Kayseri sınırları içinde yer alan Kültepe,
Anadolu'da 5 bin yıl öncesine giden bir geçmişin izlerini taşıyor. Anadolu'da
yazının ilk bulunduğu yer olan bölge, Anadolu tarihinin de başladığı yer olarak
biliniyor. Bir höyük ve onu çevreleyen aşağı şehirden oluşan Kültepe'de 1948'den
bu yana kazı çalışmaları aralıklarla devam ediyor. Beş ayrı kültür çağına ait 18
yapı katının saptandığı bölgede, en erken yerleşim Eski Tunç Çağı ile
tarihleniyor. Buluntular arasında ise M.Ö. 2000 yıllarında yaşayan ve bölgede
ticaret yapan Asurlular'a ait çivi yazılı tabletler yer alıyor. Kültepe''nin bir
diğer özelliği ise bugünkü ticaret odası benzeri bir oluşumun burada yer alıyor
olması. "Bit Karim" adını taşıyan oluşum, Anadolu'daki ilk ticaret odası olma
özelliğini taşıyor. Bugüne kadar 24 bin adet çivi yazılı tablet ve 50 bin
arkeolojik ve filolojik eserin ortaya çıkarıldığı Kültepe'de son günlerde
çalışmalarına başlanan bir proje ile tüm verilerle dijital bir havuza
oluşturulması planlanıyor. Proje, 3 senede yapılan çalışmaları 1 ay gibi bir
zamana indirgerken, dijital canladırmalara da kaynaklık edecek.
Biz de Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi
Öğretim Üyesi ve Kültepe Kazısı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu ile
Kültepe'yi, önemini ve yeni projeyi konuştuk.
Kültepe'yi bize biraz anlatır mısınız? Diğer eski
yerleşim bölgelerine göre önemi nedir?
Anadolu'da ilk ticaret odasının kurulduğu ve ilk ticari
belgelerin kullanıldığı bir yer Kültepe. Kaniş ve Karum'da yapılan kazılarda,
bölgenin tarihinin günümüzden 5 bin yıl öncesine kadar gittiği görülüyor.
Anadolu'nun bu süreç içinde geçirdiği tarihsel, ekonomik veya kültürel aşamalar
ülkemizdeki diğer höyüklerden veya yerleşim yerlerinden de takip edilebiliyor
ancak milattan önce 2 binin ilk çeyreğine ait bilgiler, başka bir merkezde
karşımıza çıkmıyor. Kültepe, Anadolu tarihinin başladığı yer olarak olarak kabul
ediliyor. Bu özelliği ile de tüm arkeoloji literatüründe yerini almış durumda.
Bugüne kadar, Kültepe'de yaklaşık 25 bin çivi yazılı belge keşfedildi. Bu
belgeler, başında milattan önce 2 binin ilk çeyreğinde, Anadolu'da yerel
krallıkların olduğunu ve bunlar arasında da en büyükleri ve en güçlüleri
arasında olan Kaniş Krallığı'nın idare merkezinin burada olduğunu gösteriyor.
Milattan önce 2 binin başlarından itibaren Assurlu tüccarlar, Anadolu'nun zengin
maden varlığı ile doğal kaynaklardan yararlanarak, ticaret yapmak amacıyla kuş
uçumu bin kilometre uzağındaki Kuzey Mezopotamya'da bulunan Asur'daki gelişmiş
ticaret sisteminin de desteğini alarak, Kaniş'e gelmeye başlamışlar. Kaniş ve
Karum Kültepe-Kaniş Örenyeri de, 550 metre çapında, 20 metre yüksekliğinde bir
höyük ve onu çevreleyen yaklaşık 2-2,5 km çapındaki bir aşağı şehirden oluşuyor
ve höyükteki yerleşim Eski Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı (Asur Ticaret Kolonileri
Çağı), Demir Devri, Hellenistik ve Roma dönemlerini içeren kültür katmanlarına
sahip bir alan.
Bugüne kadar yapılan kazılarda ortaya çıkan bulgular
neler?
Höyük kazılarında Asur Ticaret Kolonileri Çağı'nın anıtsal
yapıları, saray ve mabetler açığa çıkartılmış durumda. Burada milattan önce 2
binin ilk çeyreğine tarihlenen ve ana toprağa kadar kalınlaşarak 8 metreyi
bulan dört yapı katı açığa çıkartıldı. Çivi yazılı belgeler,
üstten aşağıya doğru, 1'inci ve 2'nci yapı katlarında bulundu ve bu tabakalarda
belgelerin çağdaşları olan saraylar da açığa çıkarıldı. Keşfedilen belgeler, MÖ
1970-740 yılları arasında Anadolu, Mezopotamya ve Kuzey Suriye arasında ticaret
aracılığı ile oluşan kültür ilişkilerinin aydınlatılmasını sağladı.
