stanbul'un en işlek yerinde Taksim'in göbeğindeki Taksim Sanat Galerisi'nde bir sergi var bugünlerde, 'Mimar Kemalettin: Tarihin Dönüm Noktasında Bir Mimar' sergisi ve pek ilgi görmüyor İstanbullulardan. Oysa Mimar Kemalittin, Türk mimarlık tarihinin en etkili kişiliklerinden biri. Bu sergi de Eminönü'ndeki Dördüncü Vakıf Han, Çamlıca Kız Lisesi olarak bilinen Ahmet Ratip Paşa Köşkü, bugün Gazi Üniversitesi Rektörlüğü olarak kullanılan Gazi İlk Muallim Mektebi, Edirne Gar Binası, Bebek Camii, içinde Küçük Sahne'nin olduğu Ankara'daki Vakıf Apartmanı gibi pek çok yapısına bilerek bilmeyerek hayranlıkla baktığımız Kemalettin'i tanımak için eşsiz bir fırsat. Mimar Kemalettin'i ve onun imza attığı yapıları kronolojik sırayla görseller, kısa notlar, bazısını da maketler eşleğinde tek tek tanıtıyor.
Vakıf Han'lar taç yapıları
Sergiyi hazırlayan Prof. Afife Batur, yapılarının çoğu ayakta olduğu için Mimar Kemalettin'i şanslı bir mimar olarak görüyor. Ancak 'milli mimarinin bir temsilcisi' denilip geçilmesinin, üzerinde fazla durulmamasının da ona haksızlık olduğunun altını çiziyor: "Bu kadar yüzeysel değil bu adam. Klasist mi modernist mi, milli mi, evrensel mi? (Galerinin orta yerine kurulan alçıpan duvarda büyükçe yazıyor.) Bu soruları gelişigüzel koymadık buraya, kelimenin gerçek anlamlarıyla kapsadığı için koyduk. Hepsini kapsıyor aslında Mimar Kemalettin. Bu, onun çokboyutluluğunu gösteriyor. 1870-1927... Mimar Kemalettin, tarihin en karmaşık döneminde yaşamış. Üç büyük savaş; 93 Harbi, Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı görmüş. Aynı zamanda bilimde, teknolojide, mimaride, sosyal ve kültürel yaşamda çok büyük atılımların olduğu bir dönem. Onun mimarlığı yaşadığı dönemin izlerini taşıyor hem klasist, hem modern, hem milli, hem evrensel."
Afife Batur, tasarladığı camileri Mimar Kemalettin'in en az arama yaptığı, geleneksel çizgiyi çok fazla aşamadığı yapılar olarak görüyor ve iddalı bir tespitte bulunuyor:
"Onun camileri tutuktu. Bu tutukluk tasarımcı kimliğini adeta geriye bastırıyor bir Müslüman olarak. Aslında bugünümüze de uzanan bir kayıp çizgidir. Bugün cami mimarisindeki geri kalmışlık ta o noktadan başlar diye düşünüyorum. Kemalettin Bey cami mimarisinde biraz daha cesaretli olsaydı, olabilseydi, mesala türbelerde gösterdiği ataklığı camilerde gösterebilseydi, bir yol açardı diye düşünüyorum."
Afife Batur'a göre Mimar Kemalettin'in okulları ve medreseleri camilerin aksine geleneksel modelle bağının en zayıf olduğu tasarımlar, yani en modernist yapıları ve medreseleri okula dönüştürebilecek kadar kendini özgür hissediyor.
İşhanlarının onun taç yapıları olduğunu söyleyen Afife Batur, "Burada Kemalettin adeta coşuyor. Bütün yeteneklerini, her türlü arama, deney yapma, modernist bileşimler veya teknolojik olanakları sonuna kadar kullanma şeklinde coşkuyla bunları tasarlamış. Art Nouveau'yla Chicago'daki işhanlarının birleşimi ama Osmanlı ruhuna uygun şeyler de var. Apartmanları ve diğer yapıları da çok daha denemeci. Yepyeni şeyler deniyor. Merdivenleri çok büyük bir ustalıkla kullanıyor, dekoratif unsurlarda ise adeta döktürüyor. Osmanlı motifleri kullanıyor ama yeni birleşimlerle öyle yapıyor ki bunu eski motiflerden apartılmış izlenimleri vermeyecek sahteciliğe düşmüyor. Geleneksel öğeleri adeta heykelsi bir espiriyle kullanmayı beceriyor ki bu çok önemli bir yetenek."
