FOTOĞRAF: MUHSİN AKGÜN
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, kültür sanat
etkinliklerinden daha büyük bir bütçeyi, kentin tarihi binaları için kullanıyor.
Ajans Başkanı Şekib Avdagiç, sur içinde yoğunlaşan 2010 restorasyonlarını 'Biz
beklemeye tahammülü olmayan yapılara öncelik veriyoruz' diye
anlatıyor
Yaz geldi, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti
logosunu taşıyan etkinliklerin sayısı arttı. Şu sıralar kentin kültür hayatında
bu logo var. Farklı sanat dallarında yüzlerce proje hayata geçiriliyor. 2010 bu
projelerle görünüyor ve tartışılıyor. Beğeneni var, beğenmeyeni var ama aslında
bu sanat etkinlikleri Avrupa Kültür Başkenti’nin küçük paydası. En azından
rakamsal olarak böyle. 2010 bütçesinin yüzde kırkı kültür sanata ayrıldı. Esas
aslan payı, bütçenin yaklaşık yüzde altmışı ise restorasyon projelerine
harcanıyor. 2010, adeta İstanbul’un yıllardır ihmal edilmiş tarihi mirasını ihya
etmeyi hedefliyor. Düşük bütçeler, ağır bürokrasi gibi sebeplerle bir türlü
ilerlemeyen restorasyon projelerine destek veriliyor, el değmemiş yapılar
projesinden ihalesine ele alınıp yenileniyor. Tabii İstanbul gibi büyük ölçekte
bir kentin tümünü kapsamak zor, 2010 özellikle Suriçi bölgesine ve tarihi
yarımadaya odaklanmış vaziyette.
Restorasyon konusunda uzman, mimar
Sevinç Özek Terzi’nin yönetimindeki Kentsel Projeler
Direktörlüğü bugüne kadar 11 projeyi tamamladı. 26 yapıda çalışmalar
sürüyor. Kimisinin acil ihtiyaçları gideriliyor, kimisi yeniden kullanılacak
hale getiriliyor, kimisi için ileride uygulanmak üzere projeler hazırlanıyor.
Topkapı Sarayı ve Ayasofya Müzesi, Kentsel Projeler bölümünün prestij
projeleri gibi. Bu iki müzede çok sayıda proje birden yürütülüyor.
2010’un sanat projelerini tartışmaya bir ara verip, İstanbul için kalıcı
birer kazanım olarak restorasyon çalışmalarını ele alalım istedik. Ajans’ın
Yürütme Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç’le
konuştuk.
2010 Ajansı destek vereceği tarihi yapılar hakkında
nasıl bir süreçle karar verdi, nasıl seçtiniz bu yapıları?
Bu işin birkaç ayağı
var. Bir tanesi Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü, diğeri
İstanbul Büyükşehir Belediyesi veya bu konuda kendilerine belli bir tarihi mekan
tahsis edilmiş vakıflar, dernekler, kuruluşlar... Bu mekanların restorasyonu
konusunda veya restorasyon projelerinin hazırlanması konusunda bizden destek
istiyorlar. Bununla ilgili çalışmalarını veya taleplerini bizimle paylaşıyorlar.
Tabii biz de Ajans’ın ömrü uzun olmadığı için, zaman kısıtlı olduğu için
ağırlıklı olarak faaliyet dönemimizde realize edebileceğimiz konuları tercih
ediyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı ya da Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün elinin
değmesinin biraz zaman alacağı, ama çok fazla beklemeye tahammülü olmayan işlere
öncelik veriyoruz.
Bu kurumların ‘elinin değmesinin uzun zaman
alacağı’ işler neler oluyor?
Mesela bakın Ayasofya’daki iskele
16 yıldır burada sabit konstüktif bir yapı olarak duruyordu. Halbuki oradaki
mesele, yukarıdaki restorasyon sürecinin bütçe anlamında tıkanmış olması.
Dolayısıyla bizim verdiğimiz kaynakla oradaki restorasyon süreci tamamlandı ve
iskele sökülebildi.
Pek çok proje var, hepsi 2011’e kadar
bitecek mi?
Dediğim gibi, biz projelerimizi kabul ederken
ağırlıklı olarak 2010 yılı içerisinde bitebilecek olanları öncelikli ele aldık.
Kanun 2010 Ajansı’na başladığımız projeleri tamamlamamız için altı ay ek süre
veriyor. 2011’in ilk altı ayında tabii ki kültür sanat projesi
yapmayacağız, onlar 2010 yılında tamamlanacak. Fakat bu tip restorasyon
projeleri 2011 yılına sarkabilir.
Ama restorasyon zor ve uzun bir
iş, altı ayda nasıl bitecek.
Projelerin teorik zamanları benim
bahsettiğim çerçevenin içine oturuyor. Fakat diyelim Darüşşifa’yı yapmaya
başlıyorsunuz deprem güçlendirme ihtiyacı ortaya çıkıyor. O zaman restorasyonun
belli bir aşamasında mola veriyorsunuz ve deprem güçlendirmeyle ilgili
gerekliliklerin saptanması için kurullar oluşuyor.
O sırada size
verilen süre tamamlanıyor, sonra ne oluyor?
