Topkapı, Ayasofya, Anadolu Medeniyetleri, Hacıbektaş, Mevlana ve Antalya
Arkeoloji Müzesi... Efes, Olympos, Aspendos, Kayaköy, Sedir Adası, Patara ve
Ihlara Vadisi... Türkiye’nin kültürel mirası olan bu bölgeler de dahil toplam
56 ören yeri geçtiğimiz yıl özelleştirilmişti.
Satış ve bilet gişelerinin yaptırılarak işletilmesi ile ilgili açılan ihaleyi de
Bilkent Kültür Girişimi kazanmıştı ve Kültür ve Turizm
Bakanlığı Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü “DÖSİMM” ile
“Müze ve Ören Yerleri Satış Alanları ve Ticari Faaliyetlerin Yönetimi,
Yürürtülmesi, Geliştirilmesi, Ürün ve Hizmet Tedariki Sözleşmesi”ni
imzalamışlardı. Kısaca kültürel mirasımız özelleştirilmiş ve işletmesi 8
yıllığına bir şirkete bırakılmıştı. Bu da yetmezmiş gibi geçen hafta bir olay
daha yaşandı. Özelleştirilen yerler arasındaki Aydın’ın Didim
ilçesindeki 2 bin 500 yıllık Apollon Tapınağı’na ağır iş
makineleriyle gişe ve dükkân yapmak için girildi ve arkeolojik sit alanında
kesinlikle çalışmaması gereken iş makineleri ile tarihi tapınağa zarar verildi.
Tapınağın girişindeki bekçi kulübesi ve tapınağın sur duvarı tarihi yapıları
korumak için hiçbir güvenlik önlemi alınmadan yıkıldı. Üstelik izinleri dahi
yoktu. Peki 1. derece sit alanı olan ve izinsiz bir çivi dahi çakılamayan bu
bölgede nasıl böyle bir şey olabildi?
Önce bugüne kadar hangi süreçlerden geçildiğini açıklamak gerekir. İhalenin
ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı Döner Sermaye İşletmeleri Merkez
Müdürlüğü’nün “Didiyma Antik Kenti I. Derece Arkeolojik Sit içerisinde bilet
gişesi ve satış mağazası fonksiyonlarını içerecek hafif konstrüksiyonlu yapının
inşa edilmesi” talebi, 29.04.2010 tarihinde Aydın Koruma Bölge
Kurulu toplantısında gündeme geldi. Kurul yapılacak yapının “geçici ve
hafif konstrüksiyonlu” olmasına karar verdi. Ancak ihaleyi alan müteahhit firma
nasıl olduysa büyük iş makineleriyle pek de geçici olmayan bir yapı
yapabileceklerini düşünerek 24 Mayıs Pazartesi sabahı tapınağa girdi.
Aslında tüm bu olayda pek çok sorun ve usulsüzlük var. İlki inşaatla ilgili
Didim Belediyesi’ne yapılmış herhangi bir resmi başvuru
olmaması. Yani bir inşaatın başlaması için gereken ve belediyelerden alınan
“inşaat ruhsatı” olmadan tapınağa girmekte bir sorun
görmemişler. Neyse ki kaçak başlatılan uygulama Didim Belediyesi tarafından
mühürlendi de, çok daha büyük felaketlerin ucundan dönüldü. Aslında böyle bir
şey için belediyeye başvursalar izin ve ruhsat almaları da mümkün değil çünkü bu
konuda onaylı bir “Koruma Amaçlı İmar Planı” olmadığı için
belediye zaten o bölgede bir şey yapılmasına izin veremez. Nitekim Apollon
Tapınağı’nı çevreleyen duvarların ve çitlerin onarılması konusunda 2008 yılında
Aydın Koruma Kurulu’na başvuran Didim Belediyesi Koruma Amaçlı İmar Planı’nın
henüz onaylanmadığı gerekçesiyle reddedilmişti. Ayrıca zaman zaman Didim
Belediyesi’nin ya da o bölgede yaşayanların en küçük tadilat talepleri bile aynı
gerekçeden dolayı geri çevrilmişti. Yoksa bu kural kimi şirketler için geçerli
değil mi?
Bir diğer konu da hafif araç trafiğine bile kapalı olan alana ağır iş
makinelerini hangi izinle soktukları... Bir ay önce Apollon Tapınağı ve önünden
geçen ve Didim’in ana arterlerinden biri olan yol, Aydın Kültür ve Tabiat
varlıklarını Koruma Bölge Kurulu ve İl Trafik Komisyonları kararı ile “Apollon
Tapınağı’nın çevre duvarlarına zarar verdiği” gerekçesiyle araç trafiğine
kapatılmıştı. Yani araç trafiğine kapalı olan yoldan geçmeyi başaran kepçeler
tapınağa kadar girip, yıkım işlemlerini başlatmış. Bu da işin ayrı bir boyutu.
