"Orada bir köy var uzakta ve o köy bizim köyümüz değil
aslında; çünkü gitmediğimiz, kalmadığımız ve yaşamadığımız bir köye nasıl 'bizim
köyümüz' diyebiliriz ki?"
Bu sözler dünyaca ünlü Köşebaşı restoran zincirinin ortaklarından Ali Akkaş'a
ait. Ali Bey ve arkadaşları 70'li yıllarda başlayan göçle Sivas'ın Bolucan
Köyü'nü terk edip para kazanmak için İstanbul'a gelmiş...
Yıllar sonra ise 'yeni kuşaklar göç etmek zorunda kalmasın' diye terk edilmiş
ve harap olmuş köylerinin geri dönüşümü için başarılı bir projeye imza
atıyorlar. Üstelik 'Devlet Baba'ya yaslanmadan... Ondan istedikleri tek şey
köyden ilçeye ulaşımın sağlanabileceği asfalt bir yol... Köyleri için 1 milyon
TL harcayan Bolucanlı İstanbullular'ın sözcülerinden Ali Akkaş ile hayatının
belki de en güzel hikayelerinden biri olan 'Köyler Yaşamalıdır! Bolucan Nahiyesi
ve Çevre Köylerini Yaşatma Projesi'ni konuştuk.
l 35 yıl aradan sonra köye dönüşünüz ve projeleriniz nasıl
başladı? Arkadaşlarımla bir araya geldiğimizde köyümüzü çok
özlediğimizi fark ettik. Artık çocuklarımızı büyütmüş ve ekonomik özgürlüğümüzü
kazanmıştık. 2006'da köye gittiğimizde 18 kişi nüfuslu, kanalizasyonu, sağlık
ocağı, okulu faaliyet göstermeyen bir yer bulduk. Önce ev yapabilmek için, ayda
50 lira ile bir fon oluşturduk ve ÇEKÜL (Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve
Tanıtma Vakfı) ile irtibat kurduk. Ayrıca yapacağımız özel bir projeyle bozulan
çevre köylere de örnek olmak istedik. Böylece evleri günün şartlarına uygun
şekilde tamamladık.
Evler dışında neler yaptınız? Okul yıkılmak üzereydi.
Kurduğumuz komisyonla okulun çatısını ve içini yenileyerek yemekhane ve
kütüphane olarak düzenledik. Eskiden öğretmenlerin kaldığı lojmanı onardık, şu
an misafirhane olarak kullanıyoruz. İnsanlar son zamanlarda doğdukları yerde
gömülmek istiyorlar, bu yüzden ölülerin yıkanabilmesi için morg yaptırdık.
Köydekilerin vakit geçirebileceği ve özel günlerde toplanabileceği sosyal tesis
yaptık. Topraklar yaklaşık 40 senedir ekilip biçilmemişti. Tarımı geliştirmek
için ÇEKÜL ile beraber, toprak ve hava şartlarını da hesaba katarak o bölgede
yetişebilecek toplam 700 ağaçlık bir bahçe yaptık.
Valilik ve kaymakamlıktan başka ne gibi destekler
aldınız? Zara Kaymakamı ve Zara Tarım Müdürü projelerimizi takip
ediyorlar. Tarım müdürlüğü dikmemiz için yaklaşık 400 fide verdi. Göreve yeni
gelen valimizle de projemizi paylaşacağız. Aslına bakarsanız biz onlardan maddi
açıdan hiç destek beklemiyoruz. Çünkü bizim gibi herkes gidip yardım istese
hiçbir şey gerçekleşmez. Bu yüzden önce bir şeyler yaparak projemizi
kanıtlamamız gerekiyordu. Bizim istediğimiz tek destek asfalt yol yapılması.
Gelecekteki projeler neler? Rakım çok yüksek olduğu için
meyve ve sebze üretiminden çok verim alamıyoruz, bu yüzden önümüzdeki sene sera
yapacağız. Okulun bir bölümünü müze yapmayı düşünüyoruz; dedelerimizden kalma
giysiler, ev araçları ve tarım aletleriyle.... Derelerde alabalık
yetiştireceğiz. Yıkılan, yazıları silinen mezarları yenileyeceğiz. İleride yamaç
paraşütü, oksijen turizmi ve çeşitli festivaller yapmayı düşünüyoruz. Mesela
köyde hayvancılık da yapılabilir. Aslında, ileride yapılabilecek şeylerin önünü
kesmemek için her sene yeni projeler deniyoruz.
18 kişi yaşıyordu nüfus 300'e çıktı
Projenin öncesi ve sonrası:
Köyün nüfusu 18'den 300'e çıktı. 70'e yakın ev yapıldı, her yıl yaklaşık
10-15 tane daha yapılıyor. Çökmek üzere olan okul yenilendi. Yemekhane ve
kütüphane yapıldı. Öğretmen lojmanı onarıldı ve köyde kalmak isteyenlere
misafirhane olarak tahsis edildi. Yeni bir morg yapıldı. Köylülerin bir
arada vakit geçirebileceği bir sosyal tesis inşa edildi. ÇEKÜL ile yapılan
araştırma sonucu 700 ağaçlık bir bahçe oluşturuldu.
Ot bitmezdi, meyve sebze yetişiyor
Projenin en önemli başarılarından biri de "Bu köyde kavaktan başka bir şey
yetişmez" inanışını yıkmak oldu. Doğru ve bilimsel tarımcılık yöntemleri
uygulanınca Bolucan'da sebze ve meyve üretimi başladı. Arıcılık gelir kaynağı
haline geldi. Gönüllülere ÇEKÜL Vakfı da destek verince işler
kolaylaştı.
|