ocaman jiplerin, dev otoyolların, üretimin, tüketimin, fabrikaların,
zenginliğin, enerji sarfiyatının ülkesi ABD'de yeşil hayat adına neler oluyor?
Kyoto anlaşmasında imzası olmayan ABD, yeni uluslararası anlaşmaları imzalayacak
mı?
Senato’nun gündemindeki yeşil politikalardan, askerlerin iklim
değişikliğine nasıl baktığına, yenilenebilir enerjilerden havadaki karbon
miktarını nasıl ölçtüklerine kadar ABD'de yeşile dair yapılan ve yapılamayanları
Heves Atasoy üst düzey yetkililere sordu...
Başkan
Obama'nın seçildiği gün, NTV Yeşil Ekran'da yeni ABD yönetiminin çevre
vaadlerini konuşmuştuk. Çevreciler çok ümitliydi. Şu günlerde ise Obama
ekibinin iklim yasası taslağı iyice netleşmiş olsa da, taslağın ne zaman
Kongre’den geçebileceği tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Önce sağlık
reformu Kongre’nin bir numaralı maddesi oldu, şimdi de göçmenlik yasası çevrenin
önüne geçmiş durumda. Peki tüm dünyayı da etkileyecek çevre yasası ABD
Kongresi’nden ne zaman geçebilecek? Burada hangi yasalardan bahsediyoruz?
Ve Obama yönetimi bu çevre yasalarını Amerikan Kongresi'nden geçirebilirse,
hepimizin hayatında neler değişecek?
"OBAMA'NIN İKLİM
BAŞMÜZAKERECİSİ HERŞEYE RAĞMEN UMUTLU VE KARARLI"
Başkan Barack Obama'nın
siyasi gündeminde iklim değişikliği ile mücadelenin önemli bir payı var. Bugüne
değin Cumhuriyetçi kanadın yoğun muhalefeti nedeniyle iklim tasarısı ardı ardına
ertelenmek zorunda kaldı. Obama yönetimi, bir yandan çevre kurmayları ile
birlikte muhalifleri yeşil politiklara ikna etmeye, diğer yandan halkın ilgisini
yüksek tutmaya çalışıyor. ABD hükümetinin uzun zamandır beklenen iklim
değişikliği tasarısı açıklandı, fakat gözlemciler Kongre'de zorlu bir
mücadeleyle karşılaşacağını söylüyorlar. Senatör John Kerry ve Joe Lieberman
tarafından desteklenen yasa tasarısı 2020 yılına değin ABD'nin atmosfere saldığı
karbon gazını yüzde 17 oranında düşürmeyi hedefliyor.
Tasarı ağırlıklı
olarak sınırla-pazarla (cap and trade) sistemine dayanıyor. Bu sisteme göre
şirketlerin salabilecekleri karbon oranı kısıtlanıyor, aynı zamanda da karbon
ticaretine de izin veriliyor. Temiz enerji üreteren ve karbon emisyonunu
azaltanların kar etmesi amaçlanıyor. Bu sistemin de bazı yönleri eleştirilse de
şu anda Avrupa’daki iklim politikaların temelini oluşturuyor.
Tabii
şimdi başlıca soru, bu taslakların ne zaman yasalaşabileceği. Çünkü iklim
değişikliği söz konusu olunca uluslararası arenada ABD’nin ne yapacağı da büyük
önem taşıyor.
Başkan Obama’nın Kopenhag’daki baş iklim
müzakerecisi, iklim başdanışmanı Todd Stern’e
sorduk:
-Kopenhag’da ABD’nin baş müzakerecisiydiniz. Bu sene
Birleşmiş Milletler İklim Konferansı Meksika’da Cancun’da yapılacak. Ne
bekliyorsunuz Cancun’dan?
Todd Stern:
Öncelikle Kopenhag’dan aldığımız sonuçları geliştirmeye odaklanmalıyız. Kopenhag
pek çok yönden son derece zorlayıcıydı. Yine de müzakerelerin altı ana konusunda
ilerleme kaydedildi. Müzakereci gruplar arasında ilerleme kaydedildi. Hiçbir
alanda sonuca varılmadı ama epey yol katedildi. Elbette bu altı konu ile ilgili
daha yapılacak çok şey var . Şu anda yapılacak en iyi şey bu konularla ilgili
bir sonuca varmaya konsantre olmak. Şu noktada nihai olarak yasal veya yasal
olmayan bir antlaşma nasıl olur bilemiyorum ama Kopenhag’da temeli atılan
konuları geliştirmeye odaklanmalıyız. Bu sene beklentiler geçen seneye
oranla daha ortak, daha birlik içinde. Meksika’dan pozitif bir sonuçla
çıkacağımız fikrini çalışma arkadaşlarım da paylaşıyorlar. Herşey
sonuçlanmayacak belki ama ilerleme kaydedeceğiz ve görüşmeler kilit olmayacak.
Yine zor olacak ama umarım başaracağız.
-Sizce ilerleme
kaydedilmesi yasal olarak bağlayıcı bir anlaşmaya yapılmasına ne kadar
bağlı?
