Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.

Türk Sanayisine Sektörel Bakış: Demir Çelik Sanayii

TÜSİAD, Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED), İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası (İTSO) ile İskenderun Sanayici ve İşadamları Derneği (İSİAD) işbirliğiyle düzenlenen 'Türk Sanayisine Sektörel Bakış: Demir Çelik Sanayii' konferansı, dün (21 Mart Çarşamba) İTSO salonunda gerçekleştirildi.

yapi.com.tr / AA
1 Türk Sanayisine Sektörel Bakış: Demir Çelik Sanayii

TÜSİAD, Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED), İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası (İTSO) ile İskenderun Sanayici ve İşadamları Derneği (İSİAD) işbirliğiyle düzenlenen 'Türk Sanayisine Sektörel Bakış: Demir Çelik Sanayii' konferansı, dün (21 Mart Çarşamba) İTSO salonunda gerçekleştirildi. TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, konferansta yaptığı konuşmada, 2008 yılında imalat sanayi sektörlerin küresel rekabet gücünü geliştirme stratejilerine rehberlik etmesi amacıyla 'Türkiye Sanayisine Sektörel Bakış' raporu hazırladıklarını anımsattı. Raporu hazırlamaktaki ana gayelerinden birinin oluşturulmakta olan sanayi stratejilerine iş dünyası olarak katkı sağlayabilmek olduğunu vurgulayan Boyner, söz konusu rapordan hareketle Türkiye'nin rekabet gücünün artırılması hedefi için SEDEFED ile bir dizi seminer düzenlediklerini ve bunlardan 5'incisini İskenderun'da gerçekleştirdiklerini söyledi.

''Bildiğiniz gibi geçtiğimiz dönemde özellikle küresel finansal krizden sonra ABD, Fransa, Almanya, Japonya gibi ciddi anlamda sanayileri gelişmiş ülkeler de bile bir sanayi stratejisi tartışması ortaya çıktı'' diyen Boyner, bu krizle birlikte makro ekonomik dengelerdeki istikrarın korunabilmesi için mikro reform odaklı sanayi politikalarının öneminin daha iyi anlaşıldığını ifade etti. Boyner, sağlam, verimli ve rekabetçiliğe dayanan sanayi yapıları olan ülkelerin krizden çıkışlarının daha kolay olduğunun krizde görüldüğünü bildirerek, şunları kaydetti:


Foto: İsmihan Özgüven (AA)

''Biz de TÜSİAD olarak Türkiye'nin sanayi politikasının sektörlerimizin rekabet avantajını arttıracak yatay eylemleri içeren bütünlükçü bir niteliğe sahip olması gerektiğini düşünüyoruz ve görüşlerimizde bu ana prensibi temel alarak hazırlıyoruz. Bu doğrultuda 2011 Ocak'ta açıklanan Türkiye Sanayi Stratejisi belgesinin de sanayimizin ihtiyacı doğrultusunda hazırlanmış olmasından dolayı memnuniyet duyuyoruz. Katılımcı ve bütünlükçü bir yaklaşımla hazırlanan bu belge ilk defa takvimlendirilmiş bir şekilde eylem planlarını da barındırıyor. Belgenin koordinasyon sorumluluğunu alan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının önderliğinde izleme ve değerlendirme komitelerine katılıyor ve belgenin sahiplenilmesi konusundaki gayretlerine de katkı sağlamaya çalışıyoruz. Hem sanayi stretejisi hem de sektörel strateji belgelerine yer verilen eylem planlarının gerçekleşmesi, ülkemizde yatırım ve iş yapma ortamının geliştirilmesi ve Türkiye sanayisinin rekabet gücünün artırılması yönünde çok önemli adımlardır.

Geçmiş dönemlerdeki net katkısı belirsiz, teşvik ağırlıklı sanayi politikalarından uzaklaşan ve daha objektif ve ölçülebilir kıstaslara dayanan bu belgeleri iş dünyası adına desteklemekteyiz. Ana hedeflerimizden biri de kamu-özel sektör olarak ortak taahhüt kabul ettiğimiz bu belgelerdeki yaklaşımı sürdürebilmek ve yatırım ortamımızı iyileştirmek adına son derece kritik olan bu uygulamaların hayata geçmesidir.''
    
