Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Dere Yatağına Ruhsat Vermek, İnsanları Diri Diri Toprağa Gömmek Demek

İki yıl önce tüm ülke susuzluktan kavrulurken, o sel tehlikesine dikkat çekmiş ve "Dere yatağına ev yapmak intihardır" demişti. Meteoroloji ve afet yönetiminde ülkemizin en yetkin ismi Prof. Mikdat Kadıoğlu, bugün haklı çıktığı için çok üzgün...

Vatan Gazetesi
Dere Yatağına Ruhsat Vermek, İnsanları Diri Diri Toprağa Gömmek Demek

br />
Yani hem kuraklık hem sel mi olacak?

Kuraklık ve sel kardeştir. Birisi suyun fazlalığı, diğeri suyun azlığıdır. Suyun fazlası da zarardır, azı da... İkisi bir arada peşpeşe olabilir. Zaten bunlar beraber gelirler. Çok kuraklık olan yerde bir bakarsın aşırı sel de olabilir. Bir yağmur yağar, aşırı sele dönüşür. Mesela Kabe çölün ortasıdır. Ama öyle yağışlar yağar ki, bir de çukur bir yerdir orası tabii, bir bakarsın Kabe göle dönüşür. İnsanlar kayıklarla, hatta yüzerek tavaf ederler... Yani ‘Burada sel olmaz, olsa da bana bir şey olmaz’ türü şeyleri asla düşünmemek gerekir. Sel her yerde olur, ormanda da olur, çölün ortasında da olur, dağın tepesinde de olur...

Siz iki yıl önce 'Dere yatağında ev yapmak intihar' demiştiniz...

Evet. Yıllardır söylüyoruz, kitaplarda yazıyoruz, anlatıyoruz. Atalarımız da söylemiş bunu, 'Tepeye ev yapma yel alır, dereye ev yapma sel alır, 70’inden sonra evlenme el alır' demiş. Yine atalarımız, 'Dibi görünmeyen sudan geçme' demiş... Çünkü sel suyu çamurlu aktığı zaman dibini göremezsiniz. Orada yol var sanırsınız, kendinizi tehlikeye atarsınız. O yol sular tarafından götürülmüştür. Sel suları tehlikelidir. Bir karış sel suyu en güçlü insanı bile taşıyabilir. Tsunami dalgası gibi, sel sularında da çok büyük kuvvet vardır. 60 cm’lik, yani dizimize kadar gelen bir sel suyu otomobilleri taşır. 1 metreyi geçen sel suyu TIR’ları kaldırıp götürür. Yani, 'Sel suyuna gireyim, karşıdan karşıya geçeyim' asla yapılmaması gereken kahramanlıklardır...

Peki selin böylesine tehlikeli olduğunu yöneticiler bilmiyor mu?

Maalesef bütün partiler aynı. Keşke bir parti diğerinden farklı olsa, seçsek de bu problemler çözülse... Zihniyet aynı, sistem aynı, bürokrasi aynı, kanunlar aynı. Değişen bir şey yok, sihirli bir değnek de yok elimizde. Seçmen olarak da yok, yöneticiler olarak da yok. Yani düşünün, bir ton köprü yapılmış zamanında. Köprüler köprüye benzemiyor, menfezler menfez değil, bu kadar para harcanmış buralara, bunları yapanların adı da mühendis. Bunlar da üniversitede okumuş. Bu nasıl bir eğitimdir, bu nasıl bir uygulamadır, nasıl bir kontroldür, anlaşılır gibi değil. Derenin içindeki evler apartmankondu olmuş ve bunların ruhsatı var. Bu insanlara ruhsat verilmiş, sanki iyilik yapılmış. Diri diri toprağa gömmekten farkı yok. En büyük kötülüktür insanların oralarda yerleşmesine müsaade etmek. Kıyılarda, derenin denize döküldüğü deltada, bataklıktır orası, tatil siteleri, villalar yapılmış. Bu yerler insanlara büyük paralarla satılmış. İnsanlar, 'Burada oturulur mu, burası denizin kıyısı, ağzı dememiş.' Vatandaşın da bilinçli olması gerekiyor. Çocuğunun canı, güvenliği için, gidip orada ev almaması gerekiyor. Ya da orada ev yapmasına müsaade etmesi için yerel yönetimlere baskı yapmaması gerekiyor. Denizden, 100 metre geride olması gereken bir yerleşim, denizin içinden 100 metre ileride... Böyle bir şey olamaz. Lebiderya hastalığı var bizde. İşte sana su o zaman. Suyun içinde, suyu gören, denizi gören ev istiyorsan, buyur boyuna kadar su. En pisinden bir su. Akıl mantık almıyor bunu.

