Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick,
bu yıl 59 milyondan fazla insan işini kaybedeceğini, Afrika’nın Sahra altındaki
azgelişmiş bölgelerinde 30 bin ile 50 bin bebeğin ölebileceğini kaydetti.
Küresel ekonomik kriz nedeniyle, insanların işsiz kaldığını, hayatların
mahvolduğunu, kız çocuklarının okula gidemediğini, ev kadınlarının hangi yemek
öğününü kessek diye düşünür hale geldiğini, çocukların kötü beslendiğini ifade
eden Zoellick, “İnsan ilerlemesi denilen şey, artık geri dönüşü olmayacak bir
şekilde geriye doğru gitmeye başladı” dedi.
Zoellick, IMF-Dünya Bankası Guvernörler Kurulu toplantısında
yaptığı konuşmada, mevcut küresel krizin, uluslararası ekonomik düzende yeni bir
arayışı ortaya çıkardığını belirterek, ne tamamıyla eski küresel sistem ve
kurallar ne de devlet ağırlıklı bir sistem değil, mevcut küresel sistemi tamir
ederek, ‘sorumlu bir küreselleşme’ oluşturulması gerektiğini söyledi. Zoellick,
uluslararası kuruluşlar ve ülkelerin de ‘sorumlu bir küreselleşme’ için
çalışması önerisinde bulundu.
‘Başka krizler de olacak’
“‘Tüm insanlar bize küresel krizin bir daha olmasına izin vermeyin’ diye
bağırıyor” şeklinde konuşan Zoellick, krizlerin bir daha olmayacağının bir
garantisi olmadığını ancak, bundan sonra, ekonomilerin güçlendirilebileceğini,
daha güçlü bir kriz telafi sisteminin oluşturulabileceğini söyledi.
“Toparlanmadan bahsediliyor ama yoksulluk hüküm sürüyor” diyen Dünya Bankası
Başkanı, şöyle devam etti: “Şehirlerde, köylerde herkes aynı şeyi söylüyor: Bir
daha bu tür şeyler yaşanmasın. Ama maalesef bu sözü veremiyoruz. Dünyada kriz
yaşanmamasını sağlamamız mümkün değil. Aslında gelecekle ilgili bildiğimiz tek
şey var. O da her zaman başka krizler yaşanacağıdır. Ama gerekli liderlik
işbirliğini oluşturursak, geçmiş krizlerden ders alabiliriz. Acil tedbirleri bir
yana bırakarak kalıcı tedbir almak zorundayız. Bunu bu salonda toplananlar
başaracaklar.”
‘Krizin tohumları eskiden’
Kriz zamanında işbirliğini sürdürmenin zor olmadığını ama uçurumun kenarından
dönüldüğünde işbirliğine devam etmenin de o kadar kolay olmadığını vurgulayan
Zoellick, “Geleceğe bakmadan önce geçmişi anlamamız lazım. Bugünün krizi bir
anda ortaya çıkmadı. Bunun tohumları çok eskilere dayanıyor” şeklinde konuştu.
Dünyada, son 20 yılda büyük bir dönüşümün yaşandığını, Sovyetler Birliği’nin,
Orta ve Doğu Avrupa’da planlı ekonomilerin dağıldığını, Çin’de ve Hindistan’da
ekonomik reformların gerçekleştirildiğini, Doğu Asya’da ihracata dayalı büyüme
stratejisinin dünya ekonomisinde büyük dönüşümü sağladığını kaydeden Zoellick,
bu dönüşümün büyük ekonomik fırsatları beraberinde getirdiğini ifade etti.
Zoellick, şunları kaydetti:
‘Sistem zorlanıyordu’
“Ama 20’nci yüzyılın son 10 yılında uluslararası ekonomik sistem zorlanmaya
başladı. Ufacık yamalar ile geçiştirildi. Ama bunlar kalıcı olmadı. Bugünün
sorunları dönemde getirilen veya getirilmeyen tepkiler ve tedbirler nedeniyle
ortaya çıktı. 90’lı yılların sonunda ortaya çıkan mali krize kalıcı çözümler
getirilemedi. Asya’da yaşanan finansal kriz sonrasında getirilen tedbirleri
yapanlar bir daha asla küreselleşmeye kapılmayacakları sözü verdiler
kendilerine... Birçoğu döviz rezervlerini yöneterek çok büyük havuzlar
oluşturdu. Bu nedenle küresel ekonomide çeşitli dengesizlikler oldu.
