stanbul Teknik Üniversitesi, geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz değerli öğretim
üyesi restoratör mimar Kani Kuzucular anısına düzenlenen bir toplantıya ev
sahipliği yaptı. İTÜ Restorasyon Anabilim Dalı’nın çabaları ile Taşkışla Kampüsü
Nezih Eldem Salonu’nda gerçekleştirilen “Kani Kuzucular – Belgelemeye ve
İTÜ’ye Adanmış Bir Yaşam” adlı toplantıya, mimarlık akademyasından ve
restorasyon camiasından çok sayıda isim katıldı.
Toplantının açılışını yapmak üzere söz
alan İTÜ araştırma görevlisi Yıldız Salman, bu görevin çok zor
olduğunu hatırlatırken gözyaşlarına hakim olamadı. Güçlükle konuştuğu
gözlemlenen Salman sözü, Kuzucular’ın anısına hazırladıkları görsel sunuşa
bıraktı. Kuzucular’ın 1949 yılında başlayan
ve restorasyon
bilgisiyle donatılmış mesleki ve özel hayatına dair çok sayıda kareyi bir araya
getiren sunum, izleyicilere duygu dolu anlar yaşattı. Ortaya çıkan teknik
aksaklık izleyiciler ve özellikle meslektaşlarında ufak bir burukluk bıraksa da,
Kuzucular’ın gençliğinden başlayan ve onun İTÜ Restorasyon Ana Bilim Dalı’ndaki
çalışma arkadaşları çoğunlukta olmak üzere pek çok sayıda dostu, eşi ve kızıyla
bir arada geldiği anları hatırlatan bu fotoğraf dizisi günün anlamını vurguladı.
Fakat belki de daha da manidar olan, yalnızca Kuzucular’a dair hatıraların
değil, onun yaşamını dolduran restorasyon ve belgeleme sevdasına bir saygı
duruşu niteliği taşıyan mesleki sunuşlardı.
Bu küçük görsel sunuştan sonra Salman, ilk sunumu yapmak
üzere Restorasyon Anabilim Dalı Başkanı Zeynep Ahunbay’ı
kürsüye davet etti. Ahunbay, Kuzucular hakkında aklına gelen küçük anektodları
ve ilk anıları aktardığı konuşmasına “Mimar Sinan ve Dünya
Mirası
”
konulu sunuşuyla devam etti. Mimar Sinan’ın Süleymaniye’den Selimiye’ye,
Vişegrad’dan Büyükçekmece Köprüsü’ne pek çok sayıda eserinin korumacılık,
özgünlük ve süreklilik sorunlarından söz eden Ahunbay, “Dünya mirası kimin eline
teslim ediliyor” sorusunu da gündeme getirdi.
Ahunbay’ın ardından söz alan Yıldız
Teknik Üniversitesi Mimarlık Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Uğur
Tanyeli ise, Kuzucular’ın anısını dizinde taşıdığını söyleyerek keyifli
bir anısını katılımcılarla paylaştı. Ardından “Osmanlı Toğoğrafik Ölçme
Bilgisi’nin Sınırları
” başlıklı bir sunum yapan Tanyeli,
hayatını belgelemeye adamış bir meslek insanının ardından böylesi bir başlığı
tartışmanın anlamlı olacağına inandığını belirtti. Osmanlı dünyasında geç 17.
yüzyıla dek vücut deneyimi ve insani ilişkiler üzerinden tanımlanan ölçme
birimlerinin 18. yüzyıl ile başlayan bilimselleşme sürecinden söz eden Tanyeli,
topoğrafik ölçmenin Türkiye için gecikmiş tarihine ait tespitlerini çeşitli
ölçme aleti örnekleri üzerinden aktardı.
İTÜ
Restorasyon ABD’den Yegan Kahya ise, Kani Kuzucular ile
birlikte belgeleme çalışmalarını yürüttükleri Anazarbos Antik Kenti’ne ait çok
sayıda görseli paylaştığı konuşmasında, Adana’nın kuzeyindeki bu arkeolojik sit
alanına dair fotogrametrik belgeleme çalışmalarının nasıl yürüdüğünü ve
karşılaşılan sorunları detaylı bir biçimde aktardı. Kahya’nın ardından Kuzucular
ile yıllarca aynı kürsüyü paylaşmış olan Gülsün Tanyeli “20.
Yüzyıl Türkiye'sinde Anıtlarda ve Arkeolojik Alanda Mimari Belgeleme”,
Kutgün Eyüpgiller “Rumeli Kavağı ve Büyük Liman Kaleleri
Üzerine Ön Araştırmalar” ve Oğuz Müftüoğlu
“Mimari
Fotogrametrenin Türkiye'deki Kısa Tarihi ve Disiplinler Arası Çalışmalar”
başlıklı sunumlarını gerçekleştirdiler.
Planlanandan uzun süren ve bu yüzden bir miktar sarkan
program üzerine tüm katılımcılar, Kani Kuzucular’ı hatırlamak, anmak ve ona dair
hatıraları paylaşmak üzere hazırlanan küçük kokteyle geçtiler. Burada herkesi
bekleyen sürpriz ise, Ünal Onur tarafından Kuzucular’ın anısına hazırlanan
“Can Dostum” isimli hikaye kitabının
dağıtılması oldu.
Kuzucular geçtiğimiz sene 4
Eylül’de geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını
kaybetmişti.
|