Türkiye'yi dolaşacak
Mimarlar Odası'nın Türkiye'nin mimarlık kültürüne katkıda bulunmuş bugün hayatta olmayan mimarların anısını yaşatmak üzere düzenlediği ve bu dönem Mimar Kemalettin Bey'in gündeme alındığı anma programı etkinlikleri kapsamındaki sergi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Vehbi Koç Vakfı, Aygaz ve Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün katkılarıyla hazırlandı. 15 Ocak'a kadar sürecek sergi daha sonra Türkiye'nin çeşitli yerlerini dolaşacak. Mimar Kemalettin'in yapılarını etiketleme çalışmalarının sürdüğünü hatırlatan Batur, Mimar Kemalettin'in Amerika'da yaşayan oğlu ünlü besteci İlhan Mimaroğlu'nun sergiyi Amerika'ya taşımak için çalıştığını da ekliyor sözlerine.
'Mimar Kemalettin' sergisi 15 Ocak'a kadar Taksim Sanat Galerisi'nde.
Önemli yapıları
Filibe Gar Binası, Bulgaristan
Kemer Hatun Camii, Beyoğlu-İstanbul
Birinci, İkinci, Üçüncü, Dördüncü, Beşinci Vakıf hanları, İstanbul
Bebek Camii, İstanbul
Edirne Gar Binası
Harikzedegan Kat Evleri, Laleli-İstanbul
Ahmet Ratıp Paşa Köşkü (Çamlıca Kız Lisesi) İstanbul
Mimar Kemalettin Okulu, Ankara
Ankara Palas
Ankara İkinci Vakıf Hanı
Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğü, Ankara
Gazi İlk Muallim Mektebi, Ankara
Yeni başkentin mimarı
Kemalettin Bey, Mescid-i Aksa Camii'nin onarımında gösterdiği başarıdan dolayı, İngiliz Kraliyet Mimarlar Akademisi'ne şeref üyesi olarak seçilmişti.
Kemalettin Bey, 1870'te bir bahriye subayının tek çocuğu olarak İstanbul'da doğdu. 1887-1891 yılları arasında Henedese-i Mülkiye'de okuyan Kemalettin, burada mühendislikten çok Sirkeci Garı'nı yapan Alman mimar Jachmund'un mimarlık derslerine özen gösterdi ve okulu bitirince Prof. Jachmund'un asistanı oldu. 1895'te mimarlık eğitimini ilerletmek için devlet bursuyla Berlin'e gönderildi, Charlottenburg Technische Hochschule'de iki yıl mimarlık eğitimi gördü.
1909 yılında Evkaf Nezareti'nin başına atanan Kemalettin Bey, burada görevli olduğu yıllarda önemli eski yapılarının onarımlarını, beş yeni Vakıf Han, birçok türbe ve cami yaptı.
Osmanlı Mimar ve Mühendis Cemiyeti'nin kurucuları arasında yer alan Kemalettin Bey, 1919 yılında İngiliz yönetimine geçen Kudüs'te Mescid-i Aksa'nın onarımı için müftü tarafından Kudüs'e çağrıldı. Çağrıyı kabul eden Kemalettin Bey, Mescid-i Aksa Camii'nin onarımında gösterdiği başarıdan dolayı, İngiliz Kraliyet Mimarlar Akademisi'ne (RIBA) şeref üyesi olarak seçildi. 1925'in yaz aylarında Ankara Palas'ın yapımının tamamlanması için Kudüs'ten çağırıldı. Başkent Ankara'da başka birçok yapıya da imza atan Mimar Kemalettin, 1927 yılında Ankara Palas şantiyesinde kaldığı odada geçirdiği beyin kanaması sonucu 57 yaşında öldü.
|