Sabah Gazetesi'nin "Bir Milyar Dolarlık Unutkanlık" başlığıyla
yayımladığı Trump Towers projesi ile ilgili haber hakkında TMMOB Şehir
Plancıları Odası İstanbul Şubesi'nden açıklama geldi. “TMMOB Şehir Plancıları
Odası, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da, gururla sahip çıktığı meslek
etiği ve ilkeleri doğrultusunda İstanbul kentinin ihtiyaçları ve kamu yararının
gereklerine aykırı alınan her türlü imar kararını, olanakları ölçüsünde
kamuoyunun bilgisine ve yüce yargının değerlendirmesine sunmaya devam edecektir”
denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Sabah Gazetesi’nde 'Bir Milyar Dolarlık Unutkanlık' başlığıyla
9 Mayıs 2008 günü yayınlanan haberde 'Mecidiyeköy ve Levent hattındaki
yapılaşmalara 70’in üzerinde dava açan Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası,
Doğan’ın Trump Towers projesine zamanında dava açmayı nedense unuttu'
ifadelerine yer verilmektedir. Aynı gazetenin 10 Mayıs 2008 günlü sayısında ise,
'dava açmama sebebi unutkanlık değil, rica çıktı' denilerek, odamızın
kurucularından Sayın Tavit Köletivatioğlu’nun odamıza bu yönde ricada bulunduğu
iddia edilmektedir.
Öncelikle, herhangi bir konuda odamızın rica vb. taleplerle
karşılaşması ve yapılacak işlemlere telkinler sonucu karar vermesi gibi bir
durum söz konusu değildir. Tartışma konusu dava işleminde de bu şekilde bir rica
söz konusu değildir. Gazetenin bu yöndeki yayınları, kaynak gösterilmeden
yapılan, dayanaksız ve spekülatif değerlendirmelerdir.
Gazetenin yaptığı yayınlar, gerçeklerle ilgisi bulunmayan, yanlı
ve soru işaretleri oluşturan ifadeler taşımaktadır. Habere konu edilen alan,
inşaatı uzun süredir devam eden merkezi bir noktadadır. Sabah Gazetesi’nin ani
bir ilgiyle, yapılan yanlışlığın sorumluluğunu İstanbul Büyükşehir Belediye
Meclisi üyeleri yerine odamıza ve Mimarlar Odası’na yüklemeye kalkışan tutumunu
basın camiasının ve kamuoyunun takdirlerine bırakıyoruz.
Tartışma konusu alanda bugün süregelmekte olan yoğun yapılaşma
ve çarpıklığın geçmişi 2005 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi
tarafından onaylanan bir 'imar planı değişikliği'ne dayanmakta olup, sorumluluk
bu kuruma aittir.
2004 yılından bu yana İstanbul Büyükşehir Belediyesi yaklaşık 4
bin imar planı değişikliği onaylamıştır ve bu sayı önceki dönemlerde onaylanan
tüm imar planı değişikliklerinin birkaç katıdır. Odamız tarafından, tüm plan
onama, askıya çıkarılma ve itiraz sürelerinin takibinin yapılması ve hepsi için
yargı yoluna başvurulması konusunda kuşkusuz güçlükler bulunmaktadır. Ancak,
odamız, Levent İETT alanı ve Zincirlikuyu Karayolları arazisi örneklerinde
olduğu gibi, imar koşulları değiştirilerek satışa konu edilen kamu arazilerine
özel önem vermekte, bu tür kararları meslek ilkelerinin gerektirdiği
duyarlılıkla yargıya götürmektedir. Olanaklarımız
çerçevesinde önceliğimiz kamu alanları olmakla birlikte, kentleşme ve planlama
esasları bakımından sakıncalı gördüğümüz diğer imar planı değişiklikleri de,
öğrenme tarihine bağlı olarak tarafımızdan yargıya götürülmektedir. Odamız,
Mecidiyeköy’de özel mülkiyet üzerinde yapılan imar planı değişikliğini, arsa
sahibinin kimliğinden ve benzeri boyutlarından tümüyle bağımsız olarak
değerlendirmiş; kamu yararı, şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına aykırı
bularak, askı süresi içinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne itiraz etmiştir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi plan değişikliğine yaptığımız itirazı
reddetmiştir. Bu kararını Odamıza yazılı olarak bildirmesinden itibaren yasal
dava açma süresi içinde odamızca mahkemeye başvuru yapılmıştır.
Birkaç yıl öncesine kadar, odamızın çıkarı zedelenen taraf
olarak değil, Anayasa’nın 135’inci maddesine göre 'kamu kurumu niteliğinde
meslek kuruluşu' kimliğiyle 'kamu adına' yargıya götürdüğü imar planları 'süre
yönünden' değerlendirilmemekte idi. İmar planını 'süresi içinde' tespit etme
imkanı her zaman bulunamadığından, değerlendirmenin bu yaklaşımla yapılması
doğruydu. Halen bu tür davalarda 'süre' koşulu yargı makamı tarafından dikkate
alınmayabilmekte, farklı hukuki değerlendirmelere konu olmaya devam
etmektedir.
Dolayısıyla, 'Trump Tower' olarak adlandırılan yer ile ilgili
imar planı değişikliği de öğrenme sürecinin hemen ardından, odamızca dava konusu
edilmiştir. Ancak mahkeme dava ile ilgili başvurumuzu süre yönünden
değerlendirmeye tabi tutmuş, takdir yetkisini bu yönde kullanmıştır.
Sonuç olarak; İmar Mevzuatına aykırı imar planı değişikliğini
onaylayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi yerine odamızın açtığı davanın Mahkeme
tarafından 'süre yönünden reddi' işleminde sorumluluk aramak, konuyu çarpıtma
anlamına gelmektedir. Bu tür yayınlar yaparak odamızın kamuoyu önündeki herkesçe
bilinen güvenilirliği ve saygınlığını zarara uğratmaya çalışmak, kentlerimiz
açısından bir fayda sağlamayacaktır."
|