Müteahhitler Kriz Toplantısı Bekliyor
Birliğin merkezi Ankara'da ama Başkanı Erdal Eren ve yönetim kurulu üyeleri Adnan Çebi, Emin Sazak, seslerini hükümete duyuramamışlar. İstanbul'u deniyorlar. Ankara'da sektör temsilcileriyle yapılan kriz toplantılarına çağrılmamışlar. Eren, "Oysa inşaat sektörü krizin panzehiri olma potansiyeline sahip. En hızlı istihdam yaratan sektör" diyerek
Türkiye'de büyümenin lokomotifi olan inşaat sektöründe 2008 sonunda beklenen büyüme oranı yüzde 0'lara yaklaştı. İki yıl önce yüzde 20'lerde büyüyen inşaat sektöründeki bu gerileme, Türkiye'de kriz var mı yok mu tartışmalarının zamanının geçtiğini açıkça gösteriyor. İnşaat sektörünün durması demek işsizliğin artması demek. Çünkü sektörün tarım dışı istihdamdaki payı yüzde 11'e kadar varıyor. Ayrıca inşaat sektörünün durması demek 200'e yakın faaliyet alanının etkilenmesi demek, yani mobilya satışlarının durması, inşaat malzemeleri sanayiinin etkilenmesi demek. Önceki gün İstanbul Mövenpick Otel'de bir araya geldiğimiz Türkiye Müteahhitler Birliği üyeleri açıkladıkları bu rakamlarla işte bu tehlikeye işaret etmeye çalışıyor. Birliğin merkezi Ankara'da ama Başkanı Erdal Eren ve yönetim kurulu üyeleri Adnan Çebi, Emin Sazak, seslerini hükümete duyuramamışlar. İstanbul'u deniyorlar. Ankara'da sektör temsilcileriyle yapılan kriz toplantılarına çağrılmamışlar. Eren, "Oysa inşaat sektörü krizin panzehiri olma potansiyeline sahip. En hızlı istihdam yaratan sektör" diyerek unutulmalarının "üzüntüsünü" açıklıyor. Türkiye Müteahhitler Birliği, 1952'den beri yurtiçi ve yurtdışında önemli projelere imza atmış firmaların üye olduğu bir birlik. Birlik üyeleri yurtiçindeki projelerin yüzde 70'ini, yurtdışındaki işlerin ise yüzde 90'ını gerçekleştirmiş durumda. 70 ülkede gerçekleştirilen projelerin toplamı ise 125 milyar doları bulmuş. Konut ve kamu altyapı yatırımlarının sektördeki payının yarı yarıya olduğunu,
son yıllarda konut yatırımlarının payının arttığını anlatan Eren, inşaat
sektöründeki gerilemenin aslında 2008 başından itibaren konut balonunun
patlamasıyla başladığını belirtiyor. Eren, "Türkiye'de talebin üzerinde
gayrimenkul projesi yapıldı. Bir dönem bu projeler maketlerden satılıyordu.
Talep doydu. Gerileme de başladı" diye devam ediyor. İç pazardaki daralmaya rağmen yurtdışı projelerin ise arttığını anlatan Eren, krizle birlikte bu konuda da tehlikenin yaşanmaya başladığını dile getiriyor. İşte hükümetin dikkatini çekmek istedikleri sorun da bu. Eren'in anlattıklarına göre sorunlar şöyle: * Firmaların aldıkları işleri tamamlayabilmesi için bazı önlemler alınması gerek. Maalesef büyük bankalar bile kriz sürecinde geri çekildiler. Krizi bahane ederek kredi taleplerimize olumlu cevap vermiyorlar. Faiz oranlarının 1.45'ler yerine 1.70'lere çıkması gerektiğini söylüyorlar. Devletin bir an önce bu duruma el atması lazım. * Hazine garantili kredilere ulaşamaz olduk. İnşaat firmalarının yurtiçinde alınan kamu işlerini bitirebilmek için 500 milyon dolarlık krediye ihtiyaçları var. Devam eden işlerimizi durdurma tehlikesiyle karşı karşıya kalmamak için Hazine'nin borçlanma şartlarını biraz yumuşatması gerekiyor. * En önemlisi teminat mektubu alamaz olduk. Libya'da 12 Türk firması teminat
mektubu bulamadığı için ihalesini kazandıkları işlere başlayamadı. Bu sorunun
çözümü için kamu bankalarının, müteahhitlerin yoğun olarak iş yaptıkları Libya,
Katar ve Cezayir gibi ülkelerde şube açmaları ve inşaat şirketlerine teminat
mektubu vermeleri gerekiyor. Müteahhitlerin tek umudu ise kamu altyapı yatırımlarına ayrılan ödenek. 2.5 milyar doları bulan bu ödenekler sayesinde sektörde biraz hareket olabileceği görüşündeler. Güneydoğu Anadolu Projesi, Doğu Anadolu Projesi ve Konya Ovası Projesi konusunda hükümetin kararlılığına güveniyorlar. Ancak krize karşı Uluslararası Para Fonu (IMF) ile anlaşmaya çalışan hükümete bu yatırımlarda kısıtlama getirilme ihtimalini ise Eren, "Bence Türkiye'nin IMF ile anlaşmasına ihtiyaç yok" yanıtını veriyor. Ancak bu konuda müteahhitler arasında görüş farklılığı var. Sazak'a göre
Türkiye ihtiyati bir stand by imzalamak zorunda. Kriz teyet geçiyor, işler iyi
söylemi devam ederken otomotiv, tekstil, beyaz eşya şimdi de inşaatta durumun
vahameti bu açıklamalarla ortaya seriliyor. Demek ki işler moralle
yürümüyor! * İnşaat sektörü temsilcileriyle kriz toplantısı yapılsın. |