Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapan Kanun
Tasarısı, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonunda kabul edildi. Tasarı, ''Araştırma ve
Geliştirme (Ar-Ge) faaliyeti'', ''Yenilik'', ''Kurucu Heyet'' ve ''Yazılım''ı
yeniden tanımlarken, ''Ar-Ge personeli'', ''Araştırmacı'', ''Teknisyen'',
''Destek Personeli'', ''Kuluçka Merkezi (İnkübatör)'', ''Teknoloji Transfer
Ofisi'' ve ''Teknolojik Ürün'' tanımlarını getiriyor. Tasarı, Ar-Ge faaliyetini;
''Araştırma ve geliştirme, kültür, insan ve toplumun bilgisinden oluşan bilgi
dağarcığının artırılması ve bunun yeni süreç, sistem ve uygulamalar tasarlamak
üzere kullanılması için sistematik bir temelde yürütülen yaratıcı çalışmalar''
şeklinde tanımlıyor.
Teknoloji Geliştirme Bölgesi ile ilgili başvuruları değerlendirmek amacıyla
oluşturulan ''Değerlendirme Kurulu''nda Maliye Bakanlığı
temsilcisi de yer alacak. Bakanlar Kurulu, Değerlendirme Kurulunun uygun görüşü,
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın teklifiyle, bölge kuruluşunun yanı sıra bölgeye
ek alan katılmasına ya da bölge sınırı değişikliğine de karar verecek. Teknik
sorumluluğu, yönetici şirket tarafından belirlenecek proje mükellifi ve fenni
mesule ait olmak üzere İmar Kanunu hükümlerine uygun olarak hazırlanan uygulama
projeleri, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nca onaylanacak. Yürürlüğe giren uygulama
imar planına göre, arazi kullanımı, yapı ve tesislerin projelendirilmesi,
inşasıyla ilgili ruhsat ve izinler, İmar Kanun hükümlerine uygun olarak bakanlık
tarafından verilecek. İlk yıl bedeli
Bölgelerde ihtiyaç duyulacak araziler, Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre
sağlanabilecek. Bölge alanları içinde yer alan üniversite arazileri,
üniversitelerin uygun görüp izin vermeleri durumunda, mülkiyeti ilgili
üniversitede kalmak kaydıyla bölgenin yönetici şirketine tahsis edilebilecek. Bu
durum, diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait araziler için de geçerli olacak.
Bölge içerisinde yer alan Hazinenin özel mülkiyetinde veya devletin tasarrufu
altında bulunan taşınmazlar üzerinde, Maliye Bakanlığınca bedeli karşılığında
irtifak hakkı tesis edilecek veya kullanma izni verilecek. İrtifak hakkı veya
kullanma izninin ilk yıl bedeli, yatırım konusu taşınmazın yüzde 3'ü olacak.
İrtifak hakkı tesis edilen ve kullanma izni verilen bu taşınmazlar üzerinde
yapılacak faaliyetlerden hasılat payı alınmayacak.
Finansal yeterlilik şartı
Tasarıyla, teknoloji geliştirme bölgesi kurulacak alanda veya bölgenin
bulunduğu ilde; üniversite, yüksek teknoloji enstitüsü, kamu AR-GE merkez ya da
enstitüsünün olması, sanayi potansiyelinin bulunması ile finansal yeterlilik
şartı getiriliyor. Teknoloji geliştirme bölgesi yönetici şirketinde,
kooperatifler ile TESK'e bağlı birlik ve odaların da yer almasına imkan sağlayan
tasarı, yerel yönetimlerin de yönetici şirkete ortak olabilmesinin yolunu
açıyor. Yönetici şirket, teknoloji geliştirme bölgesine ait her türlü alt yapı
ve üst yapı hizmetlerini yürütecek; kuluçka merkezi ve teknoloji transfer
ofislerinin kurulması, bölgenin amacına uygun yönetilmesinden sorumlu
olacak.
Yönetici şirketin amacı doğrultusunda faaliyet göstermediğinin tespiti
halinde, bakanlık mahkemeye başvurarak, yönetici şirketin yönetim kurulu
üyelerinin görevlerinin sona erdirilmesini, şirketin yönetimi için kayyum tayin
edilmesini ve yönetici şirketin tasfiyesini isteyebilecek. Yönetici şirket
ortaklarından üniversiteler, yüksek teknoloji enstitüleri ya da kamu AR-GE
merkez veya enstitüleri, yönetici şirkete taahhüt ettikleri sermaye payını,
döner sermaye gelirlerinden ödeyebilecek. Teknoloji geliştirme bölgelerinde
ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde yabancı uyruklu yönetici ve vasıflı Ar-Ge
personeli çalıştırılabilecek.
