnşaat liderleri 2010' raporunun
açıklandığı toplantıya katılan Tekfen İnşaat Genel Müdürü Ümit Özdemir,
inşaat şirketi olarak 1956'da faaliyetine başlayan Tekfen Holdingin 2010
cirosunun 2.5 milyar dolar civarında olduğunu ve bunun yüzde 50'sinin inşaat
sektöründen geldiğini kaydetti.
İnşaat şirketinin 12 değişik ülkede faaliyet gösterdiğini, geçen yıl 900
milyon dolar civarında olan ciroyu bu yıl 1.1 milyar dolara yükseltmeyi
hedeflediklerini belirten Özdemir, iş yaptıkları ülkelerdeki işlerine ilişkin
bilgi verdi.
Özdemir, Libya'da TML ile birlikte yapay nehir projesini, Bulgaristan'da
santral işi, Türkiye'de muhtelif otoyol işleri, Azerbaycan'da devlet petrol
şirketi ile birlikte petrol şirketinin yönetim merkezi ve denizden gaz
çıkarmakta kullanılacak bir petrol platformu, Kazakistan'da petrol endüstrisinde
büyük işler yaptıklarını anlattı.
Türkmenistan'da dün 260 milyon dolarlık petrol tesisi projesi işini
imzaladıklarını, yakında çalışmaların başlayacağını, Katar'da da 1 milyar
dolarlık toplam portföy için çok önemli bir otoyol projesi yaptıklarını ve 600
milyon dolarla başlayan bu işin şu anda 1 milyar dolar sınırına dayandığını
anlatan Özdemir, ayrıca bir de kimya tesisi yaptıklarını, Suudi Arabistan'da
petro kimya tesisi, Abu Dabi'de boru hattı ve petro kimya tesisi, Umman'da ise
yeni bir iş bitirdiklerini kaydetti.
Özdemir, Irak'ta yeni işler takip ettiklerini, daha önce
riskli buldukları için iş tekliflerine sıcak bakmadıkları bu pazarda bazı işleri
kovaladıklarını kaydetti.
Libya Yatırımı
Libya'da uzun süre çalışmadıklarını ancak 2005'de TML şirketiyle birlikte
büyük nehir projesi adı verilen ve çölden sahile su getirmek için yapılan büyük
projede 500 milyon dolarlık bir kontrat imzaladıklarını belirten Özdemir, işin
yüzde 75'ini bitirdiklerini, bütün problemleri de neredeyse aştıklarını ve 8 ay
içinde de teslim edeceklerini belirtti.
Ancak Libya'da olayların patlaması üzerine nasıl sonuçlanacağını bilmedikleri
bir döneme girildiğini ifade eden Özdemir, şunları kaydetti:
''Bu projenin hükümetin, Libya'nın mutlaka sahipleneceği ve ortada
bırakılmayacağı kesin. Libya'da yaptığımız işin kalan kısmı şu andaki Tekfen
portföyünün yüzde 6.5'u civarında. Dolayısıyla bizim için Libya pazarının
kaybedilmesi veya Libya'daki risk çok önemli bir risk teşkil etmiyor. Çünkü
değişik ülkelerde şantiyelerimiz ve yatırımlarımız var. Libya'yı o nedenle
bekleyip göreceğiz. Oradaki ekipmanımızın önemli bir kısmı sigortalı. Şu anda
ekipmanı düşünmüyoruz. Libya'da çalışmakta olan 1.600 kişi var. Bunların 400'ü
Libyalı, 1.200'ü değişik ülkelerden geliyordu. 407 Türk çalışan vardı. Öncelikli
olarak Libyalılar ayrıldı. Kalan kişileri çeşitli baskın ve yağmalardan dolayı
çöldeki büyük şantiyede topladık. Orası sahile bin kilometre uzakta. Oradan
getirmek için girişimlerimiz oldu ama maalesef başarılı olamadık. Şimdi onları
sahile getirmek için bir çalışma yapıyoruz. İnşallah onları feribotlara
yetiştireceğiz. Kriz masasına döneceğim, onları bir an önce Türkiye'ye getirmek
birinci düşüncemiz. Ondan sonra ne olur bilemiyoruz. Bundan sonra tartışılması
gereken Türk müteahhitliği açısından Libya'da fırtınadan sonra ne olacak.
Herhalde oradaki yatırımlar devam ettirilecek mi ettirilmeyecek mi? Oradaki
mallar, eşyalar, makineler, ekipmanlar ne olacak. Karşımıza kim çıkacak. Bunlar
önemli sorular ve bütün müteahhitlik firmalarının sorusu. Nereden bakarsanız
bakın 20 milyar dolar mertebesinde şu anda devam eden bir iş var. Bu rakam 15 de
olabilir 25 de... Bunun halli konusunda hükümetimizin de mutlaka bize yön
göstermesi ve yardımı çok önemli. Tek başımıza gidip orada bir şey yapmamız
mümkün değil. Bugüne kadar başarılı bir kriz yönetimi oldu, bundan sonra da
müteahhitlerin ne yapacağına hep beraber karar veririz.''