Ama büyüme iyi olduğu için bunlar görmezden gelindi. Merkez Bankaları yeni
ekonomideki riskleri doğru bir şekilde karşılayamadı ve 1980’lerde ürün fiyatı
enflasyonlarını bir şekilde kontrol altına aldı ama bir şekilde fiyatlardaki
balonları bir türlü anlayamadılar ve reel politikalarını gerekli bir şekilde
yönetemediler. Reel ekonomiye hasar geleceğini düşünemediler. Ekonomiye,
üretime, tüketime bir zarar geleceğini düşünemediler. Düzenleyici, denetleyici
kuruluşlar artık gerçekten kopmuş durumdaydılar. Bütün bu dersleri alıyoruz ve
aldık. Geleceğe yönelik daha akıllaca hareket etmemiz gerekiyor.”
‘Eski düzen bitti’
Dünyanın büyük ekonomileri ABD ve Japonya’nın da değişen ekonomik sisteme
uygun bir yapılanma içine girmelerinin gerekeceğini, geleceklerinin bu değişime
bağlı olacağını belirten Dünya Bankası Başkanı Zoellick, “Eski düzen bitti,
şimdi vakit kaybetmeden, yeni normal büyüme ve sorumlu küreselleşmeyi sağlayacak
kurumları yürürlüğe sokabiliriz” şeklinde konuştu. Robert Zoellick, sorumlu bir
küreselleşme oluşturmak için gelişmekte olan ülkelerin bir çözüm olarak
tanınması gerektiğini kaydetti. Zoellick, G20’nin, küresel sorunların çözümünde
‘yönlendirme grubu’ gibi çalışması gerektiğini de ifade etti. Sorumlu
Küreselleşmede atılacak ikinci adımın, liderlerin, dengeli küresel ekonominin
ihtiyaçlarını dikkate alan çok kutuplu bir ekonomik büyümeyi sağlamaları olarak
sıralayan Zoellick, liderlerin, sürdürülebilir bir büyümeyi de taahhüt etmeleri
gerektiğini söyledi.
DB’nin yeni rolü
Dünya Bankası’nın yeni rolüne de değinen Zoellick, güçlü bir sermayeye sahip
bir Dünya Bankası’nın, küreselleşme, kalkınma ve mali krizlerin yaratacağı
sorunlarla mücadele etmede öncü bir rol oynayacağını vurguladı. Bankanın kriz
sonrasındaki rollerinden ilkinin, geleneksel finansman yollarının yanı sıra
yenilikçi bir kalkınma finansmanı olacağını belirten Zoellick, ikinci rolünün
bilgi teknolojilerinin desteklenmesi, üçüncüsünün de kamu mallarının ülkelerde
desteklenmesi olabileceğini anlattı. Zoellick, dördüncü rolün de gelecekteki
krizlerin zararlarını telafi etmek olabileceğini söyledi. Robert Zoellick, kredi
miktarı devamlı artış gösteren Dünya Bankası’nın, reform süreciyle, etkinliği ve
şeffaflığını daha da geliştireceğini ifade etti. Dünya Bankası’nda, gelişmekte
olan ülkelerin oy hakkını artırma çalışmalarına da değinen Zoellick, gelişmekte
olan ülkelerin, kotalarının yüzde 3 oranında artırılmasıyla, banka içindeki
toplam oy haklarının yüzde 47’ye çıkacağını, ancak bunun zaman içinde yüzde
50’nin üstüne çıkarılabileceğini söyledi.
‘Hasarı kontrol etmeliyiz’
Robert Zoellick, küreselleşmenin getirdiği hasarları mümkün olduğu kadar
kontrol etmeleri gerektiğini belirtti. Zoellick, geleceğe yönelik daha akıllıca
hareket edilmesi gerektiğini, yaşanan krizin, dünyadaki ekonominin manzarasının
değiştiğini bir kez daha gösterdiğini ifade etti. Dünya Bankası Başkanı
Zoellick, bugün Çin’in, dünyanın en önemli ekonomilerinden biri ve ‘istikrar
unsuru’ olduğunu belirterek, “ABD dayanıklı bir ulus ve gelecekte büyük açıkları
giderip gidermeyeceği, enflasyona yol açmadan toparlanmayı yapıp yapmayacağına
bağlı... Finans sisteminde bir değişiklik yapması gerekiyor. ABD, insanların
değişime ayak uydurmasını sağlamak zorunda...” diye konuştu. Japonya’nın kriz
nedeniyle siyasi çalkantı yaşayan ilk sanayileşmiş ülke olduğunu hatırlatan
Zoellick, Orta ve Doğu Avrupa ekonomilerinin krizden çok etkilendiğini ve
oradaki sorunların henüz çözülmediğini, Avrupa devletlerinin ise, bütün
tartışmalara karşın bir arada kalmayı başardığını kaydetti.