Kültepe'de bugünkü ticaret odası benzeri bir
yapılanmadan sözediliyor. Bu konuda bilgi verir misiniz?
Eldeki bulgular, Kültepe'de geçmişi yaklaşık 4 bin yıla dayanan
ve factoring benzeri işlemlerin de yapıldığı bir ticaret odasının varlığına
işaret ediyor. M.Ö. 1900`lü yıllarda; bugünkü Irak'tan gelen Asurlu tüccarların,
Kayseri'nin 6 kilometre kuzeydoğusundaki Kültepe'de kurdukları koloni
merkezinde, ticaret sisteminin en önemli kurumu olan ve günümüzdeki "ticaret
odası"nın işlevini gören "bit karim"in (beyt karim, karum/liman evi) varlığı,
burada keşfedilen çivi yazılı tabletlerden biliniyordu. "Bit karim" tüccarların
kendi katılım paylarını ödeyerek oluşturduğu bir kurum. Üzerinde ticari
bilgilerin yer aldığı binlerce tablet arşiv odalarında saklanmış durumda.
Tabletlerde kille kapatılarak zarf haline getirilme ve üstlerine de balmumu ile
mühürlenme şeklinde bir saklama sistemi kullanılmış. Borç vesikalarının
özetlendiği tabletler de yapılmış.
Kazı Başkanı olarak Kültepe ile ilgili olarak
yaşadığınız sıkıntılar neler ? Verilerin dijital bir havuza geçirilmesi projesi
nasıl ortaya çıktı?
Ben 2005 yılında kazı başkanlığına geçtim. Sıkıntımız hep
Kültepe'yi yeterince anlatamamak oldu. Öncelikle bizim 60 yıldır yapılan
kazılardaki verileri yönetmeye ihtiyacımız vardı. Elimizdekilerin tam olarak
belirlenmesi ve ondan sonra da onları yönetecek hale getirmemiz gerekiyordu.
Bizim şu ana kadar maalesef manuel ortamda tutulmuş bilgilerimiz vardı. Bu
ortamda da elimizdeki veriye ulaşmak kimi zaman sıkıntı yaratıyordu. Biz veriye
ulaşamadığımız için elimizde ne olduğunu da bilmiyorduk. 50 bine yakın eser
müzelerde korunuyor ancak hangisi nerede, onları takip etmek de uzun soluklu bir
kazı olmasının etkisi ile güçleşiyordu. Biz mevcut veriyi üzerinde
çalışılabilir, okunabilir ve istendiği zaman kullanılabilir bir hale getirmek
istedik. Bu noktada döküman yönetimi hizmetleri sunan Doxoft ile yapılan bir
Sosyal Sorumluluk Projesi bizim isteklerimiz karşıladı.
Proje kapsamında neler yapılıyor? Elde edilen kazanımlar
neler olacak?
Elimizde bulunan yaklaşık 50 bin arkeolojik ve filolojik eserin
12 bin tanesini biz kendimiz çalışarak ancak 3 senede elektronik ortama
aktarabildik. Doxoft, bu proje kapsamında bize mevcut bilgilerin dijital ortama
aktarılması için destek verdi. Onların bizim için önerdikleri sistemle 3 senede
yapılan iş bir ayda bitecek. Dolayısıyla bu sistem bizim can damarımız. Bilgiye
ulaşmamız için bir can damarı. Akademik anlamda bu bilgilere ulaşmak bizim için
hayati önem taşıyor ve oluşan elektronik bilgi havuzundan herkes
yararlanabilecek. Projenin önemli bir diğer noktası ise sadece envanter
boyutunda kalmaması. Proje aynı zamanda dijital canlandırmalara da kaynaklık
edecek. Çünkü envanter yapılırken sadece işlenmemiş word dokümanı şeklinde bir
kayıt olmayacak, fotoğrafı da çekilecek. Üç boyutlu taranarak direkt olarak
envanter sistemine aktarıldığında sanal ortamda bu eserlere görme, dokunma ya da
sanal bir müze oluşturma şansına sahip olacağız. Eğer 3 boyutlu tarama sistemini
de gerçekleştirirsek, envanter sisteminin içine o da girmiş olacak. Sonraki
aşamada ise Kültepe'nin sanal müzesinden söz
edebileceğiz.
|