Ya da köylerin keşfinde yeni akımlar görüyorsun değil mi? ne kadar inceldi
kent neredeyse şuracıktan ansızın bir kent daha görünecek e.
cansever
Yakın gelecekte, kentten kıra gerçekleşen göç modası ile birlikte, özellikle
Ege kıyılarında statüsü köy olan ancak sakinlerinin ‘köylü’ olmadığı köylere
daha sık rastlayacağız ya da tatillerimizi geçirecek yeni bir ‘tatil köyü’
yaratacak belki de bu moda akım. Soylulaştırma için yapılan ‘dar gelirlilerin
yaşadığı, kent içerisindeki köhneleşmekte olan konut alanlarına daha üst
sınıfların yerleşmeye başlaması süreci’ şeklindeki basit tanımı, sözü edilen bu
köyler için, ‘köy sınırları içindeki boş ve bakımsız –özellikle– taş binaların,
köyün dışındakiler ve genellikle üst gelir grubu tarafından satın alıp restore
edilmesi ve çoğunlukla ticari faaliyetler için kullanılması’ şeklinde
uyarlayabiliriz.
Kentlerden bildiğimiz soylulaştırma sürecinde, bu sürecin içine giren
mahallelerde görülen fiziksel değişimin yanı sıra sosyal yapı değişimine de
tanık olunur. Soylulaştırma sürecinin en fazla eleştirilen noktası da,
mahallenin, sakinlerinden gönülsüz olarak arındırılması ve hem mahalle içi hem
de yakın çevrede konut fiyatlarında önemli ölçüde değişimin gözlenmesidir.
Hayatlar değişirken…
Aynı süreç, bu açıdan bakıldığı zaman, bahsi geçen bu küçük Ege köylerinde de
izlenebilir. Sokaklarında gezerken bilinen köy havasını vermeyen, kentten yeni
geldiği her halinden belli olan, her gördüğü köşe başının fotoğrafını çeken
ziyaretçiler, objektiflerinden sadece yepyenilenmiş muhteşem taş evleri, evleri
süsleyen rengârenk çiçekleri, kapı önüne atılmış birkaç beyaz masada kendisi
gibi şehirden ‘kaçıp’ köy havası solumaya gelmiş ‘şehirli’leri görebilir
sadece... Köyün gerçek sakinlerine ise, köy keşfi için çıkılan gezintide niyeyse
rastlanmaz.
Soylulaştırma sürecinin sürüklediği konut fiyatlarındaki değişim, bu köylerde
de hayatı değiştirmeye başlamıştır. Çoğunlukla avluları ve bahçeleri ile beraber
butik otel olarak işletilen taş evler, yüksek fiyatlardan alıcılarına ve bakım
sürecine girip çiçekleriyle bütünlük oluşturan renkli panjurlara kavuşmayı
beklemektedir.
Kentte yaşanan soylulaştırma süreci kadar tahripkâr olmaz belki bu köyleri
etkisi altına alan bu yeni akım… Turizm onlar için de yeni bir ekmek kapısı
olabilir. Üstelik bu akım, planlarda sıkça başvurulan ‘ekolojik turizm’in tam
karşılığıdır. Ancak bu karşılık, köy meydanında yöreye özgü zeytinyağları,
zeytinler ve zeytinyağı sabunları satan dükkânla sağlanabilecek boyutta değildir
elbette…
Akla takılanlar…
Statüsü köy olan bu yerleşmeler, gerçekte ne kadar ‘köy’dür? Son dönemlerde
‘kafaya koyup, her şeyi bırakıp sahil kasabalarına kaçma isteği’, nereye kadar
bu küçük köyler ve kasabalar üzerinden karşılanabilecektir? Günün birinde
‘kentten kıra yoğun göçün yarattığı postmodern-köyleşme’nin açmazlarına düşüp,
yeni tartışma gündemleri için de mi bulacağız kendimizi?
Aysun Sarı / Şehir Plancısı
|