Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Sahte Canavarlar

Bu satırları bir kent plancısı, ulaşım konusunda uzman biri, teknik bir göz olarak değil, ülkemizdeki ulaşım sefaletine ailesinden, canından kurbanlar vermiş biri olarak yazmayı tercih ediyorum.

BirGün Gazetesi/Erbatur ÇAVUŞOGLU



u satırları bir kent plancısı, ulaşım konusunda uzman biri, teknik bir göz olarak değil, ülkemizdeki ulaşım sefaletine ailesinden, canından kurbanlar vermiş biri olarak yazmayı tercih ediyorum. Hem insan hayatını teknik bir analize konu etmeye utandığım için, hem bu acıyı yaşamış birçok insanın hatıralarına duyduğum saygıdan...

Bildiğiniz üzere son yıllarda bir canavar retoriğidir gidiyor: Asıl suçlunun gizlenmesi için, en kolayı canavar icat etmek ve bu nedenle de günlük konuşmalarımızın ayrılmaz parçaları haline geldiler: enflasyon canavarı, müteahhit canavarı, trafik canavarı ve diğerleri... Sistemi sorgulamak yerine günah keçileri icat etmek çok daha kolay çok daha steril bir çözüm çünkü.

Ülke olarak uluslararası istatistiklerde üst sıralarda yer aldığımız birkaç konudan biri her yıl trafik kazalarında yitirdiğimiz insan sayısı. Hangimiz hergün gündelik dile "trafik terörü" olarak tercüme edilen kentsel şiddet biçiminden nasibimizi almıyoruz, hangimiz bu ilkel organizasyona kurbanlar vermiyoruz?

Birer birey, toplumsal aktör, yaya, şoför ya da yolcu olarak yer aldığımız gündelik hayat akışlarında nasıl bir şiddete uğradığımızı algılamak için biraz empatiye gereksinimimiz var -en azından yaşlıların, hastaların, sakatların, ameliyatlıların, yorgunların, annelerin ve anne adaylarının ne tür tehditler ile karşılaştığını anlayabilmek için...

Kazalar yazgı mı?

Türkiye'de ulaştırmanın sefaletini kural tanımayanlara, alkollü araba kullananlara, trafik magandalarına, uykusuz uzun yol emekçilerine yükleyip, onlardan trafik canavarı yaratmak karayolu ulaşımı mantığını, politikasını ve kalitesini sorgulamaktan çok daha kolay görünüyor. Bu nedenle üç tarafı denizlerle çevrili, akarsu-ları da ulaştırmaya elverişli bir ülkede deniz yolu hep geri planda kalıyor, demiryollarına yapılan yatırımlar eleştiriliyor, alternatif ulaşım olanakları ise bıyıkaltı bir küçümsemeye maruz kalıyor. Aslında sorulabilecek çok soru var: Trafik kazalarını bir doğal felaket, salgın bir hastalık, ya da yazgı olarak algılatan mekanizmalar neler? Trafik kazalarını neden organize suçlar kapsamında değerlendiremiyoruz? Karayolu ulaşımına gereksinim doğuran gerçek nedenler neler gibi... Ama çağın virüsü olan hız; amentü olarak benimsenmiş durumda. Modern ailenin sembolü, prestiji, garanti yatırımı, güvencesi, tüketici göstergesi olan son model oyuncaklar ise şimdi peşin piyatma sonsuz bağımlılıkla satın alınabiliyor. Taşıma ruhsatlarının verilişi malumunuz...

Ulaştırma politikalarımızın sloganının, daha hızlı ve verimli yerine/yanı sıra daha insani, güvenli ve barışçı olması gerekmiyor mu sizce de? Ve bunun için bizlere de önemli görevler düşmüyor mu, tıpkı bireysel silahsızlanmaya benzercesine? Tüm insancılhğıyla bisikletler bizi bekliyor, ilginize...

http://www.yapi.com.tr/haberler/sahte-canavarlar_58850.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!