Özdemir, Türk firmalarının dünyada var olabilmesi için mutlaka kabuk
değiştirmesi gerektiğine işaret ederek, ''Bizim büyük firmaların daha büyüyerek
komple iş yapar, marka satar hale gelmesi lazım. Onun için Türkiye'deki
müteahhitlerin bu kabuğu değiştirmesi bu tahta çıkmaları lazım. Aksi takdirde
biz hep taşeronluk işleri yaparız, fazla karlı olmayan büyük rekabetlerin olduğu
işleri yaparız. Daha fazla büyüyerek devletlerarası iş yapar hale gelmesi, Türk
müteahhitlik sektörünü daha güçlü hale getirecektir'' dedi.
Rönesans Holding
Rönesans Holding CEO Hüseyin Esenergül de 1994'de Rusya'da kurulan şirketin,
inşaat, gayrimenkul ve enerji üretimi olmak üzere 3 faaliyet alanı bulunduğunu,
2009'un kriz yılı olması nedeniyle şirketleri açısından hem büyüme, hem küçülme
yılı olduğunu ve küçülmeyi önlemek adına Rönesans inşaatı yeni pazarlara açma
kararı aldıklarını belirtti.
Bu pazarlar arasında Libya, Katar, Bahreyn, Suudi Arabistan ve
Türkmenistan'ın ön sırada yer aldığını ve önce Libya'da ardından da
Türkmenistan'da yüklü ihaleler kazandıklarını anlatan Esenergül, inorganik
büyümeyi de hedefleyen şirketin yeni şirketler satın alma politikasını sonucunda
2009 yılı sonunda Avusturya'da ikinci en büyük şirketin yüzde 10.22 hissesini
satın aldığını ve bu şirketle birlikte yüzde 50 ortaklıkla kurdukları yeni
şirketin 2010'da Libya'da biri stadyum, birisi de yüksek bina olmak üzere iki iş
aldığını belirtti.
Esenergül,
henüz bu işlere başlanmadığını, Libya'nın toparlanmasını beklediklerini
bildirdi. Şirketlerinin Libya'da 180 Türk çalışanı olduğunu ancak olayların
başlaması üzerine Mısır üzerinden bu işçilerin Türkiye'ye döndüğünü, diğer
şantiyelerde topladıkları yaklaşık bin çalışan için de 2 uçak hazır ettiklerini,
bugün yarın tüm operasyonun tamamlanmış olacağını kaydetti.
TAV İnşaat
TAV İnşaat Üst Yöneticisi (CEO) M. Sani Şener, TAV olarak Türkiye'de hiç
işleri bulunmadığını, yurt dışında havalimanı inşaatı yaptıklarını belirtti.
Küreselleşmenin getirdiği en önemli şeyin sermaye ve teknoloji transferi
olduğunu, ama kültürel transferi küreselleşmenin yapamadığını, Türk
müteahhitlerinin ise kültürleri birbirine entegre edebildiğini, bunun da en
büyük avantaj olduğunu söyledi.
Türk firmalarının güçsüzlüklerinin ise taşeron ağırlıklı olmaktan müteahhit
ağırlıklı olmaya yeni yeni gittiklerini, doğrudan idarelerden iş alma yeteneği
olan Türk firması sayısının çok az olduğunu ve önemli kısmının halen taşeron
boyutunda çalıştığını anlatan Şener, Türkiye'nin 10-15 müteahhit boyutunda
çalışan firması bulunduğunu ve bunun artması gerektiğini söyledi.
Şener, bunun nedeninin Türk firmalarının uluslararası iş yapabilme tekniğini
yeni yeni öğrenmesi olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin dünyadaki müşavir firmalarda çalışan Türk mühendisinin çok nadir
olduğunu, proje firmalarının o bölgelere açılması halinde Türk müteahhitlerinin
o bölgelerde çok daha fazla iş alma olanaklarının olacağını ifade eden Şener,
TAV olarak avantajlarının yabancı müşavir firmalarla çok yakın ilişkilerde
olmalarının, onların ihalelerde yer almalarını sağlamalarına neden olduğunu
anlattı.
Şener, kalite kontrol, kalite güvence ve iş güvenliği konusunda mühendis
bulmada ciddi zorlandıklarını, yabancı yatırımcıların en önem verdiği konulardan
birisinin bu olduğunu söyledi.
Libya'daki tahliye çalışmaları
Libya'daki şantiyelerindeki tahliyeye de değinen Şener, ''Bu şantiyelerin
tahliyesini yapıyoruz. Biz Türk işçilerin ve mühendislerin naklini tamamladık.
Ama şantiyedeki 4 bin işçinin 2 bini Vietnam ve Taylandlı idi. Kolombiyalıları
ortağımız Brezilyalılar götürdü. Tayland ve Vientnamlıları Malta üzerinden
gönderiyoruz. Operasyon devam ediyor. Malta'da bir ofis açtık orada bir gemi
tuttuk. Oraya doğru onları transfer ediyoruz'' dedi.
Deloitte tarafından yayınlanan rapora ilişkin hazırlanan basın bülteninde,
2010 yılı ikinci çeyreği itibariyle de inşaat sektörünün yüzde 21,9 oranında
büyüyerek Türkiye'nin büyüme oranını neredeyse ikiye katladığı belirtildi.
Rapora göre 2010
yılında özellikle enerji ve ulaştırma sektörlerinde kamu yatırım projelerinin
raflardan indirilerek uygulamaya konulması ve konut yapımındaki canlanmanın
inşaat sektöründe yüzleri güldürdüğü ifade edildi.
|