"On iki yıldır Almanya'da sürgün olan şair Ka Türkiye'ye dönüşünden dört gün
sonra, bir söyleşi için Kars şehrinde bulur kendini. Ağır ağır ve hiç durmadan
yağan karın altında sokak sokak, dükkân dükkân bu hüzünlü ve güzel şehri ve
insanlarını tanımaya çalışır. Kars'ta ağzına kadar işsizlerle dolu çayhaneler,
dışarıdan gelmiş ve kardan mahsur kalmış gezgin bir tiyatro kumpanyası, intihar
eden ve türban direnişi yapan kızlar, çeşitli siyasal gruplar, dedikodular,
söylentiler, Karpalas Oteli ve sahibi Turgut Bey ile kızları İpek ve Kadife ve
Ka için bir aşk ve mutluluk vaadi vardır..."
Orhan Pamuk, Kar romanında böyle
anlatıyordu Kars'ı. Pamuk, merak uyandırmayı başardı belki, ama
gene de pek tanınmıyor bu diyar, (Kafkas oyunu, karı, kaşarı ve kazı hariç) pek
kimse yolunu düşürmüyor. Nedeni, kuvvetle muhtemel, Türkiye'nin ücrasında, en
kuzeydoğusunda yer alan, kelimenin her anlamıyla bir 'sınır' kenti olması.
Şehri, Türkiye'nin diğer kentlerinden ayıran en belirgin özellik, 1877-1878
Osmanlı- Rus Savaşı'ndan sonra 40 yıl bu kentte yaşamış Rusların mirası,
cetvelle çizilmiş misali geniş caddeleri ve sağlı sollu sıralanmış binalarıyla
Avrupai mimarisi. Şimdilerde, bir zamanlar açık pencerelerinden piyano ve keman
seslerinin işitildiği söylenen "Doğu'nun Parisi"nden geriye,
yıkık dökük binalar haricinde bir şey kalmamış. Çünkü her şeyden önce kent
yoksul, çünkü asıl geçim kaynağı olan hayvancılık can çekişiyor. Coğrafi konumu
da önemli Kars'ın: Kafkasya ve Anadolu arasında geçiş noktası; hemen yanı
başında Ermenistan uzanıyor... Bu nedenle birçok değişik kültüre ev sahipliği
yapıyor şehir.
Yerel kültür politikaları
İşte bu zenginliği açığa çıkarmak, farklı kimliklerin kent kültürünü
ortaklaşa yaşayıp paylaşabilmelerine olanak sağlamak amacıyla, 2004'te Kars'ta
çalışmalar başlatan 'sivil toplum girişimi' Anadolu Kültür, geçen hafta Kars'ta
dört günlük bir toplantı düzenledi. İstanbul Bilgi Üniversitesi, Anadolu Kültür,
Avrupa Kültür Vakfı (ECF) ve Boekman Vakfı (Hollanda) ortaklığında Şubat 2008'de
başlatılan, Antakya, Çanakkale ve Kars'ı kapsayan 'Yerel Kültür
Politikaları İçin Stratejiler' projesi çerçevesinde gerçekleştirilen
çalışmalar, yurtdışından, Türkiye'nin çeşitli illerinden ve elbette Kars'tan
'kültür yetkilileri', akademisyenler ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri
tarafından masaya yatırıldı. Sadece Anadolu kentlerinin kültür ve sanat alanında
yerelleşmelerine katkıda bulunmayı hedefleyen Yerel Kültür Politikaları
programıyla sınırlı kalmadı değerlendirmeler. Program öncesi süreç de irdelendi,
zira kentin geçmişten de kaynaklanan pek çok sorunu var.
Merkezin sadece adı var
Söz gelimi, 2005'te açılan, kentte tek çok amaçlı salon olması nedeniyle
halkın çeşitli vesilelerle bir araya geldiği Kars Sanat Merkezi, 2009 yerel
seçimlerinden sonra belediye tarafından Kars Milli Eğitim Müdürlüğü Halk Eğitim
Merkezi'ne 'dönüştürüldü'. Pek çok Karslı, "Merkezin artık adı var, doğru düzgün
işlevi yok," diye yakınıyor. Gene hakkında çokça yazılıp çizilen, heykeltıraş
Mehmet Aksoy'un elinden çıkma, (gerçekten) devasa İnsanlık Anıtı da tartışma
yaratıyor. Anıtın, üzerine inşa edildiği tabyalara zarar verdiği gerekçesiyle
Anıtlar Yüksek Kurulu'nun kararı uyarınca yıkılacağı konuşuluyor. Buna karşılık,
yapımı durdurulan heykelin tamamen siyasi nedenlerden ötürü, "Bir Ermeni ve bir
Türk el sıkışıyor; yoksa Türk, Ermeni'den özür mü diliyor?" spekülasyonları
yüzünden yerle bir edileceğini iddia edenler mevcut. Adım başı karşınıza çıkan,
ancak harap haldeki tarihi binaların restorasyonunun nasıl gerçekleştirileceği
de kentin en 'görünür' meselelerinden...
Aktif katılım farkı
Ekonomik olanaksızlıklar, sosyal ve siyasi koşullar süreçlerin önünü tıkasa
da, -hatta belki daha da önemlisi-, kente yeni bir ruh katmak için çabalayanları
zaman zaman umutsuzluğa sürüklese de 'iyi şeyler' de olmuş, oluyor Kars'ta.
Kültür sanat, turizm ve çevre gibi alanlarda, ağırlıklı olarak kadınlara,
gençlere ve çocuklara yönelik, atölye, sergi, eğitim, konser ve kent gezileri
gibi pek çok etkinlik, Karslılara 'yeni ufuklar' açılmasını sağlıyor. Üstelik
tüm zorluklara rağmen, bu etkinliklerin yerel örgütlenmelerin, Karslıların ve
Kars'taki Kafkas Üniversitesi'nde okuyan gençlerin aktif katılımıyla
gerçekleştiriliyor olması, kentte gerçekten de 'kültür açılımının' nüvelerinin
atıldığına işaret ediyor. Kars'taki 'açılım', özellikle Batı'dan bakıldığında
genelde algılanmayan, Doğu'da da sanat ve kültür adına sağlam işlerin pekâlâ
kotarılabildiğini gösteriyor. Bu yönüyle Kars, başka pek çok kente de örnek
olabilir.
Kıssadan hisse
* Kars, Türkiye'nin ilk planlı yerleşime geçilen şehri. * Türkiye'de en
çok heykel bulunan kent Kars. * Reha Erdem'in bu hafta vizyona giren Kosmos
filmi Kars'ta çekildi. * Kaz ve kaşardan ibaret değil Kars mutfağı. Hıngel,
piti, evelik aşı, haşıl, Kars'ta tadılması gereken yemeklerden sadece birkaçı.
* 2006'da Karslı araştırmacı, yazar ve fotoğrafçılar Kars Kent Rehberi'ni
hazırladı. Rehber, Kars'ı tanımak isteyenlerin ellerinden düşürmeyecekleri bir
kitap. * Şehirde ve civarında görülmeye değer pek çok yer var. Ancak Kars'a
kadar gidip M.Ö. 350-300 yıllarında kurulan, şahane Ermenistan manzaralı Ani
kentini görmeden olmaz.
|