Sulta-nahmet'e inen Divanyolu üzerindeki
türbede Osmanlı sultanları II. Mahmut, Abdulaziz ve II. Abdülhamit'in mezarları
var. Hazi-resinde ise paşalar, sadrazamlar, kaptan-ı deryalar ve Osmanlı
hanedanı mensuplarına ait yaklaşık 150 mezar yer alıyor. Burada dünya görüşleri
birbirinden çok farklı, muhalif, hayatta bir araya gelemeyen isimler de
yatıyor.
Geçen hafta vefat eden ve muhteşem bir cenaze töreniyle
uğurlanan Şehzade Ertuğrul Osman Osmanoğlu hakkında çok şey yazılıp söylendi.
Kendisine Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Ben, izninizle,
onu değil, toprağa verildiği mekânı, yani II. Mahmud Türbesi'ni ve bu türbenin
zaman içinde bir ünlüler mezarlığına dönüşen bahçesini anlatacağım.
Eskilerin kısaca Türbe dedikleri II. Mahmud türbesinin yerinde
bir zamanlar Küçük Esma Sultan'ın kullandığı, saray denecek büyüklükte ahşap bir
konak bulunuyordu. II. Mahmud, ablası Esma Sultan'ı, Alemdar vak'asında IV.
Mustafa'nın yanında yer almış olmasına rağmen çok sever, onu Divanyolu'ndaki
sarayında ve Çamlıca'daki bağında sık sık ziyaret ederdi. Son nefesini de 1
Temmuz 1839'da Çamlıca'daki bağda vermiş, aynı gün İstanbul'a getirilerek
Divanyolu'ndaki sarayın bahçesine gömüldükten sonra üzerine Türk usulü bir çadır
kurulmuştu. Feldmareşal Moltke, tam iki ay sonra bu çadırı ziyaret etmiş ve bir
mektubunda, merhumu rahatsız etmemek için türbenin çadır kaldırılmadan inşa
edileceğini yazmıştır.
Projesi Hassa Mimarı Karabet Amira Balyan'a ait olan ve
Abdülhalim Efendi'nin nezaretinde yapılan türbe bir yılda tamamlanır. 11 Kasım
1840 tarihinde törenle açılan Türbe, sebili, muvakkithanesi ve bir benzeri
bulunmayan çeşmesiyle İstanbul'da Ampir üslubunun en güzel örneklerinden
biridir.
Esma Sultan'ın ahşap sarayı ise daha sonra II. Mahmud'un
kadınlarından Bezmialem Valide Sultan tarafından yıktırılarak yerine Darülmaarif
adı verilen okul yaptırılır. Bu okul halen Cağaloğlu Anadolu Lisesi tarafından
kullanılmaktadır.
II. Mahmud'un cenaze töreninin muhteşem bir tören olduğunu
tahmin edebilirsiniz. Fakat bu türbeye gömülen ikinci padişah, yani Sultan
Abdülaziz, tahttan bir darbeyle indirilip öldürüldüğü için sadece Enderun
ağalarının ve vükelanın katıldığı basit bir törenle alelacele defnedilir. Halk,
Serasker Avni Paşa'nın gazabına uğramaktan korkarak eve kapandığı için o gün
boşalan Divanyolu, II. Abdülhamid'in cenaze töreninde ise tarihinin en heyecanlı
günlerinden birini yaşamıştır. Halk caddeye ve caddeye çıkan sokaklara sığmaz;
bütün pencereler, damlar, ağaçlar, duvarlar gözyaşı döken insanlarla doludur.
"Bizi bırakıp nereye gidiyorsun!" diye bağırarak hüngür ağlayanlar bile
vardır.
Evet, Sultan II. Abdülhamid, türbenin üçüncü büyük sakinidir.
Onlarla birlikte yatan eşlerinin ve çocuklarının isimlerini tek tek zikretmek,
bu yazının sınırlarını çok zorlar. Türbenin içine gömülen (1977) son hanedan
mensubunun Sultan Abdülhamid'in kızı Şadiye Sultan olduğunu belirterek
geçiyorum. V. Sultan Murad'ın torunu Emine Atiye Sultan (1978), eşi Dâmad Osman
Hâmi Bey (1980), Şehzâde Seyfeddin Efendi'nin kızı bestekâr Fatma Gevheri
Osmanoğlu (1980) ve Şehzâde Yusuf İzzeddin Efendi'nin kızı Mihriban Mihrişah
Osmanoğlu (1987) kendilerine ancak bahçede yer bulabilmişlerdir. Ertuğrul Osman
Efendi de öyle...