Eylem planı yenilenmeli
    
Sanayi strateji belgesinin hazırlandığı 2011-2014 dönemi sona ermeden benzer bir bakış açısıyla 2014 sonrası için eylem planlarının yenilenmesi gerektiğine dikkati çeken Boyner, periyodik güncellemelerin, sanayinin dinamik yapısını canlı tutarak küreselleşme sürecinde rekabetçiliği artıracağına inandığını dile getirdi. Boyner, konferansta ele alınan demir çelik sanayisinin son 10 yılda yakaladığı tempolu büyüme performansı ile imalat sanayisi açısından önemli bir noktaya ulaştığına değinerek, şöyle konuştu:
    
''Sektör gerek artan üretim kapasitesi ve ihracat potansiyeli, gerekse birçok sektöre ara girdi sağlaması ile imalat sanayinin genel performansı için stratejik bir önem taşır hale geldi. Demir çelik sektörü hali hazırda imalat sanayisinin yaklaşık yüzde 8'ini oluşturuyor. Türkiye, son 10 yıl içerisinde demir çelikte Çin'den sonra üretimini en fazla artıran ülke konumunu elde etmiştir. Aynı dönem içerisinde sektörde özellikle işgücü verimliliğinin gösterdiği büyük artışa bağlı olarak istihdamdaki yüzde 30'luk artışa karşın, üretim yüzde 140 oranında artmıştır. Türkiye için gittikçe daha fazla önem kazanan demir çelik sektörü maalesef bir taraftan da artan oranda ithalata bağımlı bir sektör haline gelmiştir. Sektör, uzun ürünlerde Türkiye'nin tüketiminin iki katından daha fazla üretim yaparken, katma değeri yüksek olan yassı ve vasıflı çelik ürünlerinde ise net ithalatçı konumundadır. Sonuç itibarıyla, sektör üretimini ağırlıklı olarak ithal girdi kullanarak gerçekleştirmektedir.''
    
Boyner, demir çelik sektörünün halihazırda enerjisi yoğun bir sektör olduğunun altını çizerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Sektörün ana girdileri olan hurda ve demir cevherinde yüzde 70'lere varan oranlarda ithalata bağımlı olması cari açığa da olumsuz etki yapmaktadır. Sektör bu çerçevede Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES) içerisinde de ayrıca incelenmiştir. Bu koşullar altında, sektörün daha rekabetçi bir yapıya kavuşması için alınması gereken tedbirler daha detaylı ve gerçekçi bir şekilde ele alınmalıdır. Ülkemizde çok yüksek yatırım oranları gerektiren ve pek çok sanayimize ara girdi sağlayan vasıflı çeliğin yatırımının artırılmasına yönelik öneriler Avrupa Kömür ve Çelik Teşkilatı Anlaşmasının kuralları göz önünde bulundurularak geliştirilmelidir. Böylece, dış ticaret yükümüzün azaltılması ve daha yüksek katma değer oranlarını yakalamamız mümkün olabilecektir. Ancak, bunun korumacı bir yaklaşıma dönülmesi bağlamında anlaşılmaması gerektiğinin altını çizmeliyim. Gerek GİTES, gerekse Sektörel Strateji Belgesinin nihai halinde parmak bastığımız bu soruna yönelik somut yaklaşımlar geliştirilmesini de beklemekteyiz.''


    
Teşvik paketi
    
Demir çelik sektörünün gelişimine ve imalat sanayi içerisindeki önemine ilişkin kapsamlı görüşlerin, düzenleyecekleri panellerde sektörün ve bürokrasinin yetkilileri tarafından ele alınacağını belirten Boyner, son dönemde ekonomi gündeminde önemli bir yer tutan ''teşvik paketi'' konusundaki görüşlerini şöyle açıkladı:

''Sanayi stratejilerinin başlıca araçlarından olan teşvik politikaları konusunda geçtiğimiz dönemde önemli bir aşama kaydettik. Teşvik programlarının geri dönüş ve takibi yönünde olumlu adımlar atıldı. TÜSİAD olarak teşvik konusundaki genel görüşümüzü tekrarlamadan önce, şunu belirtmek isterim ki; yeni teşvik sisteminin içeriği henüz net olarak açıklanmadığı için bu konuda kapsamlı değerlendirme yapabilmemiz mümkün değil. O nedenle bu genel prensipler doğrultusundaki yaklaşımımızın altını bir kez daha çizmek istiyorum. İş dünyası temsilcileri olarak, teşvik sistemi ile getirilmesi öngörülen söz konusu yatay önlemlerin, tüm sektörlere eşit şartlarda uygulanması gerektiğine inanmaktayız.

