CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti Genel
Başkan Yardımcısı ve Sakarya Milletvekili Şaban Dişli’yi, "Silivri’de bir
arsanın imar durumunu değiştirme karşılığında 1 milyon dolarlık iş takibi ücreti
talep etmekle" suçladı.
TBMM’de basın toplantısı düzenleyen
Kılıçdaroğlu, "Akademi Ofset A.Ş ile Şaban Dişli arasında imzalandığı ileri
sürülen belgeyi" gazetecilere dağıttı. Anayasanın "Üyelikle bağdaşmayan
işler" başlıklı maddesinde, milletvekillerinin görevleri ile ilgili sınırların
belirlendiğini belirten Kılıçdaroğlu, yine Anayasaya göre, TBMM üyelerinin,
seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün milleti temsil
ettiğini hatırlattı.
Kılıçdaroğlu, milletvekillerinin parayla iş takibi,
ihale dağıtımı yapamayacaklarını, millet adına yaptıklarını söyledikleri işler
için de herhangi bir adla komisyon alamayacaklarını, maddi çıkar elde
edemeyeceklerini vurguladı.
Milletvekilliğini kişisel çıkarları üzerine
inşa edenlerin parlamentoda olmaması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu,
"Ayrıca milletvekilleri belli iş adamlarının, ticari organizasyonların ya da
birilerine olağanüstü avantajlar sağlayan imar değişikliği uygulamalarının
parçası da olamazlar. Eğer bu tür milletvekilleri Parlamentoda görev yapıyorsa,
bu milletvekillerinin içinde bulundukları siyasal partinin, TBMM Başkanının,
sivil toplum kuruluşlarının ve özellikle de halkın sesi, gözü ve kulağı olan
medyanın tepki göstermesi demokrasinin gereğidir" diye konuştu.
Belgesini gösterdi
"AKP’li Şaban Dişli, bir arsa alımı dolayısıyla ’kredi, imar durumu, ticari
alan çalışmaları’ karşılığında kendisine 1 milyon dolar iş takip ücreti
ödenmesini içeren bir belgeye imza almakla suçlanmaktadır" diyen Kılıçdaroğlu,
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yani Sayın Dişli, imar durumunu değiştirmek
karşılığı 1 milyon dolar iş takibi ücreti talep etmiş ve bu talebi ilgili şirket
tarafından yazılı bir protokole bağlanmıştır. Sizlere dağıttığım sözleşme 31
Ağustos 2006 tarihlidir. Sözleşmede taraflardan birisi de AKP Sakarya
Milletvekili Şaban Dişli’dir. Ayrıca, iki de şahit vardır. Arsa, Silivri İlçesi
sınırları içinde olup, E-5 Ana Karayolunun kenarında bulunan 79 Ada ve 6, 7, 8
No’lu parsellerden oluşmaktadır. Arsa düşük yoğunluklu imarlı olarak satın
alındıktan sonra, önce İstanbul Büyükşehir Belediyesinde (02 Nisan 2007
tarihinde) imar planı değiştirilerek, gereği için Silivri Belediyesine
gönderilmiştir. Yapılan değişiklikle otopark alanı emsale dahil olmaktan
çıkarılmış, ticaret alanlarında ise yapı boyutları tümüyle serbest
bırakılmıştır."
CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu, bu değişikliğin 11
Mayıs 2007 tarihinde Silivri Belediye Meclisi toplantısında, CHP’li Meclis
üyeleri Hüseyin Noyan, İlknur Sönmez, Muharrem Aydoğan, Hatice Ayfer Köylü ve
Rauf Berktaş’ın "Ret" oyuna karşılık, AK Parti’lilerin oylarıyla aynen kabul
edildiğini söyledi.
Arsa sahipleri olağanüstü rant sağlamış
Değişikliğin,
arsa sahiplerine olağanüstü rant sağladığını öne süren Kılıçdaroğlu, şu
görüşleri savundu:
"Şimdi soruyorum, bu rantın karşılığı olarak, Sakarya
Milletvekili ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Şaban Dişli iş takipçiliğinin
karşılığı olarak 1 milyon Amerikan Doları aldı mı? Düne kadar fakir fukara,
garip gurebadan söz eden AKP yönetimi ve Sayın Başbakan bu iş takipçiliği
karşısında doğrusunu isterseniz, merak ediyorum, ne yapacak?