Tüm bunların ardından inşaatı yapan firmanın yaptığı açıklama da içler acısı:
“Apollon Tapınağı’nda proje karışıklığı nedeniyle yanlış anlamadan kaynaklanan
bir inşaat başlangıcı olmuş”.
Yapılan özelleştirmenin kültürel mirasımızın önemli parçalarından birine
zarar verdiği şüphesiz. Ancak proje bir şekilde engellenemez ve tamamlanırsa iş
bununla da kalmayacak ve tapınağın içinde açılacak dükkânla tapınağın
etrafındaki onlarca esnaf işsiz kalacak.
Bu arada Didim Belediyesi kurulun almış olduğu kararın iptal edilmesi için
Aydın 1. İdare Mahkemesi’ne 2010/832 esas sayılı dosya ile başvuruda bulundu.
Ancak henüz bir sonuç alınamadı.
Eyüp Muhcu / Mimarlar Odası Genel Başkanı
“Ören yerleri ve müzeler devletin öncelikle koruması gereken kültür
varlıkları arasında. Devlet adına bu koruma görevi Kültür ve Turizm Bakanlığı’na
verilmiş. Anayasa ve ilgili yasalara göre kültür varlıklarımız Kültür ve Turizm
Bakanlığı ve bağlı kurumların güvencesi altında. Bu kapsamda bakanlık, kültür
varlıklarının envanterlerini çıkarmak, restorasyonu ve yaşatılması ile ilgili
bütün tedbirleri almakla sorumlu. Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu,
2863 sayılı yasaya bağlı olarak kültür varlıkları ile yapılacak işlemler
konusunda yetkili.
Son yıllarda; her şeyi ticari meta olarak gören anlayış doğrultusunda sit
alanları ve kültür varlıklarının özelleştirilmesi ve tahrip edilmesi gündemde.
Bu varlıkları koruması gerekenlerin aldığı kararlar kamusal sorumlulukları ile
bağdaşmıyor. Kültür varlıklarını ticari işletme olarak gören ve bu çerçevede
özelleştirme yoluyla tahrip edilmesine yol açan faktörlerin başında Kültür ve
Turizm Bakanlığı’nın ihaleleri var. Bakanlık ihaleleri ile mutlak korunması
gereken kültür mirasına kimi ticari fonksiyonların yerleştirilmesine izin
veriyor. Ayrıca, kültür mirası ile ilgili uygulamalarda ciddi bir denetim sorunu
da yaşanıyor. Projesine ve restorasyon ilkelerine aykırı kimi uygulamalar
yapılıyor ve bu yolla da tahribatlar oluyor. 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Yasası kapsamında, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma
Kurulları’nın sorumlulukları ile bağdaşmayan kararlarında son yıllarda ciddi bir
artış var. Kurullar ciddi bir baskı ve dayatma altında çalışmalarını yürütmek
durumunda bırakılıyor. Kültür varlıklarını korumadan yana tavır koyan kimi kurul
üyeleri ya görevden alınıyor ya da başka bölgelere sürülmek suretiyle kıyıma
uğratılıyor. Bugün kurulların büyük ölçüde siyasallaştığı ve yönetimlerin etkisi
altında kararlar almak durumunda kaldığı yönünde ciddi değerlendirmeler var.
Apollon Tapınağı konusunda ivedi olarak bakanlığa ve kurullara düşen görev,
kültür mirasına zarar veren ve onları yok eden bu uygulamaları bir an önce
durdurmak. Bu görev anayasal, yasal ve kamusal sorumluluğun gereği zaten.”
Mümin Kamacı / Didim Belediye Başkanı
İnşaat ruhsatı olmadan Apollon Tapınağı’nın duvarları yıkıldı. Hemen gidip
mühürledik biz de tabii ki. Burada ikiyüzlü bir durum var. Apollon Tapınağı’nın
yanından geçen yol trafiğe kapatıldı titreşimlerin tapınağa zarar verdiği
gerekçesiyle. Peki kapitalistler kepçe vururken titreşim olmadı mı? Ben 2004
yılından beri Didim Belediye Başkanıyım. Özelleştirmeye karşıyım. Emeğe saygı
duyulmalı. Özelleştirme ideolojime, felsefeme ve ilkelerime
ters.
|