Kent Sürgünlerinin Seçimi
Belediye seçimleri öncesinde vaatler yine havada uçuşuyor. Kentsel dönüşüm kapsamında, kent emekçilerinin yaşadıkları yerlerden sürgün projelerine karşı çıkan yok neredeyse. Oysa merkezi yönetim kadar belediyeler de bu süreçte etkili bir araç. Kentlerdeki rantı, yerleşimleri, arazi bağlarını belirleyen, artık güç ilişkileri. Sermaye gücünü etkin
/P> Kentsel dönüşüm, siyaset ve dışlanma İktisat dergisi son sayısını “kentsel dönüşüm”e ayırmış. Kentsel dönüşüm kavramı bugünlerde yerel yöneticiler tarafından sık sık kullanılan kavramlardan biri. Bu kullanım biçimi ile sanki yeni bir uygulamadan söz ediliyor. “Oysa bu kavramın, özellikle de bugünkü kullanım biçimiyle, yeni bir yönetim veya planlama biçimi ile bir ilişkisi yok. Yalnızca yatırımcılara engel teşkil eden mülkiyet problemini kamu gücünü kullanarak amaçlarına göre çözmeyi, daha kolay iş görmelerini sağlıyor. Buna bir de ayrıcalık yaratacak bir biçimde imar kısıtlamalarının kaldırılmasını, özel yasalarla mevzuatta boşluklar yaratılmasını eklerseniz, kentsel dönüşüm kavramının daraltılmış bir katılım ile gelişen siyasal iradeye işaret ettiği görülüyor” diyor yazısında Korhan Gümüş. Kentsel dönüşüm sürecinde ayrıca dışlayıcı bir dil de inşa ediliyor. Başbakanın; “gecekondular, kentleri kuşatan bir urdur” ve TOKİ Başkanının da “Türkiye’de terör, uyuşturucu, psikolojik olumsuzluklar, devlete çarpık bakma, eğitimsizlik ve sağlık problemlerinin temelinde gecekondu bölgelerinin bulunduğu; ve bu mahallelerin esrar, eroin, kadın ticareti yapan yanlış insanların mekanları olduğu yönündeki ifadeleri bu eğilimin akla gelen ilk örnekleridir. Şükrü Aslan yazısında çarpıcı örneklerle anlatıyor dışlayıcı dil gelişimini.
|