Muafiyet 10 yıl uzatılacak
Kuluçka merkezi inşasının da destek ve muafiyetler kapsamına alınmasını
öngören tasarı, arazi temini konusundaki bakanlık desteğini kaldırıyor.
İşletmeler, bölgede başlatılıp sonuçlandırdıkları Ar-Ge projeleri sonucu elde
ettikleri teknolojik ürünün yatırımını, bölge içinde yapabilecek. Tasarı,
teknoloji geliştirme bölgelerindeki faaliyetlerin Kamu İhale Kanunu
hükümlerinden muaf tutulmasını öngörüyor. Teknoloji geliştirme bölgesi yönetici
şirketlerin kazançları, bölgede faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi
mükelleflerinin, yazılım ve Ar-Ge faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları, 31
Aralık 2023 tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden muaf olacak. Bölgede
çalışan araştırmacı, yazılımcı, Ar-Ge ve destek personelinin ücretlerindeki
vergi muafiyeti de 31 Aralık 2013'den 31 Aralık 2023'e çekilecek.
Ar-Ge personelinin, bölge dışında geçirmesi gereken süreye ait ücretlerin bir
kısmı, gelir vergisi kapsamı dışında tutulacak. Ar-Ge faaliyetleri ile tasarım
ve süreç doğrulama testlerinin yapıldığı merkezlerin kurulması için Orman Kanuna
göre orman sayılan alanlardan Hazineye ait olan alanlar Maliye Bakanlığınca;
diğer yerler ise Çevre ve Orman Bakanlığınca, Sanayi ve Ticaret Bakanlığına
bedelsiz olarak tahsis edilecek. Tahsis edilecek alan, il genelindeki orman
sayılan yerlerin binde 2'sini geçemeyecek.
'Ar-Ge harcamaları yeterli değil'
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, tasarının
görüşmelerinde yaptığı konuşmada, teknolojik gelişmeyi sağlayan buluş ve
yeniliklerin ana kaynağının, araştırma-geliştirme faaliyetleri olduğuna işaret
etti. Geçmişten bugüne kadar, gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler
arasında oluşan farkın temelinde, Ar-Ge faaliyetlerinin bulunduğunu kaydeden
Ergün, ''Gelişmiş ülkelerin sahip olduğu ekonomik gücün arkasında, bilgi ve
teknolojiye dayanarak yüksek katma değer üreten bir sanayi örgütlenmesinin
bulunduğu herkesin kabul ettiği bir gerçektir. Şiddeti her geçen gün artan
küresel rekabet ortamında, dünya ülkelerini teknolojiyi üreten ülkeler ve
teknolojiyi satın alan ülkeler olarak ikiye ayırmak mümkündür'' diye
konuştu.
Ergün, Türkiye'de Ar-Ge harcamalarının, son yıllarda hızlı bir yükseliş
içinde olsa da gelinen seviyenin henüz yeterli olmadığını söyledi. Bilgiye sahip
olmak, bu bilgiyi teknoloji üretimine dönüştürmek ve inovasyon yapabilmek için
üniversitelere ve sanayiye önemli görevler düştüğüne dikkati çeken Ergün,
ülkelerin refah ve kalkınmışlık düzeyini, o ülkedeki sanayinin gelişmişlik
düzeyinin belirlediğini belirtti.
Ergün, ihracat içinde sanayi ürünlerinin payının yüzde 90'ı aştığını
vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türkiye'nin ihracat yapısı içerisinde
yüksek teknoloji ürünlerinin payı sadece yüzde 5,1 iken, söz konusu ürünlerin AB
ihracatındaki payı yüzde 21,5'tir. Türkiye'nin kaybedecek vakti yoktur, aksine
başka ülkeler bir adım atıyorsa, biz birkaç adım birden atmalıyız. Son yıllarda,
dünyada Ar-Ge harcamalarını en hızlı artıran ülkeler arasında ilk sıralarda yer
alıyoruz. İnşallah 2013 yılına kadar Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payını
yüzde 2'ye kadar çıkaracak ve gelişmiş ülke standardını yakalamış olacağız.
Ancak bütçe ayırmakla iş bitmiyor, kullanılan kaynakların doğru alanlara ve
doğru projelere yönelmesini de sağlamak gerekiyor.''
Bakan Ergün, teknoparkların, sanayinin teknolojik gelişmesinde itici güç
olmasını hedeflediklerini vurguladı. Ergün, göreve geldikleri 2002'de Türkiye'de
kurulu teknopark sayısının 2'den 38'e ulaştığını, bunların 26 tanesinde üretime
başlandığını bildirdi.
|