Sonra bizim için
çıkarılan kanun gereği, bizim bu işler ve sahip olduğumuz yükümlülükler İstanbul
Büyükşehir Belediyesi ve İl Özel İdaresi arasında paylaştırılacak. Zannediyorum
ki bu konudaki sağlam kaynaklarından dolayı İl Özel İdaresine devredilir. Öyle
bir yönlendirme yapacağız. Çünkü biliyorsunuz, İl Özel İdaresi son dönemlerde
Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Kültür ve Turizm Bakanlığı dışında kendi oluşturduğu
bütçeyle İstanbul’da birçok restorasyon çalışması yapıyor.
Ama
İstanbul’un restorasyona çok fazla ihtiyacı var ve 2010 Ajansı da bu konuda
önemli bir katkıda bulunuyor. 2011’in Haziran’ında çekildiği zaman İstanbul yine
o imkansızlıklarıyla başbaşa kalacak.
Ben buna katılmıyorum.
İstanbul’un bu konuda, imkansızlıklar diye tarif edilecek bir süreçte olduğunu
düşünmüyorum. Özellikle son dönemde yerel yönetimlerle ilgili reformlar
yapıldıktan sonra, İl Özel İdaresine kaynak aktarıldıktan sonra ciddi bir artış
var restorasyonda. Ben size farklı birşey söyleyeceğim. Şu anki restorasyonların
hepsini çok hızlı bir şekilde yapılmasına karşı çıkan bir kesim de var.
Türkiye’de bu kadar çok restoratör bu kadar çok yetişmiş insan olmadığı için, bu
tür projelerin çok kısa zamanda hayata geçirilmesinin başka teknik problemlere
yol açacağı görüşü var. Biz de Ajans’ta, uzman arkadaşlarımızla bu makul süre
düşüncesi yönünde bir yaklaşım sergiliyoruz.
Toparlarsak, 2010
Ajansı’nın İstanbul’daki yapıların düzeltilmesine katkısını nasıl
özetleyebiliriz?
Bütün proje talepleri mutlaka makbul ve önemli,
çünkü İstanbul’u az veya çok önemli diye ayıramazsınız, ama biz bir tür pozitif
ayrımcılık uyguladık diyeyim. Genel olarak tarihi mekanları gezen, konuları
takip eden iç ve dış otoritelerin önemsediği yapıları ele aldık. Mesela Topkapı
Sarayı’nda Mutfaklar bölümünü ele aldık, bunları ele alırken önce orada bulunan
ve sergilemeyi düşündüğümüz Çin ve Japon porselenleri var. Hiç abartmıyorum
ahşap meyve kutuları ve karton kutularda saklanıyordu. Biz uluslararası normlara
uygun, bunların muhafaza edilebileceği özel depreme dayanıklı kutular aldık.
Mutfaklar bölümündeki restorasyon başladı. Buna paralel olarak bir teşhir-tanzim
çalışması yapıyoruz ki hemen bu porselenleri koyalım. Yani böyle hazırlanmasıyla
sergisiyle teşhiriyle bütüncül bir bakış açısıyla
bakıyoruz.
Bütün bu işler için ayrılan bütçe
nedir?
2008 yılında bütçemizin %70’nin, 2009 ve 2010 yıllarında
da %60’ının ayrılması söz konusu. Burada en çok geri düştüğümüz proje AKM oldu,
onun için ayırdığımız bir kaynak vardı maalesef bazı sebeplerden dolayı
yapamadık. Şimdi burada büyük bir rakam var ve biz bu rakamı başka önemli
yerlerde değerlendirmeye çalışıyoruz. Bütün bu projeler bu üç yıl boyunca 200
milyon liralık bir rakama ulaşacak gibi.
Sizce 2011’in ilk altı
ayı bittiğinde ne kadarı tamamlanır bu projelerin?
%90’ından
daha fazlası...
Çok fazla bir şey devretmeyeceksiniz
yani.
Ümitliyiz o konuda.
Hangi tarihi yapılar
yenileniyor?
* Yedikule Surları Küçükkapı * Kule Kapısı *
İstanbul Üniversitesi tarihi giriş kapıları * Beykoz Riva Kalesi *
Sepetçiler Kasrı (Eminönü) * Küçükyalı Arkeoloji Parkı * Davutpaşa
Medresesi * KUDEB Tarihi Evler * Haseki Külliyesi * Nazperver Kalfa
Sibyan Mektebi (Aksaray) * Şehzade İmareti (Şehzadebaşı) * Darüşşifa
Binası (Süleymaniye) * Gazenferağa Medresesi (Unkapanı) * Murat Molla
Kütüphanesi * Kariye Müzesi * Otağı Hümayun Binası (Davutpaşa) * Hasköy
Mayor Sinagogu * Arap Camii (Galata) * Kılıç Ali Paşa Camii (Tophane) *
Galata Mevlevihanesi * Köse Mehmet Raif Paşa (Kasımpaşa) * Türk İslam
Eserleri Müzesi (Sultanahmet) * Ayasofya Müzesi * Topkapı Sarayı
Ayasofya gizli şantiye
Şadırvan ve galeri için restorasyon projeleri üretildi. 1. Mahmut
kütüphanesi ve çinilerinin restorasyonu için proje hazırlandı, onay
bekleniyor. Cephe temizliği yapıldı. Ana kubbedeki yarım kalan restorasyon
tamamlandı, iskele söküldü. İç narteksteki mozaiklerin bakımı yapıldı.
Kubbedeki Serafim figürü ortaya çıkartıldı. Dev hat levhalar restore
ediliyor.
|