Sulukule’nin kentsel dönüşüm kapsamında boşaltılmasının
ardından, mart ayında bölgede İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne
bağlı kazı başladı. Kazılar başlar başlamaz Osmanlı,
Bizans ve Roma’ya ait seramik parçaları ve
künk sistemi (su yolu) bulundu. Ama arkeoloji dünyasını heyecanlandıran bölgenin
yanı başında şimdi temel çubukları yükseliyor. Yeditepe Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi Öğretim Görevlisi Derya Nüket Özer, bölgenin
önemini şöyle anlattı:
“Sulukule, 5. yüzyılda yapılan II. Theodosios
surlarına bitişik. Burası Dünya Miras Listesi’nde. Şehrin ana su kaynağı Lykos
deresi de bölgeden geçiyor. Sulukule altında Roma ve Osmanlı dönemlerinde
geliştirilerek günümüze ulaşan iki ana su sistemi var. Bu iki su sistemi 2.
yüzyıla ait İmparator Hadrinaus su sistemi ile 16. yüzyıla ait 2. Bayezid su
yolları. Erken Bizans döneminde bu bölgede çok sayıda manastır inşa edilmiş.
İmparator II. Iustinos’un, sarayının bulunduğu Deuteron bölgesi, bazı
araştırmacılara göre Sulukule çevresindeydi. Yenikapı’daki, günümüzden 8 bin 500
yıl önceye giden Neolitik kültüre ait buluntular Lykos deresinin denize
döküldüğü noktada ortaya çıkarıldı. Lykos deresi çevresi, Bizans’tan çok daha
gerilere giden buluntular vermeye aday.”
Sulukule’deki
evler ‘kentsel dönüşüm’ kapsamında yıkılınca ilgili yasa gereği bölgede kazı
başlatılmıştı. Daha ilk adımda Osmanlı, Bizans ve Roma dönemlerine ait su
kuyuları, seramik, cam parçaları, künk sisteminin bir bölümü bulundu. Ama
arkeoloji dünyasını heyecanlandıran bu gelişmeler, 6 Mayıs’ta kazı alanının yanı
başında temel atma çalışmaları başlayınca sekteye uğradı.
Ertesi gün
TMMOB Mimarlar Odası, Fatih Cumhuriyet
Başsavcılığı’na Belediye Başkanı Mustafa Demir ve TOKİ
Başkanı Erdoğan Bayraktar hakkında suç duyurusunda bulundu.
Mimarlar Odası, belediyeyi ve TOKİ’ye bölgedeki arkeolojik kazılar bitmeden
temel atmakla suçladı. Oda bunu Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul
Yenileme Alanları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun
18 Şubat 2010 tarihli kararına dayandırdı. Buna göre Sulukule’de önce jeoradar
çalışması yapılacak, sonuçlar kurula ulaştıktan sonra değerlendirme yapılacak,
bundan sonra inşaata izin verilecek veya verilmeyecekti. Özer ve Mimarlar Odası
bölgenin arkeolojik sit alanı ilan edilmesi için kurula başvurdu. Ama bölgeye 45
işyeri ve 620 konut yapımını hedefleyen inşaatlar başladı bile.
Arkeologlar Derneği Şube Başkanı Doç. Dr. Necmi Karul’a
göre ise kimi zaman jeoradar ölçümleri ‘bile’ altta ne yattığını tahmin için
yeterli değil: “Nitekim bir su sızıntısı, metal bir nesne ya da elektrik su gibi
altyapı düzenekleri, üstten geçen bir gerilim hattı dahi bu ölçümlerin
doğruluğunu etkiler.”
‘Nereyi kazsanız
bunlar çıkar’
Sulukule’de mart ayından beri yapılan kazılarda
ulaşılan seramik parçaları ve künk sisteminin ‘tarihi yarımadanın neresini
kazarsanız kazın çıkabileceğini’ öne süren Fatih Belediye Başkanı
Mustafa Demir’e göre ise ‘Sulukule’de bugüne kadar bulunanlar
çok önemli değil; hem kazı hem de inşaat külfetine rağmen kurallara uygun olarak
ilerliyor’:
“Proje toplam 12 adadan oluşuyor. Jeoradar çalışması
yapılmadan inşaatın başlayamayacağı yönündeki kurul kararı, sığınak ve
otoparklarla ilgili. Projeye göre bazı bölgelerde sığınak ve otoparklar var.
Buralarda jeoradar çalışması sürüyor. Şu ana inşaatı yapılan çalışmaların
hiçbirinde sığınak ya da otopark çalışması yok. Arkeologların beş metre
derinlikte elle kazı yapmasının da gereği yok. Normal şartlarda bakılır,
üzerinde kültür toprağı vardır. Kültür toprağında arkeolojik kalıntı varsa
çıkar. Her şeye rağmen arkeologlar gözetiminde, çok yavaş gitmesine, bizi
sıkıntıya sokmasına rağmen işimiz devam ediyor. Nitelikli bir buluntuyla
karşılaşılırsa bunun kararını kurul verecek. (Kazılarda) Kayda değer bir şey
çıkarsa onları alanında sergileyecek mekânlar yapmak gerekir. Buranın altındaki
değerler bizim değerlerimiz. Belediye olarak bunları görmezden gelerek proje
bitirmeyiz.”
Yeditepe Üniversitesi Öğretim Görevlisi Derya Nüket
Özer göre temel sorun, bölgenin mevzuatta ‘arsa’ gözükmesi. Bu bölgede
kazılara ancak belli bir inşaat kotuna kadar izin verilmesi. Bu nedenle
Sulukule’de Helenistik döneme kadar ulaşan kazı ekibi, daha derine ve eskiye
ulaşmak istese bile, kazı yapamıyor.
Lykos İstanbul’un yüzyıllarca ana su kaynağı Lykos
deresiydi. Dere kente Sulukule’den giriyordu. Bölgeden çıkan seramikler
(üstte).
Eskiyle yeni iç içe! Kazı ve inşaat alanında kurallara
uygun davranıldığı belirtiliyor. Çivi çakmanın yasak olduğu bölgede surlara
saplanan bu kapı, ‘acaba’ dedirtiyor.
Roma’dan Osmanlı’ya Sulukule’nin altında Roma ve Osmanlı
devrinde geliştirilip günümüze ulaşan iki ana su sistemi
var.
|