Hocam metrekareye 250 kilogram yağış düştü ne demek?

Bir metrekare, yani bir metreye bir metre bir alan düşün, buraya 1 kg. yağış düştü demek, 1 mm. yüksekliğinde yağmur yağmış demek. 10 kilogram yağmur yağsa 10 mm., yani 1 cm yüksekliğinde yağmur yağmış demek... 100 cm, yani 1 metre yüksekliğinde bir yağmur varsa anlayacağız ki, orada metrekareye 1 ton yağmur yağmış...

O zaman 250 kilogram yağmur düştüyse, yükseklik 25 cm.?

Evet. Ve dediğim gibi sel suyu tehlikelidir. Bir karış sel suyu insanları taşır. Dize kadar gelen sel suyu otomobilleri kaldırır. Bir metreden fazla sel suyu TIR’ları kaldırır.

Bu yüzden de temas etmemek gerekiyor?

Asla. Yüksek bir binaya çıkıp orada beklemek gerekiyor. Eğer yoksa ağaçlara ya da araba üstüne... Araba eğer bir yere takılıp kalmışsa tabii. Ama sel sularında, şuradan şuraya geçeyim falan asla yapılmaması gereken şeyler. Bakın Amerika’da selde ölenlerin çoğu arabayla sel sularına girenler. "Dur, geri dön!" diye bir slogan öğretiyorlar insanlara bu yüzden. "Sel sularıyla karşılaştığın zaman dur ve geri dön." Arabam bozuldu, iteyim değil. "Biraz daha zorlayayım, geçeyim" yok. "Dibini görmediğim sudan geçeyim" yok. Bunları kime öğretiyoruz ki biz! Böyle bir şey yok.

"Tabiatın gönlünü almanın tam vakti!"

Adı, konusunda uzman olduğunu tasdikler cinsten; Mikdat. Yani, muktedir, tuttuğunu koparan, elinden her iş gelen... Uzmanlık alanında bu ismi hak ettiği kesin, bir de uyarılarını yetkililere anlatabilse!..

1961 Trabzon-Maçka doğumlu. İstanbul İnşaat Teknik Lisesi’nde Milli Eğitim Bakanlığı’nın bursuyla, parasız yatılı okumuş. İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü mezunu. Yine Milli Eğitim Bakanlığı’nın bursuyla ABD’ye gidip atmosfer bilimleri konusunda Missouri-Columbia Üniversitesi’nde master ve doktora yapmış. Şu anda İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölüm Başkanı ve İTÜ Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü... Aynı zamanda İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM) danışmanı. Ve her ne kadar ’Bir şey danışmıyorlar’ dese de İstanbul Valiliği Afet Yönetim Merkezi danışmanı... Hürriyet Gazetesi Seyahat Eki’nde haftalık yazılar yazıyor. Köşesinin adı ’Havadan Sudan’... Aynı adla Açık Radyo’da da program yapıyor. Bir de kitap yazmış, yine aynı adla, ’Havadan Sudan: Tabiatın Gönlünü Almanın Tam Vakti’... Kitabı hakkında konuşurken; “Sakın umutsuzluğa kapılmayın” diyor önce ve bir kez daha yöneticileri uyarıyor; “Bir gramlık koruyucu önlem, bir kilogramlık müdahaleden daha değerli...” Önlem almak, aynı zamanda tabiatın gönlünü almak ona göre... Doğaya karşı gelmeyeceksin, dere yatağına ev yapmayacaksın, selde telef olmayacaksın!

Sel ailesinin peşini bırakmamış şimdi de o selin peşini bırakmıyor

Küçüklüğünde Dilovası’ndaki evlerinde yaşamış sel felaketini... Tüm aile öylesine etkilenmiş ki, göç etmişler İstanbul’a... Dedeleri de çok önceleri, Sürmene’deyken sele yakalanmış ve Maçka’ya göçmüş... Sel, Kadıoğlu Ailesi’ni takip etmiş, Mikdat Kadıoğlu’nun bugün seli takip etmesi bir rastlantı değil anlayacağınız...

TÜMÜNÜ GÖSTER HABERİN DEVAMI:   1  |   2
http://www.yapi.com.tr/haberler/dere-yatagina-ruhsat-vermek-insanlari-diri-diri-topraga-gommek-demek_72324.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!