"Şehrin Panoları" ile Kentin Mimari Hafızası Kayıt Altına Alınıyor
Sanat tarihçisi Nurtaç Buluç, 1950-1990 yılları arasında mimari yapılarda yer alan seramik, rölyef ve mozaik panolarını "Şehrin Panoları" veri tabanında bir araya getirerek dönemin kültürel hafızasına ışık tutuyor.
"Şehrin Panoları" adlı bir veri tabanını oluşturan sanat tarihçisi Nurtaç Buluç, yaptığı açıklamada, veri tabanı oluşturma fikrinin seramik ve mozaiğe olan ilgisi sayesinde ortaya çıktığını söyledi. Mimarlık ve sanatın hayatın bir parçası olduğunu vurgulayan Buluç, "Dönemlerinin kültürel hafızasını yansıttığını düşündüğümüz yapıları belgelemeye çalıştık. Dijital arşivleme dışında, bu panoları hikayeleştirip sosyal medyada sunuyoruz." dedi. Aynı zamanda akademik yayınlar da yaptıklarını anlatan Buluç, "Bu sebeple çok katmanlı bir projeye sahip olduğumuzu söyleyebilirim. Amacımız, elimizde olan verileri, web sitesi üzerinden araştırmacıların merakını gidermek üzere yayınlamak ve bu eserlerin fiziksel olarak yok olsa dahi unutulmasına mani olmak." diye konuştu. 18 ilden yaklaşık 500 pano Projeyi yaparken profesyonel bir şekilde yola çıkmadıklarını, amaçlarının ellerinde olan verileri en temel web sitesi üzerinden araştırmacıların merakına sunmak olduğunu söyleyen Buluç, şunları kaydetti: "Örneğin, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Füreya Koral, Sadi Rıfat Diren gibi birçok sanatçının eser yılları olan 1940'lar sonu ve 50'ler başını baz aldık. Tabii ki 1950'li yıllarda yapılan bu eserlerden çok azı kaldı, birçoğu yıkıldı. 1960'lardan itibaren belgelemeye başlayabiliyoruz. 60'dan 90'lara kadar olup da hala ayakta kalanları da bizzat yapılara gidip çekmeye çalışıyoruz. Sitede şuan, 18 farklı şehirden yaklaşık 500 pano yer alıyor. Sanıyorum bu 500 eserin yaklaşık 100'ü şu anda yok." "Sadece bildiğimiz birkaç bilgiyle yola çıkmadık" Bu arşivi akademik ve arşivsel veri tabanına dayandırarak yaptıklarını vurgulayan Buluç, "Sadece bildiğimiz birkaç bilgiyle yola çıkmadık. Gazete arşivleri inceledik, akademik yayınlara baktık." dedi. "İzin süreci gerekiyor" "Özel ve kamuya ait binalara gidip izinsiz fotoğraf çekemiyoruz. Bunu için bir izin süreci gerekiyor. Belgeleme, aynı zamanda apartmanlarda yaşayan insanları da tedirgin eden bir durum çünkü apartmanlar kentsel dönüşüme girdiği zaman üzerinde bulunan sanat eserlerinin tescillenmesi durumunda yapının kentsel dönüşüme girmesinin daha zor olacağını düşünüyorlar. Sanat eser kategorisine giren panoların önemlerini de çok bilmedikleri için belgeleme esnasında bu durumlar bizi zor duruma sokuyor." Hakkında bilgi sahibi olsalar bile kentsel dönüşüm, doğal ve doğal olmayan sebeplerle, eserleri yerinde bulamamalarının diğer bir zorluk sebebi olduğunu belirten Buluç , "Sanat eseri varsa bile bazen bir kısmı sökülüp tahrip edilmiş olabiliyor. Örneğin, İzmir'de bir otelin asansöründe bulunan seramik panoyu belgelemek için gitmiştik. Asansör eski olduğu için pano da ona göre yapılmıştı fakat yenileme esnasında panoyu da söküp tekrar taktıkları için bir tahribat olmuş." diye konuştu. "Kamusal alandaki sanat eserlerine görünürlük kazandırmaya çalışıyoruz" 1933'te yürürlüğe giren 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanuna değinen ve bu panolar için spesifik bir karar olmadığını söyleyen Buluç, "Şehrin Panoları" ve takipçileri sayesinde, Kadıköy Belediye Meclisi'nin aldığı karar doğrultusunda, kentsel dönüşüm kapsamında yıkılacak binalarda yer alan süsleme öğelerinin koruma altına alındığını kaydetti. Buluç, "Biz kamusal alandaki sanat eserlerine görünürlük kazandırmaya çalışıyoruz. Umarım çalışmamız diğer belediyelere de bir ses olacak." dedi. |