Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Doğal Afet Kriterleri Avrupa Birliği Kriterlerinden Daha Acil ve Yaşamsaldır!

BİR KEZ DAHA UYARIYORUZ ! DOĞAL AFET KRİTERLERİ AVRUPA BİRLİĞİ KRİTERLERİNDEN DAHA ACİL VE YAŞAMSALDIR! 17 Ağustos 1999 Kocaeli Depremi üze

Jeoloji Mühendisleri Odası /Büyükkent Şub.



b>BİR KEZ DAHA UYARIYORUZ !
DOĞAL AFET KRİTERLERİ AVRUPA BİRLİĞİ KRİTERLERİNDEN DAHA ACİL VE YAŞAMSALDIR!

17 Ağustos 1999 Kocaeli Depremi üzerinden üç yıl geçti. Beklendi ki, yerbilimcilerin on yıllardır ülkemizin deprem riski konusundaki uyarılarını dikkate almayan siyasal iktidarlar, bu kez felaketten ders çıkartırlar. Yılların ihmal ve rant politikalarıyla kırkbine yakın insanımızın can kaybına ve yirmi milyar dolar maddi zarara neden olan siyasal sorumsuzlar, planlı kentleşme ve güvenli yapılaşmaya yönelik düzenlemeleri acilen gerçekleştirirler. Olmuş ve olası afetlerin yarasını saracak maddi, kurumsal ve hukuksal önlemleri ivedilikle alırlar.
Ancak uzun bir zaman geçmesine karşın, depremzedelerin yaşamsal gereksinimlerini karşılamakta aciz kalan hükümetin geleceğe ilişkin etkin ve kalıcı bir önlemde almadığı açıktır. Bu acı gerçek Ulusal Deprem Konseyi ve Sayıştay raporlarında da dile getirilmiştir.
Ülkemizin Jeolojik konumu nedeniyle coğrafyamızın önemli bir bölümünde olduğu gibi, yirmi milyon insanımızın yaşadığı İstanbul ve çevresini etkileyecek bir yıkıcı depremin pek yakında olduğu biliniyor. Birbiriyle örtüşen birçok senaryoya göre yıkıma uğrayacak 70.000 binanın 30.000 kadarının yassı kadayıf gibi kat kat üst üste yığılacağı öngörülüyor. Yıkıma uğrayacak yapı sayısının 600.000 civarında olacağı tahmin ediliyor. Bu depremde 50.000 insanımızın öleceği, 300.000 kişinin yaralanacağı, 250.000 kişinin işyerleri yıkılacağı için işsiz kalacağı, 400.000 ailenin evsiz kalacağı öngörüsü abartılı bulunmuyor. 50-60 milyar dolarlık bir ekonomik kayıp bekleniyor. Ve ellerimiz bağlı, bekliyoruz maküs kaderimizi. Kaderci bir avuntuyla, "depremle birlikte yaşamaya alışmalıyız" safsatasıyla.
Peki toplumun "huzur ve refahı ... ülküsünden ayrılmayacağına" namus ve şerefi üzerine and içen yasama organı üyeleri, yürütmeden sorumlu bakanlar kurulu ne yapıyor. Birkaç milyar dolar borç alabilmek için ülkemizi sömürgeleştirecek yasaları bir gecede meclisten geçirecek eşsiz bir özveri(!) gösterebiliyorlar. Oysa sadece İstanbulda milyarlarca dolarlık kayba yol açacak, her yıl gayrısafi milli hasılanın %1-3 'ünü harcadığımız doğal afetlerle ilgili yasalar meclisin ve ilgili bakanlıkların tozlu raflarında taslak ya da tasarı olarak bekletiliyor.
Onbeş yılda otuz bin yurttaşımızı "terör" nedeniyle kaybettiğimiz bahanesiyle idam cezasında direnen pek milliyetçi partilerimiz, sadece bir saniyede onbinlerce kişinin öldüğü Kocaeli depreminin sorumluluğundan kolayca sıyrılabiliyorlar. İtibarı iade edilen sözcülerinin deprem sırasında kurduğu şirketleri ve deprem konutlarıyla ilgili işleri sayesinde kısa zamanda trilyonlar kazandığını unutmuşa benziyorlar. İktidarda bulundukları dört yıl boyunca genelde doğal afetler, özelde beklenen İstanbul depremine ilişkin kayda değer hiçbir önlem almayanlar, yasal düzenlemeleri yapmayanlar, insanların sadece doğmakla elde ettikleri ana dilde öğrenim hakkının yasalaşmaması için cansiperane çabaladılar. Bir de IMF ve Dünya Bankasının buyruklarının yasalaşması için!
"Ekonomik kurtuluş için" AB'ye girmek amacıyla "uyum yasalarını" uyumadan, bir çırpıda meclisten geçirenler nedense imar yasasını, afetler yasasını, yerel yönetimler yasasını dört yılda düzenleyemediler. Anlaşılan siyasal iktidarın gözünde sadece gelecek borç krediler var, eurolar var dolarlar var. İnsan yok, çocuklarımız yok, İstanbul'da, Bursa'da, Muş'ta, Tekirdağ'da, Çankırı'da, Adana'da, İzmir'de, Kahramanmaraş'ta, Erzincan'da Denizli'de, Afyon'da, Balıkesir'de, Muğla'da vd. ölmesi, yaralanması, işsiz ve aşsız kalması beklenen canlar yok. İnsan gözden çıkartılmış. Toplum doğal afetler karşısında kaderiyle başbaşa, yapayalnız bırakılmıştır.

