Bu aralar kaldırıma park etmiş arabaların üzerinde “çek
arabanı” yazan bir kâğıt görürseniz şaşırmayın. Bu kâğıtlar şehrin asıl
sahipleri yayaların haklarını bir şekilde gasp eden arabaları uyarmak için
kullanılıyor. Kâğıtların bir yüzünde çek arabanı bir yüzünde “Sayın sürücü,
yolları sokakları elimden aldın. Tüm şehir zaten senin. Hakkıma saygı göster.
Lütfen arabanı çek! Burası benim” yazıyor. İmza: “Bir yaya.”
2008’de kurulan Yaya Derneği’nin protesto amaçlı başlattığı
“Çek Arabanı” kampanyası, derneğin en büyük hedefi olan yayalara haklarını
hatırlatmak için. Dernekten Barış Andırınlı’yla Türkiye’de yaya
haklarını ve algısını konuştuk. Yurtdışında bu tip derneklerin 1930’larda
kurulmuş olmasına karşın kendilerinden önce Türkiye’de yaya haklarına odaklanmış
bir oluşum olmaması şaşırtmış aslında onları. “Türkiye’deki kalabalığa, trafiğe
baksanız burada yıllardır var sanırsınız. Aksine yaya haklarını koruyan,
yürümeyi özendirici, yürümenin önündeki engelleri kaldırmak için çalışan bir
dernek yok” diyor.
Avrupa Parlamentosu’nun kabul ettiği yaya hakları
bildirgesinde yayaların hakları kesin bir şekilde belirleniyor. Bildirgenin ilk
dikkat çektiği nokta şehirlerin yayalara göre planlanması gerektiği. Diğerleri
ise bilinen ancak uygulanmayan kurallar. Kaldırımların, yaya geçitlerinin
yayalara ait oluşu, motorlu taşıtların şehir trafiğine girişlerinin
kısıtlanması, toplu taşıma trafiğinin artmasının gerekliliği gibi. Andırınlı
bildirgenin, üst geçitleri yayaları şehirden soyutlamak saydığı için üst
geçitlere dahi karşı olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Biz ise üst geçitlere dua
edecek haldeyiz. Otopark yapılınca seviniyoruz arabalar kaldırımlara park
etmeyecek diye ama bir süre sonra hiçbir şey olmamış gibi oluyor. Çünkü şehre
arabaları çekmiş oluyorsunuz bu şekilde. Londra’da şehir merkezine giren
arabalardan belli bir ücret tahsil ediliyor. Bizde ise hâlâ arabalara bağımlılık
var.”
Andırınlı, Türkiye’de önce yaya hakları bilincinin sağlanması gerektiğine
dikkat çekiyor en çok. “Bu işlere başlamadan önce bu kadar büyük bir dönüşüm
gerektiğini bilmiyorduk. Marjinal derneklerle aynı kefeye konduk bir anda. Biz
yürümenin insanlık, çevre için faydalı olduğuna dikkat çekiyoruz.
Sürdürülebilirlik kavramı artık tüm dünyanın önemsediği bir şey. Yürümek kadar
dünyaya faydalı bir şey yok. Fosil yakıt harcamıyorsunuz, çevreyi
kirletmiyorsunuz. Üstelik toplum sağlığı için çok önemli yürümek.”
Çek Arabanı kampanyasının öncelikle bilinç oluşturmak için çalıştığını
hatırlatan Andırınlı, asıl eylemin yine yayalardan beklendiğini söylüyor.
Kabalcı’da kasanın yanından, www.cekarabani.org sitesinden de temin
edilebiliyor ilanlar. Tabii aklınıza daha yaratıcı bir fikir gelirse de
uygulayabilirsiniz.
|