Uluslararası Para Fonu (IMF), "kriz sonrası güçlü
toparlanmasını 2010 yılı boyunca sürdürmeye devam eden Türkiye'de, 2011'de
büyümenin yüzde 4,5'a ulaşmasının beklendiğini" bildirdi. IMF, konut üretiminde
gözlenen dinamizm kapsamında, mevcut konutların piyasa değeri üzerinden ipotek
edilmesi yoluyla sağlanan krediler de dahil olmak üzere konut kredilerindeki
hızlı büyüme ve aynı mülk için hem konut üreticilerine hem de nihai alıcılara
kredi kullandırılmasının, kontrol edilmediği takdirde risk oluşturabileceğine
dikkat çekti.
IMF, 2. Program Sonrası Değerlendirmesi'ni yayımladı.
Değerlendirmenin, "Son Dönemki Gelişmeler, Genel Görünüş ve
Riskler" başlıklı bölümünde, Türk ekonomisinin, kriz sonrası güçlü
toparlanmasını 2010 yılı boyunca sürdürmeye devam ettiği belirtildi. Gayri Safi
Yurtiçi Hasılanın (GSYH), bu yıl yüzde 8'i geçmesi beklenin büyümeyle birlikte,
kriz öncesi seviyesini rahat bir aralıkla geçeceği ifade edilen bölümde, bu
noktada Türkiye'nin Avrupa'da bu dönüm noktasını başaracak birkaç ülkeden biri
olduğu kaydedildi.
Bölümde, yüksek iş gücü katılımı işsizlik oranlarındaki düşüşü yavaşlatmasına
rağmen, istihdamın toparlanmaya devam ettiği bildirildi.
Yıllık enflasyonun yüksek ve değişken kalmaya devam ettiği, ancak çekirdek
enflasyonun son günlerde geçici faktörlerin etkisiyle, tarihi açıdan en düşük
seviyesine indiği ifade edilen bölümde, bu durumun hızla kapanan çıktı açığını
fazlasıyla dengelediği kaydedildi.
Dış finansmanın sınırlı olduğu kriz boyunca düşük olan cari açığın da, bu yıl
belirgin şekilde yeniden ortaya çıktığı belirtilen bölümde, şunlar kaydedildi:
"Bol ve düşük maliyetli dış tasarruflar, yerleşiklerin yurt dışından
borçlanmalarını rahatlatmış ve yapısal faktörlerden kaynaklanan yeterli düzeyde
olmayan rekabet gücüyle birlikte ithalatı artırırken ihracatı azalttı. Sonuçta,
cari açığın 2010 yılında iki katının üzerine çıkarak GSYH'nin yaklaşık yüzde
6'sına ulaşması beklenmekte. Yeterli düzeyde olmayan rekabet gücü, aynı zamanda
sermayeyi ticarete konu olan sektörlerden uzaklaştırarak gayrimenkul, enerji ve
perakende ticaret sektörlerine yönlendirmekte."
2011'de büyüme yüzde 4,5'a ulaşacak
Bölümde, kısa vadeli sermaye girişlerinin, iten ve çeken faktörlerin
etkisiyle gelecek yıl da artmaya devam etmesi ve bu durumun iç talebin güçlü ve
cari açığın yüksek kalmasına yol açmasının beklendiği kaydedildi.
Gelişmiş ülkelerdeki düşük faiz oranları, yakın dönem için olumlu büyüme
beklentileri, devlet ve bankaların sağlıklı bilançoları ile hane halkının Avrupa
ülkelerinin birçoğundan daha düşük olan borç seviyesinin, sermaye girişlerini
desteklemeye devam edeceği ifade edilen bölümde, yeterli düzeyde olmayan rekabet
gücü, artan cari açık ve potansiyel olarak dalgalı olan kısa vadeli sermaye
girişlerinin Türkiye'nin, Avrupa'daki sorunların yayılma etkisi de dahil olmak
üzere, piyasa güvenindeki değişimlere karşı hassasiyetinin devam ettiğini ortaya
koyduğu bildirildi.
Bölümde, gelecek yıl, sermaye girişlerinin büyük bölümünün bankalar kanalıyla
gelmeye devam edeceği, bu durumun, kredileri ve iç talebi desteklemeyi ve
ithalatı artırmayı sürdüreceği belirtildi.
Ayrıca, 2011'de büyümenin yüzde 4,5'e ulaşması, cari açığın GSYH'nin yüzde
6,5'ine çıkması ve yıl sonu enflasyon oranının yüzde 6,5 olarak gerçekleşmesinin
beklendiği kaydedildi.
Gelir ve kamu maliyesi dengeleri güçlü toparlanma gösteriyor
Uluslararası Para Fonu (IMF), Türkiye'de, "gelir ve kamu maliyesi
dengelerinin 2010 yılında güçlü toparlanma gösterdiğini" bildirdi.
Değerlendirmede, faiz oranlarını yükseltme seçeneğinin korunması gerektiğine
işaret edilerek, şöyle denildi:
"Özellikle doğrudan sıkılaştırma tedbirlerinin enflasyon hedefinin
kredibilitesini veya finansal istikrarı korumada yetersiz kalması halinde,
gelecekte reel faiz oranlarının normalleştirilmesi ihtiyacı da dahil olmak
üzere, faiz oranlarının yükseltilmesini gerektirecek koşullar oluşabilir.
Dolayısıyla, finansal ve reel sektörlerin vade uyumsuzluğunun artmaması için
faiz oranlarının uzun bir süre düşük seviyelerini koruyacağı yönündeki beklenti
sebebiyle oluşabilecek aşırı iyimserlikten kaçınılmalıdır."
Konut kredilerine dikkat
Değerlendirmede, konut üretiminde gözlenen dinamizm kapsamında, mevcut
konutların piyasa değeri üzerinden ipotek edilmesi yoluyla sağlanan krediler de
dahil olmak üzere konut kredilerindeki hızlı büyüme ve aynı mülk için hem konut
üreticilerine hem de nihai alıcılara kredi kullandırılmasının, kontrol
edilmediği takdirde risk oluşturabileceğine dikkat çekildi.
Değerlendirmede, şunlar kaydedildi:
"Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK), konutlar ve diğer
gayrimenkul kredilerine uygulanan kredi teminat oranına, menkul
kıymetleştirilmiş ipotekli konut kredileri için aranılan orandan daha yüksek
olmayan bir kanuni tavan getirme kararını memnuniyetle karşılıyoruz.
Bunun yanında, yeni konut kredilerine uygulanan Kaynak Kullanımı Destekleme
Fonu kesintisinin diğer kredilere uygulanan seviyeye çekilmesi ve gayri menkul
yatırım şirketlerine tanınan vergi imtiyazlarının ortadan kaldırılması da
yararlı olacaktır. Konjonktür karşıtı tamponlar oluşturulması ve genel amaçlı
kredilerin hızla büyümesi ile kur riskine maruz borçlulara yabancı para cinsi
kredi açılması yoluyla sistemik risk birikiminin önlenmesi için, bu krediler
üzerindeki genel karşılık yükümlülükleri kriz öncesi seviyelerinin üzerine
yükseltilmeli."
|