Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
SONRAKİ HABER: Göründüğü Gibi
BÖLÜM SPONSORU

Bir Zamanlar da Türkler Modaymış...

“17. yüzyıl Avrupa’sında Türk imajı” sergisi, dönemin yaşam biçimini gözler önüne seriyor. Eserlerin çoğu Fransız ressam George de la Chapelle'in gravürlerinden esinlenerek tuvale taşınırken, bazıları da Avrupalı sefirlerin Osmanlı kıyafetleriyle verdikleri pozlardan oluşuyor.

Zaman

Sergiler

Bir Zamanlar da Türkler Modaymış...
BAŞLANGIÇ TARİHİ: 13 Temmuz 2005
BİTİŞ TARİHİ: 9 Ekim 2005
+ Ajandama Ekle

17. yüzyıl Avrupa’sında Türk imajı” sergisi, dönemin yaşam biçimini gözler önüne seriyor. Eserlerin çoğu Fransız ressam George de la Chapelle'in gravürlerinden esinlenerek tuvale taşınırken, bazıları da Avrupalı sefirlerin Osmanlı kıyafetleriyle verdikleri pozlardan oluşuyor.

Bazı sanat eserleri, uzun bir süre ortalıkta görünmese de, vakti gelince, ortaya çıkıp insanlığın zengin birikimine ekleniyor. Üstelik daha da kıymetlenmiş olarak. Tıpkı, 17. yüzyılda tuvallere aktarılmış eserlerden oluşan “Turquerie” koleksiyonu gibi. Koleksiyonun 92 parçası, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde dün açılan bir sergiyle sanatseverlerin beğenisine sunuldu. “17. Yüzyıl Avrupa’sında Türk İmajı” başlıklı sergi, Osmanlı-Avrupa ilişkilerini ve siyasi olayların sanata yansımasını irdelemeyi amaçlıyor. Sergide, o ünlü ‘Türk korkusu’nun, Avrupalıların savaşlardan sonra kendi yurtlarında Türk kıyafetine bürünerek yaptırdıkları portrelerin, hediye veya ticaret yolu ile Osmanlı’dan edinilmiş malzemelerin Avrupa sosyal yaşamında oynadığı rol gözler önüne seriliyor.

1992’de Slovenya’nın Pruj şehrinde Sloven ve Avusturyalı uzmanların Turquerie koleksiyonu ile ilgili düzenledikleri “Doğu ile Batı’nın Karşılaşması” sergisiyle gündeme gelen eserleri araştıran Dr. Maximilian Grothaus, koleksiyonu, türünün Avrupa’daki en kapsamlı örneği olarak tanımlıyor. Geçmişte kalan; ama unutulmayan bu sergi, Slovenya’daki Pruj Müzesi, Arşivi ve Kütüphanesi’nden, Koper Müzesi’nden ve Hırvatistan’daki Porec Müzesi’nden gelerek bize ulaşmış. Bazısı son derece gerçekçi, bazısı egzotik öğelere bürünmüş olan tablolar, Türk gibi görünmenin moda olduğu yüzyıllara götürüyor sanatseverleri. İngiltere ve Türkiye’deki özel koleksiyonlardan da parçaların yer aldığı sergide 92 yağlıboya portre, panorama ve gravür yer alıyor.

Barış anlaşmaları için Osmanlı topraklarına gönderilen sefaret heyetlerinde yer alan ressamların ayrıntılı gözlemlerinden kağıt ve tuvale yansıyan çizgiler, Avrupa’da resimden edebiyata, müzikten mimariye uzanan yeni bir akım başlatmış. Bu moda en çok, Osmanlı’nın Doğu Avrupa’daki varlığından etkilenen Kutsal Roma Germen İmparatorluğu’ndaki Habsburg nüfuz bölgesinde iz bırakmış. Yoğun biçimde resim sanatına yansıyan bu akım sonucunda ortaya çıkan eserler defalarca kopyalanarak, Avrupa’nın seçkin saray ve şatolarını süslemiş.

“Koleksiyonun bizlerle buluşmasını Dışışleri Bakanlığı’mızın Slovenya Cumhuriyeti ile imzaladığı ikili kültür anlaşmasına borçluyuz.” diyen Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü ve serginin küratörü Dr. Nazan Ölçer, İstanbul’un Avrupalı sanatçılara esin kaynağı olan yönlerini çıkış noktası olarak belirlemiş. Ölçer, “Tarih, savaş olsun barış olsun buluşmalarla dolu. Resimlere baktığımızda hem korku hem de merak görüyoruz. Yani Avrupalılar bizden hem ürküyor hem de vazgeçemiyorlar.” şeklinde ifade ediyor düşüncelerini. Sergiyi yeni yapılan galerilerde tanıtmaktan duyduğu mutluluğu dile getiren Güler Sabancı ise “Böylece eserler görkemlerinden bir şey kaybetmeyecek.” şeklinde konuşuyor. Slovenya kültür bakanını temsilen gelen Kültürel Miras Genel Müdürü Prof. Dr. Damjan Prelovsek de ülkesi ile Türkiye arasındaki işbirliği için bu serginin ilk adım olduğu görüşünde. Prof. Dr. Prelovsek, “Tarihimizle ilgili olarak Türkler hakkında pek iyi bir izlenime sahip değildik; ama bu durum değişti. Türkiye çok hızlı gelişiyor. Umarım çok yakında Avrupa Birliği’nde (AB) yan yana oluruz. Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyoruz.’’ diyor.

Koleksiyondaki resimlerin kültürel ve tarihî önemine karşılık sanatsal yanlarının güçsüz olduğu söylenebilir. Resimlerde yetenekli sanatçıların fırça darbelerini görmüyoruz. İyi düşünülmüş kompozisyonlar, büyülü renkler, etkili hareketler ya da güçlü ifadeler beklemek, hayal kırıklığına yol açabilir. Sergideki, Vurberk Şatosu’nun İstirya’da bilinmeyen bir atölyeye ısmarlayarak yaptırdığı resimlerin hepsi imzasız. Eserler Fransız ressam George de la Chapelle’in “Recveul de Divers Portraits...” adı altında toplanmış bir dizi gravüründen yola çıkılarak yapılmış. Türk korkusunun yoğun olduğu bir dönemde aşkla nefreti, hayranlıkla korkuyu bir arada işleyen eserler, 17. yüzyılın esintisini günümüze taşıyor. Sergi, 9 Ekim tarihine kadar görülebilir.

http://www.yapi.com.tr/etkinlikler/bir-zamanlar-da-turkler-modaymis-_30238.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!