Kenzo Tange ve Japonya
Glancey’e göre, Tange’nin en iyi binaları 1964 Tokyo Olimpiyatları için hazırladığı ikiz arenalar, Kofu’daki Yamanashi Basın ve Yayın Merkezi(1964-67) ve kariyerinin en başında tasarladığı Hiroşima’daki Barış Parkı ve Merkezi(1949-55). Glancey, geç dönem Tange binalarının ise-Tokyo Valilik Binası(1991), Singapur’daki United Overseas Bankası Plazası(1995) ve Tokyo Dome Hoteli(2000)- büyük ölçeklerine dikkat çekiyor. Ölçek konusunda, Tange'’in şu sözünü hatırlatıyor: “Biz büyük tutarsızlıkların beraber yaşadığı bir dünyada yaşıyoruz:insan ölçeği ve insanüstü ölçek, sağlamlık ve hareketlilik, kalıcılık ve değişim, kimlik ve anonimite, anlaşılabilirlik ve evrensellik. Kendi dünyamızda, günümüz kültürel formları ve sosyal strüktürü üzerinde kararlı bir etkisi olan, teknoloji ve insanın ilişkisinde dinamik bir denge yaratacak bir derinlik olduğunu düşünmeyi istiyorum.” Glancey, Tange’nin Tokyo Üniversitesi’nde asistanlık yaparken kurduğu stüdyodaki Fumihiko Maki, Kisho Kurokawa ve Arata Isozaki gibi isimlere dikkat çekiyor. Glancey, Tange’nin ilk büyük işininin -Hiroşima’nın yeniden planlanması ve merkezinin canlanması- sembolik anlamını vurguluyor. Şehrin merkezine, bombanın düştüğü yere, Tange bir “Barış Merkezi” inşaa ediyor. Glancey’e göre, Tange, bu tasarımda, antik formları, strüktürel teknolojilerle birleştiriyor; geleneksel Haniwa mezarı ve betonarme hiperbolik parabolun birlikteliğini yeni Japonya’nın temsili olarak ortaya koyuyor. Glancey, Tange’yi Le Corbusier ile kıyaslamayı şehir planlaması alanında sürdürüyor. Tange, Le Corbusier’in gerçekleştiremediği Paris planı gibi, 1960’da Tokyo için bütünsel bir planlama geliştiriyor. İlk planlandığı ölçekte gerçekleştirilememiş bu proje, şehrin körfezden denize yapay adalarla, köprülerle, mega strüktürlerle açılımını öngörüyor. Glancey, bu tasarımın, sonrasında İngiltere’de etkili olduğunu ve 1960’ların “Brutalism” akımına kaynak oluşturduğunu vurguluyor. Glancey, Tange’nin en başarılı brutalist binasını Yamanashi Basın ve Yayın Merkezi olarak gösterdikten sonra, bu binayı 20. yüzyıla taşınmış modern bir Samuray Kalesi olarak tanımlarken, Tange’nin binanın içinde yarattığı boşlukların gelişebilir bir mimari sunduğunu belirtiyor. Glancey, bu noktada, Tange’nin gelenek üzerine şu sözlerini aktarıyor: “Geleneğin rolü, kimyasal bir tepkimeyi hızlandıran bir katalizör gibidir, ama sonuçta izi sürülemez. Gelenek, kesinlikle, yaratıcılığa dahil olabilir, ama artık kendi başına yaratıcı olamaz.” Tange, daha sonra şehircilik ölçeğindeki projelerini İtalya’da Catania ve Fiera’da da uygulama imkanı buluyor. Glancey, Tokyo’daki St. Mary Katedrali’ni de yine tarihsel ve günümüz form ve strüktürlerinin bileşkesi olarak yorumluyor. Glancey’e göre, Tange, Japonya dışında- Amerika’da, Singapur’da, Tayvan’da- daha belirgin bir şekilde modern. Tange, Pritzker ile birlikte, RIBA, AIA ve Fransız Mimarlık Akademisi’nin Altın Madalyaları ile ödüllendiriliyor. Tange’nin, 1987’de Pritzker ödül törenindeki konuşması aslında sosyal arayışını ortaya koyuyor: Tange’ye göre, mimarlıkta iletişim ve bilgi toplumuna hizmet edecek bir yeni arayış olması gerekiyor. Bu arayışın temelinde ise üç bileşke görüyor: insani ve duygusal, akıllı teknoloji; ve sosyal- iletişim strüktürü. İlgili Linkler: Jonathan Glancey’nin yazısı Kenzo Tange ile ilgili detaylı bilgi Kenzo Tange’nin Projelerinden Örnekler:
Hiroşima Barış Merkezi (1949-1956)
Akasaka Prince Hoteli, Tokyo, Japonya Fotoğraf: Osamu Murai
Saint Mary Katedrali, Tokyo, Japonya (1963) Fotoğraf: Osamu Murai
Tokyo’nun Yeniden Düzenlenmesi Önerisi, 1960
|