İş
takipçiliğinin belgesini sizlere sunuyorum... Bu belge, para karşılığı iş
takipçiliğinin sıradanlaştığının, olağan hale getirildiğinin tipik bir
örneğidir. O kadar ki Sayın Dişli, para karşılığında iş takibi yapacağına
ilişkin bir belgeyi, şahitler huzurunda imzalamaktan kaçınmamaktadır. Bu iş
takibinin artık AKP döneminde meşrulaştığının bir ibret belgesidir. AKP
döneminde artık, iş takibi belgeleri hazırlanmakta, altına Genel Başkan
Yardımcıları imza atmakta, sanki bir banka muamelesi yapılır gibi iş takibi
işlemi yapılmaktadır."
"Kimdir bu Şaban Dişli?" diye de soran
Kılıçdaroğlu, "Dişli, AKP Genel Başkan Yardımcısı ve ekonomi işleri ile ilgili
MYK üyesidir. Bu belge Sayın Dişli’nin ekonomiden, kendi ekonomisini anladığını
göstermektedir" dedi.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın,
"temiz eller" söylemine bir anlam veremediklerini ifade ederek, "Çünkü temiz
eller, temiz politikacılar sayesinde hayata geçirilir. Bu belgenin altına imza
atanların elleri temiz olamaz, bunları partilerinde himaye edenlerin de elleri
ve vicdanları temiz olamaz" diye konuştu. CHP’li Kılıçdaroğlu tarafından
dağıtılan belgede AK Parti’li Dişli, Akademi Ofset A.Ş adına Mehmet Karasu ve
şahit Aziz Sezginer ve şahit Mehmet Solak’ın imzaları
bulunuyor.
Şaban Dişli: Önce belgeyi göreyim,
sonra konuşuruz
Şaban Dişli, CHP Grup Başkanvekili Kemal
Kılıçdaroğlu’nun, kendisi hakkında iş takibi yaptığı ve 1 milyon dolar rüşvet
aldığı iddialarına, “İlk defa duyuyorumö diye yanıt verdi. AKP’li Dişli, ANKA’ya
yaptığı açıklamada, “Söz konusu iddia edilen belgeyi görmedim. Hakkımda ne iddia
edildiğini de bilmiyorum. Sözü edilen belgeyi gördükten sonra konuşuruz"
dedi.
Cumhurbaşkanı ve başbakanın tatilleri
CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin, "Sayın Cumhurbaşkanı ve
Başbakanın bir işadamının yatı ve otelinde tatil yapmasını nasıl
değerlendiriyorsunuz?" sorusuna ise şu karşılığı verdi:
"Türkiye adına
bir ayıp olarak değerlendiriyorum. Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan elbette
tatil yapacaklardır. Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Başbakan’ın aynı işadamının
biri otelinde, diğeri de yatında tatil yapması doğru değil. Sayın Cumhurbaşkanı
elbette ki tatil yapacaktır. Sayın Cumhurbaşkanı uçağa bindiği gibi yata da
binebilir. Ama nasıl uçağını Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti alıyorsa,
Cumhurbaşkanına Türkiye Cumhuriyeti yat da alır. Eğer arzu ediyorlarsa bununla
ilgili düzenlemeyi getirirler, süratli bir şekilde parlamentodan geçiririz.
İşadamlarının yatlarında, katlarında, otellerinde tatil yapıyorlar, bir de
bunlar halk adamı geçiniyorlar. Hangi halk adamı 7 yıldızlı otellerde tatil
yapıyor? Hangi halk adamı, birilerinin yatlarında tatil yapıyor? Halk adamı
söyleminin arkasına sığınıp yurttaşların birikimlerini bir başka şekilde
kullananları toplumun affetmemesi lazım. Çünkü o yatlarda gezilen masraf bizim
vergilerimizden düşüyor. Herhalde Sayın Cumhurbaşkanı’nın bunu çok iyi bilmesi
lazım. Sayın Cumhurbaşkanı arzu ediyorsa ’Bu masrafları kim nasıl karşılıyor?’
diye yazar Şükrü Kızılot’a da sorabilir."
|