Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Philip Johnson ve Amerika




Nicolai Ouroussoff, New York Times’da 27 Ocak’da çıkan “Merak ile İlerleyen Beğeni Yapıcısı”-A Tastemaker Propelled by Curiosity- adlı yazısında, Philip Johnson’ın mesleğinin her alanına el attığından bahsediyor. Modern Sanat Müzesi Mimarlık Fakültesi kurucusu olarak, neredeyse tek başına Amerikalı izleyicilere Avrupa Modernist binalarını tanıtmış; Mies van der Rohe’den Frank Gehry’e kadar yeni mimari yeteneklerin destekleyicisi olmuş. Ouroussoff’a göre bunlarla birlikte, Johnson, uzun ve eklektik meslek yaşamında, 20. yüzyıl’ın önemli binalarından bir kaçını oluşturmuş, ki bunlar arasında 1949’da yaptığı “Cam Ev” Amerikan tasarımının başyapıtı olarak sayılabilir. Ouroussoff, “Cam Evi” derisi yüzülmüş geleneksel bir ev olarak yorumluyor. Ouroussoff’a göre, Johnson’ın en önemli özelliği elde tutulamaz merakı, ki bu merakın onu herhangi bir mimari stil veya harekete saplanmasını engellediğini düşünürken, eserlerinde hafifçe maskelenmiş bir “hedonism” izliyor. Ouroussoff, Johnson’ın estetiği sosyal konulara yeğ tutmasını bir önyargı olarak yorumlarken, bu yaklaşımını Johnson’ın 26 yaşındayken 1932’de, Henry-Russell Hitchcock ile Modern Sanatlar Müzesi’nde düzenlediği “Uluslarası Stil” gösterisine kadar takip ediyor. Bu “estetik” kaygının Johnson’ın bir stilden diğerine geçmedeki rahatlığının da sebebini oluşturabileceğini belirtirken, 1970’lerin başında Johnson’ın “postmodernism”in baş savunucularından biri iken, on yıl sonrasında ise Frank Gehry’i desteklediğini vurguluyor.

Johnson’ın ölümünden sonra yazılmış diğer kritiklerin çoğu daha acımasız. Andrew Saint “The Guardian” da 29 Ocak 2005’de çıkan yazısında Philip Johnson’ı “mimari oportünistlerin duayeni” olarak tanımlıyor. İkinci sınıf yaratıcılık, birinci sınıf zeka, sınırsız parasal zenginlik ve çekicilik ile tarifini devam ettiriyor. Yaşama bağlılığının hayranlık uyandırıcı olduğunu söylerken, Saint Johnson’ı son demde kalpsiz olarak görüyor; bunu da en başarılı işi olan “Cam Ev”in dahi Johnson’ın kendisi için yaptığı bir yer olması ile örneklendiriyor. Saint’in yazısına göre, 1929’da New York Modern Sanat Müzesi’nin yöneticisi Alfred Barr, Johnson’ı Alman ve Hollanda mimarlığını araştırmaya gönderiyor ve sonrasında Saint’in eleştirisinin temelini oluşturan Almanya serüveni başlıyor. Ertesi yıl Almanya’ya tekrar gidiyor ve sonrasında , 1932’de MOMA’da “Uluslararası Stil” sergisi düzenliyor ve bu sergide “yeni mimarlığın” en önemli yönünün sanat olduğunu savunuyor. Daha sonrasında, 1934’de Johnson, MOMA ile bağlantılarını kesiyor, ve Saint’e göre Nazism’den etkilenerek, Amerika’yı “Depresyon” dan kurtaracak bir lider arayışına giriyor ve Ohio’da yeni bir parti kuruyor. 1930’ların sonlarında Nuremberg mitinglerinden birine katılıyor. Savaş çıktığında ise Alman Panzer bölüklerini ziyarete gidiyor.

Andrew Saint, Johnson’ın 17 yıl sonra Port Chester’da tasarladığı sinagogda bir özür havası izlemezken, 1990larda, Johnson’ın bu konuda açıkladığı özrünü pek anlamlı bulmuyor. Saint, Johnson’ın 1942’de, 36 yaşında, Harvard’da yüksek lisans yaparken, okulun başında bulunan Gropius ve Breuer’den ziyade Mies van der Rohe’den etkilendiğini belirtiyor. Savaştan sonra, 1949’da, Johnson, en önemli eseri, “Cam Ev” i tasarlıyor. Sonrasında açtığı büroda, zengin New Yorklular için , ev ve apartman daireleri tasarlıyor. Saint’in aktardığına göre, hemen akabinde ise daha büyük projeler alıyor: Mies van der Rohe ile yaptığı Manhattan’daki Seagram Kulesi ve “Dört Mevsim Restoranı” gibi. Saint, özellikle, bu yapının açıldığı 1958’den sonra Johnson’ın “modernist ortodoksluk”lardan sıkıldığını ve tutarsızlık, paradoks ve provokasyon dolu öngörülemez bir yolculuğa başladığını düşünüyor.

Yazısını şu kuvvetli cümleyle bitiriyor: “Johnson’ın kariyerindeki profesyonel stilin, binalarından daha kalıcı etkileri olduğu görülebilir. Bu ise şunu düşündürüyor: mimarlıkta en adi yüzeysellik ve sanatın en ulvi amaçları bir arada yaşayabiliyor.”

İlgili Linkler: Andrew Saint’in yazısı Nicolai Ouroussoff’un yazısı Johnson'ın Biyografisi ve projeleri

Johnson’ın Binalarından Örnekler:

Cam Ev, 1949, New Canaan, Connecticut

Johnson’ın Post-Modern Yılları, 1979’da Times’ın kapağında, AT&T’nin New York’daki Eski Merkez Binasının maketi ile birlikte

Çan Kulesi, Kristal Katedral, Garden Grove Community Kilisesi, Kaliforniya, 1978-80 Fotoğraf: Richard Payne

Pennzoil Place ve NCNB Merkezi, Houston, 1976. Fotoğraf: Richard Payne


http://www.yapi.com.tr/haberler/philip-johnson-ve-amerika_95040.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!