Umalım bu aymazlığın altında büyük rant hesapları yatmasın. "Deprem yoksulları vurur" genellemesinden hareket eden fırsatçılar beklenen büyük yıkımı kendileri için bir yatırım olanağı olarak görmesinler. Umalım siyasal iktidarın bu umursamazlığı "ekonominin yeniden canlanması" için, inşaat sektörünün dirilmesi için, yeni vergiler ihdas etmek için, toplumun afet durumundaki itaatkar ruh hali için, çalışanların ekonomik ve sosyal haklarının kısıtlanması için, yeni zamlara meşruiyet sağlamak için, enflasyona gerekçe bulmak için, sağlık hizmetleri piyasasının gelişmesi vb. için, felaketi bir fırsat olarak görmesinden kaynaklanmasın.

Daha şimdiden kimi iş çevrelerinin İstanbul depremine ilişkin bilimsel görüşlerin açıklanmasının turizmi baltaladığı iddiası bu yaklaşımın bir belirtisi olarak görülüyor. İnsan yaşamını önemsemeyen, sadece kar dürtüsüyle hareket eden bu egemen çevrelerin iktidarlar üzerindeki etkisi biliniyor. Ancak onlar açısından korkulacak bir şey yok. Varsıl olanaklarıyla muhtemelen işyerleri, sağlam konutları ve değerli canları zarar görmeyecek. Ekleyelim, ticari çıkarları da. Felaket sonrası rantlarından yararlanacakları mutlak. Ceset torbasından, cenaze levazımatından da yeterince kazanamazlarsa eğer, mezarlık turizminden muhakkak. İstanbul'da inşaa edilecek ve kapısına "Dünyanın En Büyük İhmal ve Sorumsuzluk Mezarlığı" anıtı dikilecek bu mezarlığı dünyanın her yerinden milyonlarca turistin ziyaret edeceği kesin!

SONUÇ OLARAK "DOĞAL AFETLER" KONUSUNDA UZMAN JEOLOJİ MÜHENDİSLERİNİN ÖRGÜTÜ OLARAK TÜM YETKİLİLERİ BİR KEZ DAHA UYARIYORUZ;

Ø Doğa olaylarının afete dönüşmemesi için önlem "afet"ten önce alınmalıdır.

Ø Bunun birinci adımı akla, bilime, plana dayalı kentleşme ve sanayileşmedir.

Ø İkinci adımı mühendislik ilkelerine dayalı güvenli yapılaşmadır.

Ø Tüm bunların toplumsal yaşamda gerçekleşebilmesi için yaptırımlar içeren yasaların düzenlenmesi acil bir zorunluluktur. Bu anlamda imar yasası, afetler yasası, yerel yönetimler yasası aklın ve bilimin ışığında yeniden düzenlenerek meclisten geçirilmelidir.

Ø Güvenli yapılaşmayı kamusal bir hizmet olmaktan çıkartıp, ticari bir meta haline getiren, böylece şirketlerin kar hesaplarına terkeden, uygulamada hiçbir işlevi bulunmayan, Yapı Denetim Yasası yürürlükten kaldırılmalıdır. Yerine merkezi idare, yerel yönetimler ve meslek odalarının eşgüdümlü, ortak kamusal denetimini esas alan bir yasa düzenlenmelidir.

Ø Sadece deprem sonrası oluşan zararları karşılamak üzere ve yeni bir vergi anlayışıyla hazırlanan, bilimsel temele dayanmayan bir bölgelendirmeyi esas alan, "zorunlu deprem sigortası" uygulaması yürürlükten kaldırılmalıdır.

Ø Acilen sadece beklenen "İstanbul Depremi"ne yönelik olarak, kamusal ve özerk ayrı bir örgüt kurulmalıdır. Bu örgüt Sayıştay tarafından düzenli olarak denetlenmeli, karar alma mekanizmalarında meslek odaları, sivil toplum örgütleri yer almalıdır. Bir yasayla kurulacak bu kuruma imar ve planlama yetkileri verilmeli, kat mülkiyeti yasası, imar yasası, borçlar hukuku, istimlak hukuku vb. mevzuatta bu yetkileri etkileyebilecek mevzuat değişiklikleri yapılmalıdır.
Saygılarımızla...

http://www.yapi.com.tr/haberler/dogal-afet-kriterleri-avrupa-birligi-kriterlerinden-daha-acil-ve-yasamsaldir_1455.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!