Herhangi bir sektörü kayıracak şekilde tasarlanan destek sistemi, piyasa ekonomisi mantığı gereği kaçınılmaz olarak en iyi ihtimalle destek alamayan sektörler tarafından eleştirilecektir. Ayrıca, herhangi bir sektöre yönelik bu tarz objektif kriterlere dayalı olmayan yaklaşımların, toplam refah kaybına yol açma riski de bulunmaktadır. TÜSİAD olarak, sanayi destek mekanizmasının tüm sektörleri yatay olarak etkileyecek şekilde yapılandırılması gerektiğini düşünüyoruz.
    
Destek mekanizmalarının, yüksek katma değer oranlarını yakalamamıza destek olacak teknoloji üretimi, seçimi ve kullanımı desteklerini, inovasyon kapasitesini artıran bölgesel destekleri, sektör ve bölge ayrımı gözetmeksizin, özellikle beşeri veya maddi altyapıya yönelik olağanüstü yüksek yatırım gerektiren proje desteklerini ilgili sektör içi rekabet koşullarını ve geçmiş destek uygulamalarından alınması gereken dersleri göz ardı etmeden kapsamasını arzu ediyoruz.''

Davut Kavranoğlu: Demir çelik sanayimiz, ihracatçı sektörlerimizin de başında geliyor

Konferansta söz alan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Davut Kavranoğlu ise, demir çelik sanayisinin ulaştığı üretim büyüklüğüyle dünyanın en büyük 10'uncu, Avrupa Birliği'nin ise ikinci demir çelik sanayisi olduğuna işaret ederek, konuşmasında şunlara yer verdi:
    
''Demir çelik sanayimiz, özellikle son 10 yılda büyük başarılara imza atmış, üretimini iki kattan fazla artırmış ve 2011 yılında 34 milyon tonun üzerinde üretim gerçekleştirmiştir. İhracatçı sektörlerimizin de başında gelen demir çelik sanayimiz, otomotiv, tekstil-hazır giyim sektöründen sonra üçüncü büyük ihracat kalemimiz durumundadır. 2011 yılında, sektör 15 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştirmiş ve ekonomimiz için ne derece önemli olduğunu bir kere daha göstermiştir. Tüm bu olumlu gelişmelere dikkat çekerken sektörle ilgili geliştirmemiz gereken ciddi hususlar olduğunu da göz önünde tutmamız gerekmektedir.''
    
Kavranoğlu, bugün ekonominin en önemli sorununun 'cari açık' olduğu düşünüldüğünde bu manzaranın değiştirilmesi gerektiğinin altını çizerek, ''Bizim her zaman vurguladığımız bir husus var. 500 milyar dolar ihracat yaparken 750 milyar dolar ithalat yaparsanız, ihracatı yükseltik diye sevinmek abesle iştigal olur. Bu nedenle bütün sektörlerde üzerinde titizlikle durmamız gereken iki konu var. Birincisi üretimde yerli girdi oranınını artırmak, ikincisi ise daha yüksek katma değerli ve ileri teknolojili üretim yapmaktır'' diye konuştu. Ekip ruhunu yaygınlaştırmak amacıyla ilk defa bilim teknoloji diplomasisini başlatacaklarını ve bu kapsamda dünyanın önde gelen ülkelerinde ''Bilim Elçilikleri'' açacaklarını anlatan Kavranoğlu, bu elçilikleri açmaya ilk olarak Boston, San Francisco, Almanya ve Tokyo ile başlayacaklarını sözlerine ekledi.
    
SEDEFED Başkanı Erk: Sanayi politikalarına rehberlik edecek yeni bir yapı hazırlığındayız
    
Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED)Başkanı Timur Erk de TÜSİAD ile hazırladıkları Türkiye Sanayisine Sektörel Bakış Raporu'nun, Türkiye Sanayi Strateji Belgesi'ne kaynaklık eden önemli bir çalışma olduğunu söyledi. Erk, SEDEFED'in ana faaliyetlerinden birinin de hükümetin oluşturduğu makro politikalara ve sanayi politikalarına özel sektör olarak gereken bilgi desteğini sağlamak olduğunu belirterek, bu kapsamada gelecek dönemde TÜSİAD ile olan işbirliğinin gelişeceğine ve sanayi politikalarına rehberlik etmek adına yeni bir yapı hazırlığı içinde bulunduklarını bildirdi. SEDEFED olarak rekabet gücünün önemine inandıklarını vurgulayan Erk, şöyle konuştu:
    
