ılın ilk sektörel toplantısını gerçekleştiren İstanbul
İnşaatçılar Derneği (İNDER), gayrimenkul üreticilerinin önde
gelen markalarıyla bir araya geldi. “Yeni yılda yeni projeler ve
öngörüler” başlıklı toplantıda sektördeki arz ve talep masaya
yatırıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan İNDER Genel Başkanı
Nazmi Durbakayım, sektör temsilcilerine “Türkiye’de
Kentleşme ve Konut Arzı İlişkisi” adlı raporu sundu. Tüketici talep
analizini net olarak koyan raporun aysbergin su üzerindeki kısmı olduğuna dikkat
çeken Başkan Durbakayım, arzı oluşturan kısmın ise suyun altında olduğuna vurgu
yaptı.
İNDER’in hazırladığı “Türkiye’de Kentleşme ve Konut Arzı
İlişkisi” konulu rapora göre, kentli kesimin en büyük gider kalemlerinden biri
kira. Türkiye’de doğudan batıya gittikçe kentleşme oranının arttığı belirtilen
raporda, buna paralel olarak batı illerinde kira için aile bütçesinden ayrılan
payın doğu illerine oranla daha fazla olduğu vurgulanıyor. İNDER’in raporuna
göre alt gelir gruplarında bu pay aile bütçesinin yarısına kadar çıkıyor.
Raporda kentleşmenin en yüksek olduğu il olan İstanbul’un Türkiye nüfusunun
yüzde 17.8’ini barındırdığı belirtilirken, en yüksek kira fiyatlarının da yine
İstanbul’da olduğu vurgulanıyor. İNDER’in ilkini Aralık 2010’da yayınladığı
‘Sektör Araştırmaları Raporları’ serisinin ikincisi olan ‘Türkiye’de Kentleşme
ve Konut Arzı İlişkisi’ raporunda, Türkiye’deki kentleşme sürecinin gelişmiş
diğer ülkelere kıyasla ‘çok hızlı’ olduğunun altı çiziliyor.
Kentleşmenin çarpık yüzü: Kentleşememe
İNDER
raporuna göre; Türkiye’deki kentleşme sürecinin büyük ölçüde sanayileşmeye bağlı
olması, metropollerde beklenen sosyal ve bireysel finansmanın geniş kapsamlı
olarak oluşmasına engel oluyor. Buna bağlı olarak da nüfusun önemli bir
bölümünün düzenli bir kentleşmeden mahrum kaldığı belirtilen raporda, bu durumun
konut üreticilerini ve konut arzını bir paradoksa sürüklediği iddia ediliyor.
Çarpık kentleşmenin bir diğer nedeninin ise doğudan batıya doğru göçün hala
devam etmesi olduğu belirtilen İNDER raporunda, Türkiye’deki konut arzı tüm bu
koşullar altında konut üreticisinin karşılaştığı sıkıntılar hakkında şu
tespitler yapılıyor:
- Türkiye’de konut arzının özellikle metropollerde
biçimlenmesi sırasında inşaat sektörü hassas bir denge üzerinde
durmaktadır. - Artan girdi fiyatları sektörün ‘makul’ projeler üretme
kabiliyetini elinden alırken, yüksek sayıdaki reel talebin oluştuğu orta ve alt
gelir gruplarının nitelikli kentsel yapılara kavuşturulması yetkinliği de
zedelenmektedir. - Bu durum arzın, ekonomik gelişmelere göre seyri çok fazla
değişiklik göstermeyen bir talebe yönelik olarak projeler geliştirmesine neden
olmaktadır.
Konut talebi krizden
etkilenmiyor
Türkiye’deki konut talebinin uzun vadede yatay bir
seyir izlediği vurgulanan raporda, ekonomik kriz dönemlerinin beklenenin aksine
arz üzerine ciddi bir etkisi olmadığı ifade ediliyor. Türkiye’de konut talebinin
önemli bir bölümünün ekonomik değişimlerden görece daha az etkilenen bir
kesimden geldiği belirtilen raporda, projeleri de bu talebin şekillendirdiği
kaydediliyor. Orta ve alt gelip gruplarının taleplerinin artan girdi fiyatları
nedeniyle karşılanmadığına işaret edilen raporda, “Daha geniş kesime yönelik
arzın geliştirilebilmesi için sektörel ham ve yarı mamul girdi maliyetlerinin
kontrol altına alınmalı. Dış kaynaklı girdilerde kontrol altına alınamayan fiyat
artışları noktasında ise çeşitli düzenleme ve destekler ile sektörün talep
çeşitliliği kabiliyeti güçlendirilmelidir” ifadesine yer veriliyor.
Değişimin darbe etkisi
İNDER’in hazırladığı
‘Türkiye’de Kentleşme ve Konut Arzı İlişkisi’ konulu raporda, kentleşmenin aile
yapısı ve kentlerdeki demografik ve ekonomik yapı üzerinde de etkili olduğu
ifade ediliyor. Raporda ‘Değişimin darbe etkisi’ olarak tanımlanan bu etkiler
şöyle sıralanıyor:
- Kentleşme, ailenin sosyal yapılanması ve işleyişinde
de değişikliğe neden olmaktadır. - Türkiye’de ev seçiminde kırsalda erkek
belirleyici iken kentlerde aile meclisinin ve kadının etkisi artmaktadır. -
Aile üyelerinin konuta değin ihtiyaçlarının özelleşmesi kentlerde konut
talebinin oluşumu aşamasında etkili bir faktör olmaktadır. - Kentleşmenin
aile yapısı özelinde demografik değişkenlere olan etkisi dolaylı olarak konut
talebinde de değişime neden olmaktadır. - Daha küçük (2-4 bireyli) aile
yapısı, çalışan nüfus olarak hane gelirine kadının katkısının artışı ile aile
yapısı, demografisi ve ihtiyaçları değişim göstermektedir. - Daha küçük ancak
işlevsel yaşam alanlarına geçiş ihtiyacı kentsel yapının fiziksel sınırları ile
birlikte değerlendirildiğinde arzın yeni halini biçimlendirmektedir. -
Yerleşim merkezinin ekonomik temelinin hizmet odaklı olduğu ölçüde kentleşme
düzeyinin yükseldiği gözlenmektedir. - Hizmet dışı sektörlerin geleneksel
yapılanma talebine karşın hizmet odaklı ekonomik yapılanmaların daha modern
kentsel yapıların oluşmasına olanak sağladığı görülmekte vearzın bu tür
merkezlerde daha çağdaş projeler sunduğu görülmektedir.
|