Kordon’un ‘Çakma’ Durumları
İzmir’i İzmir yapan Kordonboyu’nun bir gecede denize yığılan devasa kayaların altında kaldığı zamanı bazılarımız hiç unutmuyorlar; bu kentle ilgili hiçbir şey insanın yüreğini bu kadar burkamazdı. Kordon, uzun süre bu kayaların altında kaldı; bu duruma itiraz eden ne yazık ki bir avuç çevre korumacıydı. Mimarlar odasının açtığı dava olmasaydı
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun İzmir’in en
gözde yeri olan Kordon’u tarif etmek için kullandığı
“çakma’’ nitelemesi, burası için kullanılacak tanımlamalar
içinde en tuhafı. Sayın başkan, bu kelimeyle işletmecileri eleştirmek istemiş
olmalı; çünkü günlük konuşmada “aslına benzetilmiş; taklit’’ anlamına gelen
“çakma’’ kelimesinin Kordon’u anlatan bir tarafı bulunmuyor. İzmir’in meşhur
Kordonboyu, nerenin çakması olabilir ki? Başkan Kocaoğlu,
Kordon’un bugünkü görünümünü beğenmiyor olsa da en azından altı şeritli otoyol
olmasından çok daha iyidir. Aksi takdirde İzmirliler’in ve tabii İzmir’i
ziyarete gelen turistlerin, deniz kenarına ulaşabilmek ve sonra tekrar kara
tarafına geçebilmek için arabaların vızır vızır işlediği bir otoyoldan karşıya
geçmeleri ve bu sırada hayatlarını epeyce riske atmaları gerekecekti; cafelerde
otururken egsoz dumanından zehirlenecek hale gelecekler, araba gürültüsünden de
birbirlerini duyamayacaklardı. Yani her ne kadar Kordon eskisi gibi değilse de
buna da şükür demek lazım. |
-
Kordon boyunun kalitesini artırmak için bir şeyler yapmanın zamanı çoktan geçti. Bence kordonu trafiğe komple kapatmalı. Araç trafiğinin çok olması yürüyüşü engellediği gibi kaldırımlara masa, sandalyelerin ve işyerlerine ait tezgahların konulması çok kötü bir görüntü sergilemektedir. Çimler üzerinde başı boş gezen köpeklerin buralara pislemesi ve köpek gezdirenlerinde aynı şeyleri köpeklerinin yapmasına müdahale etmemeleri çimler üzerinde oturanlar için pislik tehditi oluşturmaktadır. Ya kordon un arka tarafındaki durum! Burası önlü arkalı bir bütün olmalı. tarihi binaların yıkık dökük hali içler acısı. Restoranların denetlenmesi diye bir şey var mı? Batakhane görünümünden çıkartmalı insanların güvenle keyifle gezebileceği bir alan olmalı. Alaçatı düne kadar sakin kendi halineydi, ta ki birileri gelip Alaçatı yı harekete geçirene kadar. Senelerdir işyerindeki titizlikten ödün vermeyen kuruluşlar örnek alınmalı, sirena, deniz restoran, eko pap vs. Birde kolundan tutarcasına yoldan geçenleri çağırma devrinin bittiğini bilmeleri gerek. Bisiklete yer vermeyen uydurukça yapılan bir kaç bisiklet yolunu örnek gösteren ulaşımda alternatif aracın önemini bilmeyen, kentleşmede yaşam kalitesine değer vermeyen artırmayan kurumların sonu hüsran olacaktır. Yurt dışındaki gezilerini ballandıra ballandıra anlatanlar bu hataları neden yaparlar anlamak mümkün değil...İcad etmeye gerek yok ki! görünen köy klavuzda istemediğine göre... Eskişehir'i ve Samsun'u görmeleri gerek. YANITLA