|
aşkentin son yıllarda belirli bir mimari akımdan beslenmediğini söyleyen Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Nimet Özgönül, "Ankara son yıllarda ’yık-yap dönemi’ ve onun mimari diline mahkum oldu" dedi. Kentteki mimari üretim biçiminin yerel yönetimlerin istekleri doğrultusunda, ’zevk ve görgüleri’ çerçevesinde oluştuğunu savunan Özgönül şöyle konuştu:
"Kentin kamusal yüzünü oluşturan yapılar hiçbir özellik taşımıyor. Mimarlık dilinde yok sayılan bu tür yapı üretimleri yüzünden Ankara’yı ’görgüsüzleştiren’ ve kimliksizleştiren alanlar arttı. Ankara’daki bu yapılaşmalar ile kentliler renksizleşen, tek tipleşen, devleşen ama kimliksizleşen bir Ankara ile karşı karşıya bırakıldı.
Geçtiğimiz sene içinde de kent mimarisi açısından maalesef bir gelişme yaşanmadı. Büyük ideallerle kurulmuş olan Cumhuriyet’in başkentinde bu ideolojiyi yansıtan tüm mekanlar birer birer dönüşüyor."
Hep aynı süreç
Özgönül sözlerine şöyle devam etti: "Son yıllarda çıkan yasalarla birlikte ülkenin bütününde olduğu gibi Ankara şehrinin gelişimi rant haritasına göre şekillendi. Bugün erken Cumhuriyet dönemi mirasları birer birer yok oluyor. İnsanı önemseyen kamu yararı gözeten bu binalar yerlerini ekonomik çıkarı ön plana taşıyan devasa alışveriş bloklarına bırakıyor. Bugün Ulus Tarihi Kent Merkezine de "yenileme" çalışmalarının yapılmak istenmesi, Güvenpark’ın yok edilip yerine otopark yapılmak istenmesi, Gençlik Parkının yeni bir proje ile "hayata kazandırılmak" istenmesinin arkasında hep aynı süreci görebiliriz."
|