Esma Sultan sarayının bahçesine gelince... Türbe inşa edildikten
sonra bahçe olarak korunmuş ve etrafı şimşirlerle çevrili çiçek tarhlarıyla
bezenmişti. 1874 yılında İstanbul'a gelen Edmondo de Amicis, bu bahçenin gül ve
yasemin dolu olduğunu söyler. Ancak bir süre sonra bazı saraylılar gömülmeye
başlandığı için bahçe hızla mezarlığa dönüşecektir. Buradaki en eski tarihli
mezar, 1861'de ölen hazinedar ustası Şevknihal Kadın'a aittir.
Tanzimat ricalinin gömülmek için tercih ettiği mekân da II.
Mahmud Türbesi'nin bahçesiydi. İsmi Fethipaşa Korusu'nda hâlâ yaşayan Ahmet
Fethi Paşa'dan Safvet Paşa'ya, Sadullah Paşa'dan Abdüllatif Suphi Paşa'ya birçok
önemli devlet adamı bu bahçede, her biri bir sanat eseri niteliği taşıyan
muhteşem mezarlarında yatmaktadırlar. Ahmet Vefik Paşa'nın "Sultan Mahmud
türbesine gömülüp de hayatım boyunca uğraştığım adamlarla ahirette de tepişmek
istemem!" dediği söylenirse de, buraya gömülmek istediği, fakat
Rumelihisarı'ndaki arazisini Protestanlara sattığı için Abdülhamid'den izin
çıkmadığı söylenir. Şair Muallim Naci ise onun özel izniyle burada toprağa
verildi.
İttihat ve Terakki'nin ünlü sadrazamı Said Halim Paşa ve
ideoloğu Ziya Gökalp'ın mezarları da buradadır. Gökalp için yapılan tören bu
bahçenin şahit olduğu, son klasik cenaze töreniydi.
Meşrutiyet devrinde İttihat ve Terakki fedaileri tarafından
vurulan gazetecilerden Hasan Fehmi'yle Ahmed Samim de büyük törenlerle buraya
gömüldüler.
Bahçenin pek bilinmeyen sakinlerinden biri de Şeyh
Bedreddin'dir. Asıl türbesi Serez'de bulunan Şeyh Bedreddin'in kemikleri, 1924
yılında yapılan Mübadele'de, Yunanlıların ayakları altında kalmasın diye
İstanbul'a getirilmiş, yıllarca Sultanahmet Camii'nin mahfeli altında
saklandıktan sonra 1961 yılında çıkarılan bir Bakanlar Kurulu kararıyla II.
Mahmud Türbesi bahçesine gömülmüştü.
Divanyolu'nda, önünden her gün yüz binlerce insanın geçtiği,
fakat çok az İstanbullunun farkında olduğu II. Mahmud Türbesi işte böyle bir
mekândır.
Ziya Gökalp de burada gömülü, Şeyh Bedrettin
de
Türbenin üç hükümdar sakini var. Bunlar Sultan II. Mahmud,
Sultan Abdülaziz ve Sultan II. Abdülhamid. Türbede yer alan diğer sandukalarda
padişah yakınları gömülü. Türbe bahçesinde 145 mezar yer
alıyor.
Türbe bahçesinin girişinde ziyaretçileri Ziya Gökalp'ın
gösterişli sandukası karşılıyor. Mezar taşındaki kitabede 'hüve'l baki' ya da
'El Fatiha' gibi dinsel göndermeler yok. "Büyük mürşid" diye başlayan kitabe
şöyle devam ediyor. "Ziya Gökalp burada yatıyor. Öldüğü gün milli matem günü
oldu. Türk Ocağı onun aziz vücudunu kendisini yetiştirmekle mağrur olan vatanın
bu toprağına ve mübarek hatırasını kendi kalbine gömdü. Teşrinievvel 25 Sene:
1924 Gün: Cumaertesi Mimar: Hikmet İsmet"
Muallim Naci'nin kabri de II. Mahmut Türbesi'nin bahçesinde. II.
Abdülhamid, Naci'nin 44 yaşında ölümüne çok üzülmüş, cenazenin Sultan Mahmud Han
Türbesi'ne gömülmesini ve masrafının hazine-i hassadan karşılanmasını emretmiş.
Naci'nin silindir şeklindeki mezar taşında şunlar yazılı: Hak-perestim arz-ı
ihlâs etdiğim dergâh bir/ Bir nefes tevhidden ayrılmadım
Allah bir
Türbe aynı zamanda açık bir hat müzesidir. Mezarlar önemli
şahsiyetlerin şanına layık olsun diye en mâhir ustalara ısmarlanmış kitabeler,
Mehmet Şevket Efendi, Mehmet İzzet Efendi, Bakkal Arif Efendi, Sami Efendi,
İsmail Hakkı Altunbezer, Hâmid Aytaç, Nuri Korman gibi devrin en meşhur
hattatlarına yazdırılmıştır.
|