Hızlı büyüme beklenmiyor
Gelişmekte olan ülkelerin hem bugün hem yarın hem de ondan sonraki yıllarda
çözümün bir parçası, ilerleme ve refahın kaynağı olacağını belirten Zoellick,
G20’nin, bu salonda bulunan ‘G186’ ile bağlantılı çalışması gerektiğini
vurguladı. Zoellick, gelecekte büyümenin hızlanması ve işsizliğin hemen
düşmesinin beklenmediğini ifade ederek, finansa erişemeyen diğer gelişmekte olan
ekonomilerin şu anda küresel toparlanmayı artıramayacağını ancak kredi bulmaları
halinde bunun mümkün olacağını söyledi.
İnsanlık geriye gidiyor
Robert Zoellick, küresel ekonomik kriz nedeniyle insan ilerlemesi denilen
şeyin artık geri dönüşü olmayacak bir şekilde geriye doğru gitmeye başladığını
söyledi. Zoellick, IMF-Dünya Bankası Toplantıları’nın açılışında, Dünya
Bankası’nda 13 yıllık başkanlık yapan Robert MacNamara’yı anarak, MacNamara’nın
bankaya önemli bir enerji getirdiğini, inanılmaz işler başardığını anlatarak,
Dünya Bankası’nın ilk gıda yardımını başkanlığı döneminde başlattığını, tarıma
büyük önem verdiğini ve ilk dünya kalkınma raporunun kendisinin döneminde
hazırlandığını söyledi. MacNamara döneminde başlatılan uluslararası kalkınma ve
yoksullukla mücadele misyonlarını Dünya Bankası’nın sürdürmek istediğini ifade
eden Zoellick, küresel ekonomide bir yıl önce girdikleri ekonomik çalkantı
döneminde, söz konusu çalkantıların tamamen sona erdiğini söyleyemeyeceklerini
belirtti. Kriz nedeniyle bu yıl 59 milyon insanın daha işsiz kalacağını,
önümüzdeki yıl 90 milyon insanın aşırı yoksulluk içinde yaşayacağını kaydeden
Zoellick, bütün bu rakamların altında insanların yaşadığı gerçek hikâyeler
olduğunu ifade ederek örnekler verdi.
1 milyar insan yoksulluk çemberinde
Robert Zoellick, Dünya Bankası’nın, önümüzdeki ilkbahar toplantılarında
gelişmekte olan ülkelere yüzde 3 daha fazla oy vereceğini de anımsatarak,
“Gelişmekte olan ülkeler, önümüzdeki bahar toplantılarında alınacak kararlarda
yüzde 47’lik oy hakkına sahip olacak. Ancak iddialı, hırslı olmaya devam
etmeliyiz. Gelişmekte olan ülkelerin payını yüzde 50’ye çıkarmalıyız” şeklinde
konuştu. Yükselen ülkelerin, kalkınma açısından yoksul ülkelere yardım etmesi
gerektiğini belirten Zoellick, şöyle devam etti: “Yeni bir sisteme ihtiyacımız
var. Ekonomik güçler birer sorumlu paydaş olarak görülmeli. Milyonlarca insan
hâlâ kalkınmanın getirdiği sorunların ceremesini çekiyor. Bu ülkelerin yaşadığı
çeşitli sorunları da mutlaka göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Ağır bir borç
yüküyle ezilmiş ülkelere daha sorumlu davranarak bir el uzatabiliriz. 900 milyon
insan hâlâ temiz sudan yararlanamıyor. 1 milyar insan yoksulluk çemberini bir
türlü kıramıyor.”
‘Kâğıt üstünde aç doyurulmaz’
Pittsburgh’da alınan kararlara da değinen Robert Zoellick, “Kâğıt üzerindeki
vaatler, aç karınlara yemek götüremez ya da toprağa tohum ekemez. Burada açlık
ve kıtlık, Afrika’da yaşanan kuraklık her zaman karşımızda duran tehlikeler...”
dedi. Şu anda finans krizi nedeniyle kalkınma hedeflerinin çok geride kaldığını
belirten Zoellick, hükümetlerin canlandırma paketlerinin, özel sektörde talep,
yatırım ve ticareti artırmaya yönelik olarak verilmesi gerektiğini kaydetti.
Sorumlu bir küreselleşme için sorumlu paydaşlara ihtiyaçları bulunduğunu dile
getiren Zoellick, “Bugün bu krizlerin önceden ne olacağını bilemeyiz. Bir salgın
hastalık, bir doğal afet, bir ekonomik ya da sosyal kriz olabilir” diye
konuştu.
Casino kapitalizmi
Robert Zoellick, ‘kısa vadeli casino kapitalizminden’ uzun vadeli üretken bir
sermaye sistemine geçişin çok önemli olacağını vurgulayarak, zaman içinde
Afrika’ya yapılacak yatırımların neredeyse 1 milyar insanı kapsayan yeni bir
piyasa açacağını ve yeni bir büyüme kaynağı olabileceğini kaydetti. Zoellick,
liderlerin dünyanın sürdürülebilir bir büyümeye kavuşmasını da sağlaması
gerektiğini söyledi.
|