''Sanayi politikalarını dikkate alırken dikkat çekmemiz gereken temel alanın rekabet gücü olduğunu düşünüyoruz. Başta AB olmak üzere küresel anlamda etkileri halen devam eden ekonomik krizin temel sebebinin 'Sürdürülebilir rekabet gücü eksikliği' olduğunu net bir şekilde görebiliyoruz. Bu anlamda gerek ulusal ve yerel gerekse sektörel ve firma bazında politika ve stratejiler ortaya konurken rekabet gücünün ölçülmesi ve içerdiği tüm sektörleri yatay kesen bileşenlerin ön plana çıkarılması gerekiyor.''
    
Erk, Türk demir çelik sektörünün, her yıl dünyanın 160'tan fazla ülkesine ihracat yapan ve dünyanın en büyük inşaat demiri ihracatçısı olduğuna dikkati çekerek, ''Türk demir çelik sektörü, iç ve dış piyasalarda keskin bir rekabet ortamında piyasadan ciddi bir pay alarak gösterdiği başarı ile bir model olma niteliği de taşıyor'' diye konuştu.
Demir çelik sektörünün bir diğer öneminin ise diğer sektörlerle olan yakın ilişkisi sayesinde yarattığı sürekleyici etki olduğunu anlatan Erk, demir çelik sektörünün inşaat, beyaz eşya, otomotiv, tersanecilik gibi temel sanayi dallarında değer zincirinin en önemli halkalarından birisi olduğunu bunun sonucunda da demir çelikteki değişimlerin ekonominin tümünde karşılığını bulduğunu sözlerine ekledi.
    
DÇÜD Yönetim Kurulu Üyesi ve ÇİB Başkanı Ekinci: İskenderun bölgesi, ülkedeki toplam kapasitenin yüzde 33'ünü oluşturuyor
    
Demir Çelik Üreticileri Derneği (DÇÜD) Yönetim Kurulu Üyesi ve Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı Namık Kemal Ekinci ise İskenderun bölgesinin, gerçekleştirilen son yatırımlarla Türkiye'nin en büyük sıvı çelik üretim merkezi haline geldiğine işaret ederek, bölgedeki ham çelik üretim kapasitesinin bu yıl itibarıyla 16,4 milyon ton seviyesine ulaştığını söyledi. İskenderun bölgesinin ulaştığı çelik üretim kapasitesinin, ülkedeki toplam kapasitenin yüzde 33'ünü oluşturduğunu anlatan Ekinci, ''Son yıllarda demir çelik ürünleri yatırımı alanında hızlı bir atılım gerçekleştiren bölge, geçen yıl yüzde 29'luk artışla 10,5 milyon ton ham çelik üretimi yapmıştır'' dedi. Ekinci, son dönemlerde devreye giren kapasitelerin deneme üretimlerini tamamlamalarıyla 2012 yılında bölgenin çelik üretiminin 13 milyon ton seviyesine ulaşacağının tahmin edildiğini kaydetti.
    
Konferans açış konuşmalarının ardından ''Demir Çelik Strateji Belgesi ve Sektörel Yansımaları'' ve ''Türkiye Sanayisine Sektörel Bakış: Demir Çelik Sektörü'' konulu oturumlarla devam etti.

ETİKETLER: ekonomi kurum
http://www.yapi.com.tr/haberler/turk-sanayisine-sektorel-bakis-demir-celik-sanayii_91242.html

Read Comment Section
1 Yorum Yorum Yaz
  • Belli bir misyonun şovalyeleri yuvarlak masanın menfati ve straratejisi dışındaki her iş için yarısı mantıklı ve diğer kısmı ezbere muhalefet edebilecek kadar söz sahibidirler dönem dönem. İthalatın artması ve aramalların ithal edilmesi haklı sebebler fakat bu sektör[demir çelik] için tusiad ve devlet son 30 yılda ne yapmıştırki söz ve strateji hakkına sahip olsun. unutulmamalıki türkiyenin lokomotifi demir çelik sektörüdür. YANITLA
1 yorumdan 1 tanesi gösteriliyor. 
Yorumunuzu ekleyin
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!