Göbeklitepe adını daha önce duydunuz mu? Sanırım pek
çoğunuzun cevabı “Hayır.” Oysa insanlık tarihinin aydınlatılması açısından son
derece önemli bir yer. Tahminen 14 bin yaşında. Piramitlerden 7 bin yıl eski
yani. Tarihçiler ve arkeologlar “önceden bilinen medeniyet tarihini”
değiştirebilecek ölçüde keşiflerin yapıldığı bir yer olarak tanımlıyor burayı.
Kutsal kitaplara atıfta bulunarak “Garden of Eden” (Cennet
Bahçesi) benzetmesi yapan uzmanlar bile var. Gerek ortaya çıkartılan
tapınakların şekli-büyüklüğü gerekse göçebe toplulukların yerleşik yaşama tarımı
öğrenerek geçtiği tezini çürütme iddiasıyla dünyada da çok ses getiren bir yer.
Burası nerede biliyor musunuz? Türkiye’de, Şanlıurfa’nın 15 kilometre
kuzeydoğusunda.
Gelelim ekonomi sayfasında bunları neden yazdığıma... Kültür sanat alanında
özellikle son beş yıldır her geçen gün profilini yükselten bir şirket var:
Borusan Holding. Geçtiğimiz haftalarda Efes
Vakfı’nın kuruluşunda öncülük yaptılar. Cumartesi günü de
Kapadokya’da yine bu grubun desteğiyle Andrew
Rogers’ın “uzaydan görülebilen heykellerinin” tanıtımı gerçekleşti.
Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kocabıyık,
“Göreceksiniz Kapadokya’nın ünü dünyaya daha fazla yayılacak” dedi.
Efes için de Kapadokya için de yapılanlar çok önemli. Ancak... Adı geçen iki
yer de Türkiye’nin en “bilinen” tarihi-turistik bölgeleri. Turistlerin müze ve
ören yerleri ziyaret sayısına baktığınızda her iki alan da her zaman ilk üçte
yer alır. Keşke Borusan da Türk iş dünyasının önde gelen şirketleri de
desteklerini “ülkenin bilinmeyen cevherlerine de “ yöneltebilseler...
Koç’un Geyre Vakfı örneği
Üniversite eğitimimde “arkeoloji ve sanat tarihi” ağırlığımı bilen öğretim
üyesi arkadaşlarımdan biri dün beni aradı. Protohistorya ve Ön Asya
Arkeolojisi’nden Doçent Şevket Dönmez. Amasya’da Oluz
Höyük’ü kazıyor. Burası Perslerin satraplık merkezi. Şevket diyor ki:
Göbeklitepe, Oluz Höyük ve Anadolu’nun daha pek çok yerindeki önemli merkezler.
Buralar bu tip güçlü şirketlerin sponsorluk ve tanıtım desteğine ihtiyaç
duyuyor.”
Şevket bir de hatırlatma yapıyor bana. “Geyre Vakfı’nı mutlaka an, oradaki az
bilineni tanıtım başarısını anlat” diyor. 1986 yılında Koç Holding’in özellikle
Sevgi Gönül’ün büyük emeğiyle kurulmuş bir vakıf burası. Vakıf, o yıllarda
“küçük bir grup meraklının dışında” adı hemen hiç duyulmamış Afrodisias’ın hem
ülkede hem dünyada tanınması, Prof. Dr. Kenan Erim’in
liderliğindeki kazıların desteklenmesi için çok önemli bir misyon üstlenmişti.
Bugün Afrodisias onların sayesinde geniş kitlelerin çok iyi bildiği bir
arkeolojik bölge.
Uzaydan gözükmek
Bitirirken Kapadokya’daki Andrew Rogers’ın çalışmalarından bahsetmek
istiyorum. 2009 yılında Rogers’ın bölgedeki eserlerinin bir kısmını yerinde
görmüştüm. Dünya çapındaki bu sanatçının çalışmalarından etkilenmemek mümkün
değil. Benim favorilerim “Siren” ile “The Gift” çalışmaları. Balon yolculuğunda
mutlaka görüyorsunuz. Burada da anlayamadığım bir detayın altını çizmek
istiyorum. Rogers’ı ünlü yapan çalışmaları “Land Art” yani arazi sanatı olarak
Türkçeleştirilecek bir alanda. Sadece Türkiye’de değil Çin’den Şili’ye 12 ülkede
Kapadokya’da olduğu gibi “yukarıdan baktığınızda görülebilecek eserler”
kazandırmış dünyaya.
Ancak adı geçen ülkelerde eserlerini genelde “çöl” bölgelerinde ya da doğanın
“kendi sanatını” oluşturamadığı yerlerde yaratmış. Oysa Kapadokya belki de
dünyanın en iddialı “doğal sanat alanlarından” birisi. Diyebilirsiniz ki Göreme
Karadağ’daki bir bölge burası. Yine de “uzaydan görünecek eserleri” için acaba
Rogers’a Türkiye’de daha farklı, boş alanlar mı önerilseydi?
|