Todd Stern: Tabii ki burada ilerlemeden
ne kastettiğimiz önemli. Bu konuları ABD içinde bu yıl yeşil yasalar geçse de
geçmese öyle ya da böyle olgunlaştırmalı, geliştirmeli ve devam
ettirmeliyiz. Yasal olarak bağlayıcı bir anlaşma konusunda ise bazı konular çok
hayati. Ve bunlardan bir tanesi bizim ve çok sayıda ülkenin de paylaştığı bir
görüş. Tabii ben burada ABD adına konuşuyorum. Biz konsept olarak tamamen yasal
bir anlaşma için hazırız. Ancak yasal olarak simetrik tabir ettiğimiz bir
anlaşma yapmaya hazırız. Yani biz bağlayıcı bir anlaşma imzaladığımızda, aynı
maddeler Çin ve Hindistan’ı ve diğer belli başlı ülkeleri de yasal olarak
bağlayıcı olmalı. ABD hemen yarın bir seremoni ile kanunları imzalasa bile
bazı ülkelerin yasal olarak bağlayıcı bir anlaşmaya hazır olup olmadıkları
konusunda ciddi soru işaretleri var. Bunları bu süreçte ilerledikçe
öğreneceğiz. Buraya geldiğim ilk günden beri ABD’nin kendi
programını yapması gerektiğini söylüyorum. Başkan zaten yönetimsel adımlarla çok
önemli şeyler yaptı. Sadece yönetimsel de değil, teşvik paketiyle de önemli
adımları atıldı. Teşvik paketi milyarlarca dolarlık yeşil yatırımın ve yeşil
girişimin önü açtı. Amerikan Çevre Koruma Ajansı (EPA) da üstüne düşeni yapıyor.
Başkan Obama bu işe baş koymuş durumda ve birçok cephede ilerliyor. Başından
beri söylediğimiz şu: Tam kapsamlı bir yasal paket yapmak istediklerimizin çok
önemli bir parçası ve en iyi yol. Ve hala bu sene bu işi bitirebilmeyi
ümit ediyoruz, bakalım göreceğiz.
-Halkın desteğinin ve
ilgisinin azalmış olması ve Heritage Vakfı gibi iklim değişikliğinin bir
hikayeden ibaret olduğunu söyleyen kuruluşlar süreci nasıl
etkiliyor?
Todd Stern: Ekonomik kriz
gerçeği başından beri Başkan Obama’nın tüm enerjisini iklim paketine vermesini
güçleştiriyor. İnsanlar daha çok işleri, evleri ve ekonominin durumu ile
ilgileniyor. Bu gibi konuların tehlike altında olması insanları etkiliyor.
Başkan’ın ekonomi takımı bu temel konularda bence büyük gelişmeler kaydetti. Ama
aynı zamanda kriz gerçeği siyasi işleri zorlaştırıyor. Baştan itibaren Obama
ekonomiyi düzeltirken “yeşil konuları bir kenara koyalım” diyebilirdi ama o
bunun tam tersini yaptı ve bir yandan ekonomiyle uğraşırken bir yandan da yeşil
politikaları sürdürdü. Yeşil enerjiler için 80-90 milyar dolarlık destek paketi
ortaya kondu. Kendisi kişisel olarak bu konuya çok odaklanmış durumda. Evet zor,
bu sene yeşil yasaları geçirebilir miyiz bilmiyorum ama Senatör Kerry, Graham ve
Lieberman çok ve etkili çalışıyorlar, yönetimden büyük destek alıyorlar, fakat
son zamanlarda yolumuza engeller çıkıyor, sonuç nasıl olacak bilmiyorum, oyun
kesinlikle bitmedi, nasıl gideceğini göreceğiz.
-Bu süreçte Çin
ile rekabette ABD ne yapıyor?
Todd Stern: Çin
konusundaki perspektifimizi size anlatabilirim. Çin bu tartışmalar içinde çok
önemli bir yere sahip. Çin sadece sera gazları konusunda, ABD’yi geçmekle
kalmadı, aynı zamanda yükselişi devam ediyor. Oysa ABD sera gazlarında
artık düz bir çizgi çiziyor. Gelişmiş ülkelerin hemen hepsi artık aşağı yukarı
düz bir çizgide. Ve Çin açık adımla büyüyor çünkü çok başarılı bir ekonomileri
var. Bunu takdir ediyorum ama iklim değişikliği konusunda hedefimiz her ne ise,
dünyanın ısısını iki derece düşürmek de olsa, başka bir ölçüt de olsa, Çin bu
işe baş koymadan netice alınamaz. Benim Çin ile ilgili görüşüm şöyle:
İçişlerinde işi ciddiye alıyorlar ve çok yoğun ve etkili bir şekilde yeşil
enerjilerle ilgili çalışma yapıyorlar. Fakat uluslararası alanda onlara bir
kısıtlama olarak görülebilecek anlaşmalardan uzak durma eğilimdeler. Bunu
söyledikten sonra, diğer yandan Çin ve diğer ülkelerle gerçek bir ilerleme
kaydedildiğini de söylemeliyim. Çin’in attığı pozitif adımlardan dolayı takdir
ediyorum. Umarım bunları daha ileriye taşıyabiliriz. Çin sadece içişlerinde
değil uluslararası alanda da sera gazlarını azaltma konusunda bazı adımlar attı.
Uygulamalarının biraz olsun uluslararası denetlemeye açmayı kabul etti. Bu
denetlemenin nasıl yapılacağı bu sene geliştirilecek konulardan biri ama bu
önemli ve pozitif bir adım.
|