Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Orman Yangınları ve Dioksin

Dioksin, organik klorlu bileşiklerin üretiminde ve yanmalarında ortaya çıkmakta ve çevreye girmektedir. Çöp gömme çukurlarındaki ya da çöp yakma tesislerindeki yanmalar, bazı kimyasal atıklar, fosil yakıtların kontrollü ya da kontrolsüz yanmaları ve orman yangınları dioksin oluşumunda en önemli sırayı alır. Bazı ülkelerde dioksin oluşumunda en

Cumhuriyet Gazetesi
Orman Yangınları ve Dioksin

Son günlerde başta Antalya bölgesi olmak üzere, denizel ortamlarımıza yakın yerlerde çok sayıda orman yangını olmuş ve büyük ölçüde yanan yerler tamamen kül haline gelmiş ve kontrol altına alınan yerlerde de yanmalar içten içe devam etmiştir. Diğer taraftan, Yatağan Termik Santralı’nda baca gazı arıtma sisteminin devre dışı kalması ve Bakû-Tiflis-Ceyhan boru hattının Refahiye’deki kontrollü devam eden ham petrol yangını, çevre kirliliği açısından işin ciddiyetini artırmıştır. Ciğerlerimiz sadece sönmedi, yangınlarda oluşan ve çevreye saçılan kansorejen bir madde olan dioksinlerden de etkilendi.

Dioksin, organik klorlu bileşiklerin üretiminde ve yanmalarında ortaya çıkmakta ve çevreye girmektedir. Çöp gömme çukurlarındaki ya da çöp yakma tesislerindeki yanmalar, bazı kimyasal atıklar, fosil yakıtların kontrollü ya da kontrolsüz yanmaları ve orman yangınları dioksin oluşumunda en önemli sırayı alır. Bazı ülkelerde dioksin oluşumunda en yüksek oranı (yüzde 54’le) orman yangınları almaktadır. Sedimentlerde yapılan çalışmalarda dioksinleri tarihleme yaparak incelemişler, eski yıllarda olmadığı ortaya çıkmıştır. Günümüzde ise pestisitlerin (böcek öldürücü, mantar öldürücü, yabancı ot öldürücü, vb.) kullanımı, endüstriyel aktiviteler, orman içi mazot kullanım faaliyetleri, ormanlarımızda bol bulunan plastik şişe, poşet ve naylon torbalar ile dioksinle kontamine olmuş hayvanların orman içlerine olan göçleri, orman yangınlarının da dioksinin ana kaynaklarından biri olduğunu göstermiştir. Kutuplarda bile pestisit kalıntıları bulunmuştur. 1 kg. odundan 160 mikro gram dioksin oluştuğunu unutmamak gerekir.

Halk sağlığı üzerindeki dioksinlerin etkisi 1960’lardaki DDT etkilerine eşdeğer tutulmaktadır. Kısa sürede, dioksin ve furanın yüksek dozlarda bulunması deri hastalıklarına ve karaciğer bozukluklarına neden olmaktadır. Uzun sürede ise bağışıklık sisteminin bozulmasından tutun da sakat doğumlara kadar birçok hastalığa sebep olmaktadır. Yeni doğanları ve hızla gelişen bebek organlarını etkilemeleri de üzerinde durulacak bir başka konudur. Tehlikeli atık içeren ve bazı endüstriyel aktivite sahalarına yakın olarak yaşayanların durumu da anlamlıdır. Uzun sürede yüksek dozlara maruz kalmanın sonucunda kanserleşme kaçınılmaz olmaktadır. Bu kirleticiler sadece insan sağlığını değil, doğal yaşamı da etkilemektedir. İnsanların bu kirleticilere maruz kalmalarında en büyük payı tükettikleri besin maddeleri almakta, yaklaşık yüzde 90 oranında (et, süt ürünleri, süt, tavuk, balık ve yumurta sıralamasında), ikinci sırada teneffüs yolu ile alma söz konusu ve son sırada da içilen sudan olan kontaminasyon gelmektedir. Bu oran ve dağılımın hava şartları, kontaminasyon düzeyleri, bulunulan yere, alınan diyete ve birçok faktöre bağlı olarak büyük farklar göstereceği de kesindir.

Ülkemizde yoğun şekilde kullanılan ve bir kısmı da kaçak olarak satılan pestisit (bazıları arsenik içerikli) türlerinden, cam, emaye, alaşım ve elektronik sanayileri ile anti-fouling boyalardan, çevremizde arsenik kontaminasyonu oluşmuştur. Halkımızın bildiği, sadece bazı şehir sularındaki arsenik miktarıdır. Diğer ağır metaller ve organik kirleticilerin düzeylerinden kimsenin haberi yoktur. Mevcut bulgularda çok yetersiz olup süreklilik de içermemektedir. Arsenik sadece sudan alınmıyor ki... Yenilen tüm gıdalarda da arsenik bulunması olasıdır. Çikolatadan tutun da domates suyunda da arsenik analizleri yapmak ve müsaade edilen alım düzeylerini saptamak, halka duyurmak ve gerekli önlemleri almak gerekir.

Çözüm

Öncelikle her türlü yangını ve çöp ya da atık içeren yerlerde (bir kısmı metan gazı oluşumu ile başlamaktadır) çıkan yangınları ya da yanmaları önlemek zorunluluk haline gelmiştir. Zirai mücadele ilaçlarının yani pestisitlerin satılması, türleri ve kullanımı disiplin altına alınmalıdır. Başta organik tarım olmak üzere yetiştirilen tüm ürünlerimiz hava kirliliği yolu ile kontamine olacaktır. Bir yerde hava kirliyse orada mutlaka sular da kirli olmaktadır. Klor içeren plastiklerin ve PVC’lerin kullanımı sınırlandırılmalı, ormanlarımız da temiz tutulmalıdır.Ülkemizde laboratuvar çalışmaları yapmadıkları için, analiz bulgularına sahip olmayan çok sayıda çevre vakfı ve derneği mevcuttur. Bunların bir kısmının maddi olanakları da vardır. Emsal teşkil etmesi açısından bazı önemli su ve besin maddelerimizi içeren örneklerde dioksin analizlerini yurtdışında belli bir ücret karşılığında (300-1900 dolar) yaptırırlarsa, halk sağlığı için anlamlı bir görev yapmış olurlar. Çevre konusunda yöntem, kuram ve bilgi içeren yenilikler getiren çalışmalardan çok, analiz bulguları ortaya koyan rutin çalışmaları destekleyen projelere daha fazla gereksinim vardır. İşin ilk bölümünü tamamlamadan hiçbir sonuç alınamaz.

Dr. Sayhan TOPCUOĞLU / Radyoekolog

http://www.yapi.com.tr/haberler/orman-yanginlari-ve-dioksin_63130.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!