Akbank Sanat’taki ‘Bir Seçki, 1994-2009’ başlıklı sergi,
İpek Duben’in sanatçı kitapları ve yerleştirmelerinden
oluşuyor. Uzun yıllar resim ve desen yaptıktan sonra 90’larda farklı malzemelere
yönelmiş bir sanatçı, İpek Duben. Sanatçının 1991-2001 yıllarında New
York’ta yaşadığı dönemde başladığı sanatçı kitapları ve
yerleştirmelerinde göç, cinsiyet, kimlik, kültürel ön yargı konuları
ele alınıyor. Başak Şenova’nın mekan tasarımını yaptığı sergi,
2 Ocak’a kadar açık.
1990’lardan sonra resim dışında farklı malzemeler kullanmaya
başlamanızın nedeni nedir? 91’de resim dilim içinde değişim oldu. Bir kararla
değişilmez; içten gelmeli... Sanat dilimin içinde gelişmelerin getirdiği yeni
talepler vardı. Nedir bu talepler?
1991 yılında Maçka Sanat Galerisi’nde açılan ‘İzler’ sergim var. Bu işlerin
devamında tuvalin üzerine çok miktarda kolaj ve fotokopi baskı kullandım ve
ahşap malzeme ekledim. Resim dilimin içinde geliştirdiğim yeni malzeme
kullanımından kitap formatına geçişim çok doğal oldu. 1991’deki ‘İzler’
sergisinde zaten manuscript, el yazması, görüntüsü vardı; sanki dev büyüklükte
kitap sayfaları gibiydiler. Bu kitapların, Ortaçağ manuscript’lerine ve İslam
minyatürlerine açık gönderileri vardı. Sonunda bu çalışmalar ‘Manuscript 1994’
adlı sanat kitabına dönüştü. Minyatürdeki şablon figürler yerine kendi
fotoğraflarımı doğrudan daha gerçekçi bir şekilde kullandım.
Sanatçı kitaplarında farklı biçimler kullandınız, biraz bundan söz
eder misiniz?
LoveBook (2001) açık şekilde sergilenmediği zaman stand gibi bir masanın
üstünde ve bir albüm kapağının içinde çelik bir heykel kitap oluyor.
Santralistanbul’da öyle sergiledik. Benim gönlümde yatan bu kitapların
enstalasyon şeklinde sergilenip okunabilmesi. LoveBook bir sorgulama odası, aynı
zamanda bir itiraf odası. Seyirciyi aktif olarak meselenin içine çekmek benim
için çok önemli. Bu arzum beni daha fazla enstalasyon formatına yöneltti.
LoveBook ve LoveGame projelerinizin temelini aile içi şiddet ve namus
cinayetleri oluşturuyor..
Hemen parantez açayım, Türkiye’de feminizm üzerinden bir tartışma var. Önce
feminizmi, sonra ‘kimin ne zaman neyi yaptığını’ tartışmak lazım. Ben 1981
tarihli ‘Şerife’ dizisinde kadın kimliği üzerine çalıştım. Fransa’da yaşayan ve
üreten Nil Yalter dışında Türkiye’de feminist bilinçle yapılan işlerin başlangıç
noktası bu işlerdir.
LoveBook’ta yalnız kadına yönelik değil tüm aile fertlerine, çocuklara
uygulanan şiddet de var. Sevginin olacağı yerde şiddetin vahşetin olması tabi
ironik bir gerçek. LoveBook’a daha sonra LoveGame eklendi. LoveGame’de rulet
masasını kullanarak seyircinin oynadığı interaktif bir çalışma yaptım. Burada
anlatmak istediğim, bilinçli, bilinçsiz, insanlarla kaderlerini paylaşıyor
olmamız. Sergimi izlemeye gelenlerin bazıları LoveGame’i oynamayı redediyorlar.
Bu da mesajın ulaştığını gösteriyor.
Videolarınıza yüklediğiniz anlamlar neler?
Kartpostallardan oluşan What is a Turk? projesini 2003 yılında İstanbul’da
yaptım. Batılıların, Türkler’i önyargılı ırkçı bir tavırla nasıl
tanımladıklarını belgelediğim dokümanter ve ironik bir çalışma. Bir yüzyılı
içeren çalışmamın başlangıç tarihi 1896’da Amicis’in Costantinople kitabı,
son tarih de 1998’de İngiltere’deki bir gazetede çıkan haber yer alıyor.
‘İpek Duben: Bir Seçki, 1994 - 2009’ başlıklı sergi 2 Ocak’a kadar Akbank
Sanat’ta. Tel: 0212 252 35 00
|